Avrupa Parlamentosunun (AP) İrlandalı Milletvekili Mick Wallace, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in İsrail-Filistin çatışmalarının ilk gününden itibaren İsrail'e destek mesajları verdiğini ve o ülkeyi ziyaret ettiğini belirterek, "İsrail'e gitmek Filistin halkına zulmedilmesi için açık çek vermek demek." dedi.
İrlanda'dan Temmuz 2019'dan beri AP üyesi olan Mick Wallace, Batılı ülkelerin, Gazze'de sivilleri hedef alan saldırılara rağmen İsrail ile dayanışma mesajları vermesinin ve AB liderlerinin İsrail'i ziyaret etmesinin Filistinli sivil katliamına onay vermek olduğunu söyledi.
Wallace, Hamas'ın İsrail'e yönelik son saldırılarının Batı'da büyük yankı uyandırdığına dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Batı dünyasından gelen tepkiler bu kez biraz daha saldırgan. Avrupalı liderler İsrail'in eylemlerini destekliyor çünkü Hamas'ın bu saldırıları yapabilme kabiliyeti karşısında şoke oldular. Ne yazık ki apartheid devleti İsrail, Filistin halkına uyguladığı zulümde sadece ABD'nin değil, AB'nin de desteğini aldı. Şu an yaşanan şiddet olaylarının temelinde de bu yatıyor. Şiddet doğrudan işgalle bağlantılı ve şiddeti durdurmak istiyorsak önce işgali durdurmalıyız."
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in çatışmaların ilk gününden itibaren İsrail'e destek mesajları açıkladığını kaydeden Wallace, "Von der Leyen'in açıklamaları dehşet vericiydi. Korkunçtu. Kendisi tamamen taraflı ve uzun süredir İsrailli siyonistlerin destekçisi. Başkan, apartheid İsrail devletinin eylemlerini ve Filistinlilere yönelik zulmü kayıtsız şartsız destekledi ve Filistin halkıyla ilgili hiçbir endişe göstermedi." diye konuştu.
"Gazze'ye de gidecekler mi?"
Wallace, Ursula von der Leyen ve AP Başkanı Roberta Metsola'nın 13 Ekim'de İsrail'e sürpriz ziyaret gerçekleştirdiğini anımsatarak, "Bu kelimenin tam anlamıyla İsrail'e, Filistin halkına zulmetmesi için açık çek vermek demek. Gazze'ye de gidecekler mi? Yoksa Gazze halkının onlar için bir önemi yok mu?" ifadesini kullandı.
İsrail'in yaklaşık 2 milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze Şeridi'nde elektrik, su, gıda gibi temel ihtiyaçların girişini durdurduğuna işaret eden Wallace, "Bu toplu bir cezalandırma ve AB'nin bazı üyelerinin İsrail'in Gazze halkına karşı toplu cezalandırma kararını desteklemesi utanç verici." görüşünü paylaştı.
Wallace, von der Leyen'in, Kasım 2022'de yaptığı ve Rusya'nın Ukrayna'da enerji altyapısını hedef alarak savaş suçu işlediğini söylediği konuşmasını hatırlatarak, "İlginçtir ki Ursula von der Leyen, Rusya'nın Kiev yakınlarındaki elektrik altyapısını hedef aldığına dair haberler çıktığında bunun bir savaş suçu olduğunu ve bunu böyle adlandırmamız gerektiğini söylemişti. Ancak şimdi İsrail Gazze'de daha kötüsünü yaparken, bunu dile getirmeyi reddediyor. Bu da AB'nin ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor." şeklinde konuştu.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in İsrail-Filistin çatışmasında daha itidalli bir tutum sergilediğini vurgulayan Wallace, şöyle devam etti:
"Joseph Borrell'in toplu cezalandırmanın uluslararası hukuka aykırı olduğunun altını çizdiği unutulmamalı. İsraillilerin, Filistin halkının elektrik, su ve gıdasını kesme kararının ardından bunun uluslararası hukukun ihlali olduğunu söyledi. Bu aynı zamanda bir savaş suçu. Yani von der Leyen tamamen siyonist bir pozisyon alırken, en azından Yüksek Temsilci Joseph Borrell daha mantıklı konuşuyor ve daha ölçülü olmaya çalışıyor."
Wallace, İsrail ordusunun abluka altındaki Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yaşayan yaklaşık 1,1 milyon Filistinliden bölgenin güneyine geçmesini istemesine değinen Wallace, "İsrail Ordusu, neredeyse 1 milyon Filistinlinin bölgenin bir ucundan diğerine taşınmasını istedi. Buna etnik temizlik denir. Peki AB Gazze'de Filistinlilere yönelik etnik temizliği destekleyecek mi? Açıkçası AB'nin oynayacağı rolden çok umutlu değiliz." değerlendirmesini yaptı.
"Savaşı zenginler başlatır, elitler para kazanır ama ölenler işçi sınıfından yoksullar olur"
Brüksel'de, 11 Ekim'de Hamas'ın saldırılarında hayatını kaybeden İsraillileri anmak ve anılarına saygı göstermek amacıyla etkinlik düzenlendiğini aktaran Wallace, "Avrupalı liderler etkinlikte Gazze'deki can kayıplarından bahsetmeyi reddetti. Şimdi insan kendine soruyor, insan haklarına saygılı olduğunu iddia eden bir kurum nasıl olur da böyle bir şey yapabilir? İnsan haklarına yönelik kaygılarında samimi olduklarını nasıl iddia edebilir? Bu şoke edici." ifadelerini kullandı.
Wallace, İsrail yanlısı gösterilere herhangi kısıtlama veya yasaklamanın olmadığı Avrupa ülkelerinde, Filistin'e destek gösterilerinin yasaklandığına dikkati çekerek, "İngiltere ve Almanya gibi ülkelerin protestolarla ifade özgürlüğünü engellemesi gerçekten endişe verici." dedi.
"Artık iki devletli çözüme inanmıyorum, İsrail bunu imkansız hale getirdi"
İsrail'in Gazze'ye kara harekatı başlatmasının korkunç sonuçları olacağına vurgu yapan Wallace, şunları aktardı:
"Bana 'Bu iş nereye gidiyor?' diye soracak olursanız, gerçekten bilmiyorum. Filistin halkı için çok endişeleniyorum. Bu onlar için korkunç bir dönem. Eğer kara saldırısı olursa 'Aman tanrım! Ne olur?' bilemiyorum. AB'nin, insan hak ve hukukuna saygı gösterilmesi çağrısında bulunan BM'yi savunamaması korkunç. AB, BM'nin bu yöndeki çağrısına destek bile veremiyor. Bize ne oldu? Birlikte yola çıktığımız AB'ye ne oldu? Bu gerçekten endişe verici."
Wallace, sözlerini, "Tüm savaşlar aptalcadır. Şiddet işe yaramaz. İşgal yasa dışıdır. Filistinlilere yapılan zulüm yasa dışıdır ve adalet sağlanana kadar barış olmayacak. Filistinliler adalete kavuşmalı. Artık iki devletli çözüme de inanmıyorum. İsrail bunu imkansız hale getirdi. Bu aşamada, uluslararası toplumun, her iki tarafın da eşit haklara sahip olduğu, herkesin hakkının ve onurunun saygı gördüğü bir ülke üzerine düşünmesi gerekiyor." şeklinde tamamladı.