Tarihler 8 Ekim 2000’i gösteriyordu. Almanya'nın Frankfurt kenti yakınlarındaki Neu-İsenburg kasabasında, 47 yaşındaki Seydi Vakkas Özer ve 22 yaşındaki kızı Aysel Özer, aile ziyaretinden dönerken araçlarının içinde vahşice katledildi.
Dietzenbach kasabasında terzi dükkanı işleten baba, başından; kızı ise sırtından vurulmuş halde bulundu. Baba ve kızı olay yerinde hayatını kaybetti.
Neredeyse çeyrek asır önce işlenen cinayette bir arpa boyu yol alınamadı, failler bulunup adalet önüne çıkarılamadı. Alman polisi, çifte cinayeti çözmek yerine, aileyi hedef aldı.
Özellikle ailenin büyük oğlu Kahraman Özer, defalarca polis tarafından cinayet şüphesiyle sorguya alındı.
Offenbach polisi hiçbir delil bulamayınca dosya arşiv raflarında tozlanmaya terk edildi.
Ağır ceza avukatı Seda Başay Yıldız'ın, geçen yıl ailenin avukatlığını üstlenmesiyle olayın seyri değişti.
Cinayette kullanılan silah, bir gün sonra olay yerinden geçen bir vatandaş tarafından ormanlık alanda bulundu. Ancak, silahın bulunması da bu olayın aydınlatılmasını sağlamadı.
Üzerinde üç kişinin DNA'sı tespit edilen cinayet silahı polisin himayesindeyken kayboldu.
Kayıp olduğu iddia edilen silahın akıbetini polis ve savcılığa soran Avukat Seda Başay Yıldız, bu sefer aldığı cevapla ikinci şaşkınlığını yaşadı.
Cinayetin, yerleşim yeri dışında bir bölgede gerçekleşmiş olması ve aracın sağ sinyalinin yanıyor olması, katillerin aracı bilerek durdurmuş olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.
Çifte cinayet, 2000-2007 yılları arasında 8’i Türk toplam 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı terör örgütü NSU cinayetlerine benzer yapısıyla dikkat çekiyor.
NSU cinayetlerinde hayatını kaybeden Enver Şimşek'in avukatı da olan Seda Başay Yıldız, "cinayetin NSU terör örgütüyle bir bağlantısı çıkması durumunda bunun büyük bir skandal olacağını" söyledi.
Özer Ailesi, 24 yıl geciken adaletin bir an evvel sağlanması ve faillerin yakalanarak adalet önünde hesap vermesini bekliyor.
HABER: Bülent Dönmez