Çok Bulutlu 10.2ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
AA 26.12.2023 11:34

Almanya'da demokrasi için önü alınamayan en büyük tehlike: Aşırı sağ

Almanya'da güvenlik birimleri ve hükümet tarafından demokrasi için en büyük tehlike olarak görülen aşırı sağın yükselişi engellenemiyor.

Almanya'da demokrasi için önü alınamayan en büyük tehlike: Aşırı sağ
[Fotograf: Reuters]

Yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve kısmen demokrasi karşıtlığıyla kendisini gösteren aşırı sağ olgusu Nasyonal Demokrat Parti (NPD), Republikaner (Cumhuriyetçiler) ve Almanya için Alternatif (AfD) gibi partililerde veya yasa dışı oluşumlarda kendisini gösteriyor.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve kendisini Hitler'in Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisinin (NSDAP) devamı olarak gören Sosyal İmparatorluk Partisi (SRP) 1952'de yasaklandı.

Ancak 1970'li yıllarda Neonazi Karl-Heinz Hoffmann tarafından kurulan Wehrsportgruppe Hoffmann (WSG) gibi şiddet yanlısı aşırı sağcı gruplar ortaya çıktı.

WSG üyesi Gundolf Köhler'in Eylül 1980'de Münih'teki geleneksel Ekim Şenliği'ne terör saldırısı düzenlemesi aşırı sağın terör yüzünü gösteren bir eylem olarak tarihe geçti.

Ayrıca aşırı sağcılarca 22 Kasım 1982 yılında Wolfenbüttel kentindeki kundaklamada 4 Türk hayatını kaybetti. Bu kundaklama Almanya'da Türklere yönelik ilk ırkçı saldırı olarak biliniyor.

1990'lı yılların başında yaşanan ekonomik belirsizlik ve sıkıntılar, göçmen karşıtlığı, Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesinin getirdiği belirsizlik, göç ve yabancı düşmanlığı, özellikle Doğu Almanya'da siyasi değişim gibi faktörler aşırı sağın ülkede yükselişine neden oldu.

1991'de Hoyerswerda ve 1992'de Rostock kentinde mülteci yurtlarına yönelik saldırılarda çok sayıda kişi yaralanırken 23 Kasım 1992'de Hamburg yakınlarındaki Mölln şehrinde ve 29 Mayıs 1993'te Solingen'de Türklerin yaşadığı evler kundaklandı, toplam 8 Türk vatandaşı can verdi.

Lübeck kentinde 18 Ocak 1996'da mülteci yurduna yönelik saldırıda çoğu Afrika kökenli 7'si çocuk 10 kişi hayatını kaybetti. Bu saldırı şimdiye kadar aydınlatılmadı ve failleri yakalanamadı.

Dresden kentinde Mısırlı Merve el-Şerbini 1 Temmuz 2009'da mahkeme salonunda Rusya göçmeni ırkçı bir Alman tarafından bıçaklandı.

Merve el-Şirbini'ye başörtülü olduğu için hakaret ettikten sonra 16 bıçak darbesiyle öldüren saldırgan ömür boyu hapis cezasına mahkum edildi.

NSU terör örgütü

Aşırı Sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün varlığı Kasım 2011'de tesadüf sonucu Thüringen eyaletinde gün yüzüne çıktı, ardından Federal Başsavcılık soruşturma başlattı.

Almanya'nın çeşitli kentlerinde 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmek, bombalı saldırılar düzenlemek ve banka soymak suçlamalarıyla 2013'te görülmeye başlanan NSU terör örgütü davasında, 11 Temmuz 2018'de açıklanan kararda, baş sanık Beate Zschaepe ömür boyu hapse çarptırıldı. Örgüte yardım ve yataklık eden 4 sanık da 2,5 ile 10 yıl arasında hapis cezası aldı. NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulundu ve intihar ettikleri öne sürüldü.

Münih kentinde 22 Temmuz 2016'da ırkçı teröristin, bir alışveriş merkezine düzenlediği saldırıda göçmen kökenli 10 kişi hayatını kaybetti, 36 kişi yaralandı. Zanlı, saldırı esnasında ırkçı söylemler kullandı.

Köln kentinde yabancı kökenlilere ve mültecilere verdiği destekle bilinen, 2015'te belediye başkan adayı olarak yarışan Henriette Reker, seçimden bir gün önce aşırı sağcı Frank S'nin bıçaklı saldırısına uğradı.

2 Haziran 2019'da mültecilere yardım etmesiyle tanınan CDU'lu Hessen Eyalet Valisi Walter Lübcke, Wolfhagen kentindeki evinin önünde aşırı sağcı terörist Stephan Ernst tarafından başından vurularak öldürüldü.

Halle şehrinde 9 Ekim 2019'da 27 yaşındaki ırkçı terörist Stephan Balliet Yeni Zelanda'nın Christchurch şehrinde iki camiye yönelik terör saldırısından esinlenerek, kiralık silah ve patlayıcılarla doldurduğu arabayla bir sinagoga silahlı saldırı düzenlemeye çalıştı.

Balliet sinagoga giremeyince yolda yürüyen bir kadını öldürdükten sonra bir Türk'ün döner restoranına saldırarak orada da bir kişiyi öldürdü.

Frankfurt yakınlarındaki Hanau kentinde ırkçı terörist Tobias Rathjen iki kafeye düzenlediği terör saldırısında 4'ü Türk 9 kişiyi öldürdü, ardından evine giderek 72 yaşındaki annesini silahla vurdu. Rathjen'in daha sonra intihar ettiği açıklandı.

Almanya'da iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), Almanya'da yaklaşık 14 bini şiddet yanlısı olmak üzere yaklaşık 39 bin kişiyi "aşırı sağcı" olarak görüyor. Bunların yaklaşık 15 bini partilerde organize olurken 8 bini bağımsız yapılarda faaliyet gösteriyor. 16 bin aşırı sağcı ise herhangi bir örgüte bağlı değil. 674 aşırı sağcı ise tutuklama emri ile aranıyor.

Almanya hükümetinin milletvekillerinin soru önergelerine verdiği cevaba göre 2023'ün ocak-eylül döneminde aşırı sağcılar 773'ü şiddet eylemi olmak üzere 17 bin 545 siyasi suç işledi. 2022'nin aynı dönemine göre bu yüzde 15 oranında bir artış anlamına geliyor.

Ülkede 2022'de Müslümanlara karşı en az 569 suç işlenirken bu sayı 2023'ün ocak-eylül döneminde 686'ya çıktı. 

Cami saldırıları arttı

Öte yandan özellikle son dönemlerde Almanya'da camilere yönelik saldırılarda büyük artış yaşandı.

Almanya'da yılın başından bu yana camilere yönelik 81 saldırı düzenlendiği, bunların yarısının İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaların başladığı 7 Ekim'den itibaren gerçekleştiği belirtildi.

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Sekreteri Eyüp Kalyon, artan saldırılardan endişe duyduğunu dile getirdi.

Yetkilileri önlem almaya çağıran Kalyon, saldırılar nedeniyle camilere yönelik güvenlik önlemlerini en üst seviyeye taşıdıklarını ve emniyet güçleriyle sürekli irtibatta olduklarını ifade etti.

AfD'nin Alman siyasetinde yükselişi

Almanya'da ilk girdiği seçimde barajı geçemeyen AfD, 2017 genel seçimlerinde yüzde 12,6 oy ile 94 vekil çıkardı.

Bu sonuçla AfD 2. Dünya Savaşı sonrası yüzde 5 barajını aşarak federal meclise giren ve ana muhalefet durumuna yükselen ilk aşırı sağ parti oldu.

AfD'li aday Robert Sesselmann'ın bu yılın haziran ayında Sonneberg bölgesinde yapılan kaymakamlık seçimini kazanmasıyla ilk kez aşırı sağcı bir parti, yönetimde rol sahibi oldu.

Ardından temmuz ayında AfD'nin adayı Hannes Loth, Raguhn-Jeßnitz kasabasındaki belediye başkanlığı seçimini kazandı. Böylece ilk kez AfD'li bir siyasetçi belediye başkanlığına seçilmiş oldu.

Aralık ayında Pirna kentinde belediye başkanlığı seçimini AfD'li Tim Lochner kazandı.

Tüm bunların ardından gelecek yıl Thüringen eyaletinde yapılacak parlamento seçimlerinde AfD'nin tek başına iktidara gelme tehlikesi belirdi.

Almanya'da yapılan birçok ankette AfD yüzde 22 oy oranı ile Hristiyan Birlik Partilerinin (CDU-CSU) ardından ülkede ikinci büyük parti olarak öne çıkıyor.

İmparatorluk vatandaşları yargılanmayı bekliyor

Almanya'da çoğunluğu aşırı sağcılardan oluşan ve darbe planı yaptıkları iddiasıyla Aralık 2022'den itibaren yapılan operasyonlarla yakalanan "İmparatorluk Vatandaşları" (Reichsbürger) üyelerinden bazıları tutuklu olarak yargılanmayı bekliyor.

Aralık 2022'den itibaren yapılan operasyonlarla yakalanan sanıklar, "vatana ihanet girişimi", "terör örgütü üyesi olmak" ya da "terör örgütünü desteklemek"le suçlanıyor.

İç istihbarat raporuna göre, kendilerini "Alman İmparatorluğu Vatandaşı (Reichsbürger)" olarak görenlerin sayısı 23 bin civarında bulunuyor. Bunların 2 bin 100'ü şiddet kullanmaya hazır grup ve Almanya'yı meşru devlet olarak tanımıyor.

ETİKETLER
Sıradaki Haber
İsrail'in Gazze'ye saldırıları Batı'daki Müslüman algısını olumlu yönde değiştirdi
Yükleniyor lütfen bekleyiniz