Genç ailesi, 1970'li yıllarda Karadeniz'den Almanya'daki Solingen kasabasına taşınarak yeni bir hayata başladı.
Aile fertlerinin artmasının ardından, 19. yüzyıldan kalma ahşap bir binaya taşındılar.
Polis sorgularında da denildiği gibi kalabalık ama mahallede kimseyle sorunu olmayan bir aileydi.
Ve o aile, 29 Mayıs 1993 yılında ırkçılığın en çirkin yüzüyle karşı karşıya geldi.
5 Türk hayatını kaybetti
4 Neonazi Alman, Genç ailesinin evini kundakladı. Olayda aileden, Hülya Genç (9), Gülüstan Öztürk (12) ve Hatice Genç (18) olay yerinde, Gürsün İnce (27) ve Saime Genç (4) ise kaldırıldıkları hastanede hayatlarını kaybetti.
Yangından kurtulan 14 kişi ağır yaralandı. O kişilerden biri olan 15 yaşındaki Bekir, 30'dan fazla ameliyat geçirmek zorunda kaldı.
O dönemde yaşları 21'in altında olan zanlılar ise şimdi serbest. İçlerinden sadece biri mahkeme sürecinde Genç ailesinden özür diledi.
Solingen faciasının 26'ncı yılı dolayısıyla bugün ırkçı Almanların yaktığı evin önünde ve şehrin çeşitli yerlerinde anma etkinlikleri düzenlenecek. Saldırıda ölenler anılacak, ırkçılık lanetlenecek.
Ancak aradan geçen 26 yılda yaşananlar, atılan hiçbir adımın Solingen'in ardından gelen felaketleri engellemediğini gösterdi.
Zira bir önceki felaketten de ders alınmamıştı.
Mölln Faciası
Solingen'de yaşanan bu felaketten henüz aylar önce Almanya'da yaşayan bir başka Türk aile ırkçı saldırıların kurbanı olmuştu.
23 Kasım 1992 yılında Almanya’nın Schleswig-Holstein eyaletindeki Mölln kentinde yaşayan Arslan ailesinin oturduğu ev, molotoflarla yakıldı.
Yangında 10 yaşındaki Yeliz ve 51 yaşındaki Bahide Arslan ile 14 yaşındaki Ayşe Yılmaz can verdi. Ayten Arslan ise 7 yaşındaki oğlu ile camdan atlayarak ağır yaralandı. Ailenin daha bebek olan en küçük oğlu ise onu, ıslak battaniyelere sarıp saklayan babaannesi Bahide Arslan sayesinde hayata tutundu. Ailenin diğer fertleri de itfaiye tarafından kurtarıldı.
İki Neonazi’den biri yaşı küçük olduğu için 7,5 yıl, diğeri ise 15 yıl hapis cezası aldı. Hapis cezalarını tamamlayan Neonaziler, 3 kişinin ölümüne neden olmalarına rağmen serbest kaldı. Olayın önlenemeyişi, faillerin ilk anda yakalanamaması ve toplum vicdanını rahatlatacak bir cezanın verilmemesi Alman makamlarına olan güveni sarstı.
Mölln ve Solingen'den ders çıkarmayan Almanya NSU'yu görmezden geldi
Solingen'den yıllar sonra bir başka felaket kendini gösterdi. 2000-2006 yılları arasında sekiz Türk ve bir Yunan vatandaşı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) isimli ırkçı terör örgütünün cinayetine kurban gitti. Fakat emniyet ve istihbarat birimleri ırkçı motivasyonlu cinayetlerin üzerine gitmedi.
NSU, ilk cinayetini 9 Eylül 2000'de işledi. Böhnhardt ve Mundlos, Nürnberg'de seyyar çiçekçi Enver Şimşek’i 8 kurşunla öldürdü.
19 Ocak 2001'de Köln'de bir İranlıya ait markete bombalı saldırı düzenleyen NSU üyeleri, 13 Haziran 2001’de Nürnberg’de terzi Abdurrahim Özüdoğru, 27 Haziran 2001’de Hamburg’da manav Süleyman Taşköprü, 29 Ağustos 2001’de Münih'te de market işleten Habil Kılıç'ı katletti.
Kılıç'ı öldürdükten sonra 2,5 yıl cinayetlerine ara veren Neonaziler, 25 Şubat 2004'te Rostock'ta döner büfesinde çalışan Mehmet Turgut’u vurdu.
NSU üyelerinin, 9 Haziran 2004'te Köln’de Türklerin yoğun yaşadığı Keup Caddesi’nde düzenlediği çivili bomba saldırısında 22 kişi yaralandı.
9 Haziran 2005'te Nürnberg kentinde döner büfesi işleten İsmail Yaşar’ı öldüren Mundlos ve Böhnhardt, 15 Haziran 2005’te Münih’te Yunan vatandaşı çilingir Theodoros Boulgarides'i, 4 Nisan 2006’da Dortmund’da büfe işleten Mehmet Kubaşık'ı, 6 Nisan 2006’da Kassel’de internet kafe işleten Halit Yozgat'ı ve 25 Nisan 2007’de Alman polis Michele Kiesewetter’i öldürdü.
Beate Zschaepe’nin cinayetler sırasında olay yerinde bulunduğuna ilişkin şimdiye kadar somut kanıt elde edilemedi. 8 Türk ve bir Yunan'ın öldürüldüğü cinayetlerde "Ceska 83" marka silah kullanıldığı tespit edildi.
Tesadüfen ortaya çıktı
Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos, Kasım 2011'de bir banka soygunundan sonra karavanda ölü bulundu. İkilinin intihar ettiği öne sürülüyor.
Karavanda 2007'de Alman polis Kiesewetter’in cinayetinde kullanılan silah ele geçirildi. İkilinin cesetlerinin bulunduğu gün Beate Zschaepe, Zwickau'da Mundlos ve Böhnhardt ile kaldığı evi ateşe verdi. Kundaklanan evde yapılan aramada çok sayıda silah arasında cinayetlerde kullanılan Ceska 83 marka silah da vardı.
Zschaepe, cinayetleri NSU'nun işlediğini ortaya koyan itiraf videosunu gazetelere, siyasi partilere ve derneklere gönderip arkadaşlarının intiharından 4 gün sonra 8 Kasım 2011’de polise teslim oldu.
Bugün de durum farklı değil
Avrupa'nın dört bir yanında yaşanan göçmen problemi, hali hazırda ırkçılıkla mücadele sorununun yaşandığı Almanya'da yaşanan krizi daha da körükledi.
Alınan önlemlerin yetersizliği, sadece göçmenler tarafından değil Alman siyasetçiler tarafından dahi gündeme getirildi.
Bild gazetesine açıklamalar yapan Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, ülkesini ırkçılıkla savaş konusunda tembel olduğu gerekçesiyle eleştirdi.
Alman vatandaşlara, "Koltuklarımızdan kalkmalı ve ağzımızı açmalıyız" çağrısı yapan Maas, "Bizim neslimize özgürlük, hukukun üstünlüğü ve demokrasi hediye olarak verilmişti. Biz bunlar için savaşmak zorunda değildik. Şimdi her şeyi garanti görüyoruz" dedi.
Merkel de ırkçılığa karşı tepkisini “Almanya’da sokaklarda nefrete yer yok” sözleriyle dile getirdi.
Türk aileler ırkçılığa maruz kalmaya devam ediyor
Almanya’nın Hernes şehrinde yaşayan ve defalarca ırkçı saldırılara maruz kalan Yiğit ailesi, henüz geçen sene ırkçı saldırılar sonucu yanarak can vermekten kıl payı kurtuldu.
3 yıl önce Almanya'nın Hernes şehrindeki evlerine taşınan Yiğit ailesi, aradan geçen 1 yılın ardından ırkçıların hedefi olmaya başladı. Aile, 2 yıldır evlerinde birçok ırkçı saldırıya maruz kaldı.
İslam düşmanı sözlü tacizler olarak başlayan saldırılar, giderek şiddetini artırdı. Irkçı bir saldırgan, Türk ailenin evininin önündeki aracı yaktı. Aile yanarak can vermekten son anda kurtuldu.
TRT Haber'in sesini duyurduğu aileye Almanya'nın dört bir yanından destek geldi.
Almanya'da aşırı sağın yükselişi ile İslam'a ve göçmenlere yönelik pek çok saldırı devam ediyor.
19 Şubat 2020, Hanau Saldırısı
Almanya'nın Hanau kentinde ırkçı bir terör saldırısı düzenlendi, 4'ü Türk, 9 kişi hayatını kaybetti. Irkçı saldırgan saklandığı evinde annesiyle birlikte ölü bulundu.
Hanau şehri de 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en karanlık geceyi yaşayacağını... Sadece bir kişi bunun farkındaydı: Irkçı saldırgan Alman Tobias Rathjen.
Tobias Rathjen, 19 Şubat 2020 akşamı 9 kişinin canına kıydıktan sonra gittiği evinde 72 yaşındaki annesiyle birlikte ölü bulundu. Saldırgan Rathjen geride bir mektup, bir de itiraf videosu bıraktı.
Alman hükumeti, aşırı sağ ve ırkçılıkla mücadele eylem planını ancak Hanau'daki saldırı sonrası kabinede gündeme getirebildi.
Irkçı saldırıyı aydınlatması beklenen soruşturma ise hala tamamlanamadı, savcılığın nihai raporu bekleniyor.
Camilere saldırıyorlar
Almanya'nın Dortmund kenti yakınlarındaki Scharnhorst beldesinde bir camiye bıçakla girerek saldırı girişiminde bulunan bir kişi gözaltına alındı.
Görgü tanıklarının ifadesine göre, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Ayasofya Camii'ne dün akşam saatlerinde giden bir kişi, cami avlusuna bıçak bırakıp buradan ayrıldı. Olayı fark eden cami cemaati polise bildirdi.
Camiye taşlı saldırı
Almanya'nın Aşağı Saksonya eyaletinde bulunan Hildesheim kentindeki cami, kimliği belirsiz kişinin taşlı saldırısına uğradı. Saldırıda yaralanan olmazken, saldırgan hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Selimiye Merkez Camii'ne dün 19.00 sularında yapılan taşlı saldırıda caminin camı kırıldı.
Caminin boş olması nedeniyle yaralanan olmadı.
Terör örgütü yandaşlarından camiye boyalı saldırı
Diyanet İşleri Türk İslam Birliğine (DİTİB) bağlı Fatih Camisine gece kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce yapılan boyalı saldırı sabah namazına gelen cemaat tarafından fark edilip önce cami yönetimine haber verildi, ardından olay polise intikal ettirildi.
Hühndorfer Caddesi üzerinde bulunan ve aynı anda 300 kişinin ibadet edebildiği camide incelemede bulunan polis tutanak tutarak soruşturma başlattı.
Almanya'da ırkçılıkla mücadele konusunda gelecek günlerde atılacak adımlar merak konusu...