Baerbock, Welt gazetesine yaptığı açıklamada, "Eğer sivil halka yönelik bombardımanları mümkün olan en güçlü şekilde kınıyorsak, aynı zamanda onlara mühimmat ihraç edemeyiz. Bu nedenle nereye ihracat yapılacağı konusunda ortak Avrupa kurallarına ihtiyacımız var." dedi.
Avrupa'da her zaman barış içinde yaşanılacağına inanıldığı için, geçmişte politikacılar ve toplum olarak savunmanın gerçekte ne anlama geldiğiyle yeterince ilgilenmediklerini ifade eden Baerbock, şu değerlendirmelerde bulundu:
"NATO ve AB'de güvenlik ve savunma konularında uzun süredir yakın işbirliği içinde olmamıza rağmen, Rusya'nın savaşı bize, mühimmat ve teçhizatın Avrupa ülkeleri arasında otomatik olarak uyumlu olmadığını gösterdi. Bu nedenle şimdi ortaklarımızla silahlanma alanında sanayi politikası açısından da nasıl daha yakın işbirliği yapabileceğimize dair bir strateji üzerinde çalışıyoruz. Bu aynı zamanda ihracat için ortak bir çizgiye ihtiyacımız olduğu anlamına geliyor."
"Akdeniz'deki ölümler Avrupa'nın açık yarası"
Alman Dışişleri Bakanı, Avrupa'ya göç etmek isterken Akdeniz sularında hayatını kaybedenlere dikkati çekerek, "Akdeniz'deki ölümler Avrupa'nın açık yarasıdır çünkü ortak bir göç ve mülteci politikasına ulaşmayı başaramadık. Her ne kadar zor olsa da ortak bir pozisyon üzerinde sıkı bir şekilde çalışmalıyız ve çalışmaya devam edeceğiz." dedi.
Ne denizde tehlikeden kurtarılan insanlarla ne de dış sınırlara ulaşan ancak sığınma hakkı olmayan ve geri gönderilmesi gereken insanlarla dış sınırdaki devletleri yalnız bırakabileceklerine dikkati çeken Baerbock, şunları kaydetti:
"Ortak sorumluluğa ihtiyacımız var ve dayanışmayı güçlendirmeliyiz. İşte bu nedenle, bana göre, denizde bir Avrupa kurtarma misyonu olması çok önemli. Aynı zamanda bu, dış sınırdaki ülkelerin insanları kayıt altına alma sorumluluğu anlamına da gelmektedir çünkü kimin geldiğini bilmemiz gerekiyor. Ancak bu aynı zamanda bu insanlara insanca muamele edilmesi ve hayatları tehdit altında olanların kurtarılması gerektiği anlamına da gelmektedir."
"Çin ile sistemik rekabette Avrupa jeopolitik olarak daha aktif hale gelmelidir"
Dışişleri Bakanı Baerbock, Çin konusuna da değinerek, "Avrupa tarafında ülkelerin Çin bağımlılığından kurtulmalarına nasıl yardımcı olabileceğimize dair stratejiler geliştiriyoruz." ifadelerini kullandı.
"Dünyanın tüm sorunlarını Almanya'dan çözebileceğimizi düşünmüyoruz. Biz Avrupalılar uzun yıllar boyunca dünyanın diğer bölgelerindeki sorunların bizi etkilemediği, sözde mükemmel bir dünyaya inandık." diyen Baerbock, Çin'in ekonomik bağımlılıklar yaratarak, nüfuzunu genişletmek için Avrupa'nın bıraktığı boşlukları stratejik olarak kullandığını ve Yeni İpek Yolu projesinin buna örnek olabileceğini kaydetti.
Buna karşı koymak için yeterince çaba sarf etmediklerini vurgulayan Baerbock, şu ifadeleri kullandı:
"Çin ile sistemik rekabette Avrupa jeopolitik olarak daha aktif hale gelmelidir. Çin'in jeostratejik yatırımlarını engelleyemeyiz ancak ülkelere daha iyi tekliflerde bulunabiliriz, yani ham maddelerin sadece geri çekilmediği, aynı zamanda üretimin bir kısmının da bu ülkelerde oluşturulduğu, böylece istihdam ve büyümenin sağlandığı adil ticaret anlaşmaları yapabiliriz. Çin'in aksine, kredilerdeki geri ödeme güçlüklerini, alıcılara siyasi baskı uygulamak için, örneğin Birleşmiş Milletlerde belirli bir oylama davranışını zorlamak için kullanmıyoruz."