Almanya’da 8 Türk’ü öldüren neo-Nazi Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütüne yönelik davada çıkan baş sanık Beate Zschäpe'ye yönelik müebbet hapis ve diğer sanıklar hakkında hapis cezası kararı, siyasetçilerin gündemindeydi.
Bütün siyasi parti temsilcileri Almanya'da aşırı sağ ile kararlı bir biçimde mücadele edilmesi ve böylesi cinayetlerin tekrarlanmaması için bütün önlemlerin alınması gerektiği görüşünde birleşti.
"Kurbanlar unutulmayacak"
Sosyal Demokrat Partili (SPD) Dışişleri Bakanı Heiko Maas NSU kararıyla ilgili açıklamasında, "Irkçı şiddete karşı sadece hukukun gücünü kullanmıyoruz. Hoşgörüsüzlük ve nefrete karşı açık toplumların çeşitliliğin gücüne ihtiyaç duyuluyor. Hem de dünyanın her yerinde. Suçluların yol açtığı acı telafi edilemez. Kurbanlar unutulmayacak" dedi.
"Taviz vermeyeceğiz"
Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partili İçişleri Bakanı Horst Seehofer, "NSU kararının Alman toplumu ve güvenlik birimleri için "görevlerinin bittiği” anlamına gelmediğini" belirtti. Seehofer, "Vatandaşlarımızın güvenliğini bütün gücümüzle sağlama konusundan taviz vermeyeceğiz" dedi. Seehofer Münih'teki mahkemede görülen davaya konu olan suçların, "Almanya'da aşırı sağla bütün gerekli yöntemlerle mücadele edilmesi için ders ve görev teşkil etmesi gerektiğini" vurguladı.
"İlerlemeler kaydedildi"
Bavyera eyaletinin Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partili İçişleri Bakanı Joachim Hermann ise Alman devletinin aşırı sağa karşı tavrının "geçmişte yaptığı hatalar ve başarısızlığın ardından iyileşme kaydettiğini" söyledi. Hermann, Münih'te yaptığı açıklamada, "NSU'nun uzun yıllar dokunulmaksızın en ağır suçları işleyebilmiş olması, bizim için bir uyarı ve böylesine saldırıların bir daha asla tekrar etmemesi konusunda da bir görev anlamına geliyor" dedi.
Yeşiller Partisi'nden eleştiri
Yeşiller Meclis Grup Başkanı Anton Hofreiter ise NSU kararıyla ilgili değerlendirmesinde Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın rolünün açıklığa kavuşturulmasını talep etti. Hofreiter, "Anayasayı Koruma Teşkilatı olayın açıklığa kavuşturulmasının önüne geçti" diyerek kuruma yönelik eleştirisini dile getirdi.
Yeşiller iç politika uzmanlarından Irene Mihalic de yaptığı açıklamada eleştirel konuştu. Mihalic, "Ne yazık ki NSU kararı tamamlanmamış biçimde kalmak zorunda çünkü iddianame NSU üçlüsünün arkasındaki terör sistemini tutarlı bir biçimde bir biçimde gizledi" dedi. Mihalic bu bakış açısının "Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın NSU üçlüsünün doğrudan çevresindeki muhbirlere ait dosyaları bilinçli olarak ortadan kaldırdığını" belirtti. Mihalic, "Bu skandal muamele nedeniyle Almanya'da Anayasayı Koruma Teşkilatı tamamen yeni bir başlangıç yapmalı" dedi.
"Aşırı sağcı ağlar varlığını sürdürüyor"
Sol Parti milletvekili Petra Pau ise Federal Başsavcılığa, NSU terör hücresiyle ilgili bağlantıların soruşturulmaya devam edilmesi çağrısında bulundu. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in cinayetlerin koşulsuzca açıklığa kavuşturulacağı sözünü verdiğini söyleyen Pau, "Bu söz yerine getirilmedi. Hala aşırı sağcı ağlar varlığını sürdürüyor. Biz buradayken, yeni aşırı sağcı saldırıların düzenlenme tehdidi sürüyor" dedi.
"Geriye birçok sorun kaldı"
Hür Demokrat Parti (FDP) iç politika uzmanlarından Stephan Thomae açıklamasında NSU cinayetlerine yönelik olarak geriye birçok sorunun kaldığını söyledi. Thomae, "Örneğin Anayasayı Koruma Teşkilatı'nda güvenlik birimlerinin böylesine şiddetli başarısızlığı nasıl mümkün olabildi?" dedi. Thomae'ye göre NSU'dan gerekli siyasi sonuçlar da çıkarılmadı. Hür Demokrat Parti bu nedenle koalisyondan Alman güvenlik birimlerinin yapısında gerekli reformları öngören kapsamlı bir taslak hazırlamasını talep etti.
Uyum Bakanı'ndan çağrı
Federal Hükümetin Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz, aşırı sağla kararlı bir mücadele çağrısı yaptı. Widmann-Mauz Rheinische Post'a verdiği demeçte, "Bütün sorumlular aşırı sağla kararlı bir biçimde mücadele etme görevine sahip. Böylesine korkunç cinayetlerin tekrar etmemesi için her şey yapılmalı" dedi.
Federal hükümetin kurbanlardan sorumlu temsilcisi Edgar Franke ise NSU kararının ardından yaptığı açıklamada, NSU şiddetinden kurtulanlar ve kurban yakınları ile dayanışma içinde olunması gerektiğini vurguladı. Franke, "Umarım bugünkü karar, kurbanlar ve kurban yakınları için yaşananlarla baş edebilmek için ileri doğru bir adım atılması anlamına gelir" dedi.
NSU’nun kurbanları
NSU, ilk cinayetini 9 Eylül 2000'de işledi. Böhnhardt ve Mundlos, Nürnberg'de seyyar çiçekçi Enver Şimşek’i 8 kurşunla öldürdü.
19 Ocak 2001'de Köln'de bir İranlıya ait markete bombalı saldırı düzenleyen NSU üyeleri, 13 Haziran 2001’de Nürnberg’de terzi Abdurrahim Özüdoğru, 27 Haziran 2001’de Hamburg’da manav Süleyman Taşköprü, 29 Ağustos 2001’de Münih'te de market işleten Habil Kılıç'ı katletti.
Kılıç'ı öldürdükten sonra 2,5 yıl cinayetlerine ara veren Neonaziler, 25 Şubat 2004'te Rostock'ta döner büfesinde çalışan Mehmet Turgut’u vurdu.
NSU üyelerinin, 9 Haziran 2004'te Köln’de Türklerin yoğun yaşadığı Keup Caddesi’nde düzenlediği çivili bomba saldırısında 22 kişi yaralandı.
9 Haziran 2005'te Nürnberg kentinde döner büfesi işleten İsmail Yaşar’ı öldüren Mundlos ve Böhnhardt, 15 Haziran 2005’te Münih’te Yunan vatandaşı çilingir Theodoros Boulgarides'i, 4 Nisan 2006’da Dortmund’da büfe işleten Mehmet Kubaşık'ı, 6 Nisan 2006’da Kassel’de internet kafe işleten Halit Yozgat'ı ve 25 Nisan 2007’de Alman polis Michele Kiesewetter’i öldürdü.
Beate Zschaepe’nin cinayetler sırasında olay yerinde bulunduğuna ilişkin şimdiye kadar somut kanıt elde edilemedi. 8 Türk ve bir Yunan'ın öldürüldüğü cinayetlerde "Ceska 83" marka silah kullanıldığı tespit edildi.
Tesadüfen ortaya çıktı
Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos, Kasım 2011'de bir banka soygunundan sonra karavanda ölü bulundu. İkilinin intihar ettiği öne sürülüyor.
Karavanda 2007'de Alman polis Kiesewetter’in cinayetinde kullanılan silah ele geçirildi. İkilinin cesetlerinin bulunduğu gün Beate Zschaepe, Zwickau'da Mundlos ve Böhnhardt ile kaldığı evi ateşe verdi. Kundaklanan evde yapılan aramada çok sayıda silah arasında cinayetlerde kullanılan Ceska 83 marka silah da vardı.
Zschaepe, cinayetleri NSU'nun işlediğini ortaya koyan itiraf videosunu gazetelere, siyasi partilere ve derneklere gönderip arkadaşlarının intiharından 4 gün sonra 8 Kasım 2011’de polise teslim oldu.
Kaynak: Deutsche Welle, AA