Parçalı Bulutlu 3.9ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
TRT Haber 26.01.2021 11:50

Arap dünyası ile Osmanlı arşivi arasında köprü oldu

Hayatının son 30 yılını Osmanlı arşiv belgelerini Arapçaya çevirerek geçirdi. Sayfalar arasında yatan Arap tarihinin izini sürdü. 77 yaşındaki Kemal Ahmet Hoca, o coğrafyayla Osmanlı arşivi arasında köprü oldu. İşte Hoca'nın yaşam hikayesi...

okuma süresi
Okuma süresi

1943 yılında Halep'te Türkmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Kemal Ahmet Hoca, Arap dünyasının Osmanlı arşivindeki gözü ve kulağı oldu. 

77 yaşında olan Hoca, İstanbul'daki evinin küçük bir odasında kendi ifadesiyle 'zamanla yarışarak' çeviri yapıyor. En büyük motivasyonu ise köklü Osmanlı geçmişini Arapçaya aktarma arzusu.

İlk, orta ve lise eğitimini Suriye'de tamamlayan Hoca, önce Şam Üniversitesi İlahiyat bölümünü bitirdi. Ardından Türkiye'ye gelerek İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji bölümünden mezun olarak 2'nci ana dili olan Türkçeyi iyi konuşması nedeniyle 1977'de Suudi Arabistan'daki Cidde Radyosu'nda Türkçe yayın bölümünde spiker olarak çalışmaya başladı. Kısa süre sonra Türkçe Yönelik Yayınlar Bölümü Başkanı oldu.

"Türkçe Arapça ve Farsça da bildiğim için Osmanlıcayı kolay öğrendim"

Hoca, Osmanlıcaya nasıl yöneldiğini, bunca yıllık deneyiminden sonra geçmiş ve gelecek ile ilgili düşüncelerini şöyle anlattı:

"1993 yılında İstanbul'a yerleştim. Esas benim ana dilim Türkçedir. Kültürüm Arapça olduğu için de (Osmanlıcayı öğrenme konusunda) denklemin yarısını halletmiştim. Kaldı ki biraz da Farsça öğrenince, Osmanlıca belgeleri tercüme edebilir bir seviyeye geldim. En çok, 'Mühimme defterleri' olarak bilinen belgelerde zorluk çekiyordum. Ancak gayret ede ede onları da çözdüm. 

Arap dünyası ile Osmanlı arşivi arasında köprü oldu

Tercüme ettiğim belge sayısı 50 bini geçti. En son Arap aşiretleriyle ilgil 4 bin belgeyi çevirdim.

Meşhur Ali Vasıp Efendi'nin kitabını çevirdim. Orada Osmanlı hanedanının son dönemi ve sürgün hayatını anlatılıyor. 550 sayfalık bir kitap."

"Araştırmacılar bana konu bildirir, ilgili belgeleri bulur çeviririm"

"Araştırmacılar, master ve doktora talebeleri bana konu gönderirler. Ben onlar için ilgili belgeleri arşivden bulur, çevirir onlara gönderirim.

Bende çevrilmiş Osmanlı belgeleri bayağı birikti. Son dönemde bu belgelerden kitap çıkarmaya başladım. Mesela, 'Osmanlı Arşivinde Eşraf Belgeleri' isimli kitabım bir süre önce Mısır'da basıldı. 608 sayfa. Meşhur Tahsin Paşa hatıratını 1994 yılında tercüme ettim. O da Kuveyt'te basıldı.

Ayrıca Mithat Paşa kitabının da çevirisini yaptım. Osmanlı Arşivinde 'Mesaili Mühimme' diye bir tasnif var. Yakında onun da kitabı çıkacak. Filistin, Lübnan, Irak ile ilgili belgeleri de sırayla basılıyor."

"Yüzlerce tarihçi ve araştırmacı benden yararlandı"

"En az 20-25 kitabım var. Yüzlerce tarihçi ve araştırmacı benden yararlandı. Bazıları ise doktorasını aldı ve sonra profesör oldu.

Enteresan bir anekdot anlatayım. Suudi Arabistanlı bir profesör var. Ben onu televizyondan tanırım sadece. O ise beni hiç tanımaz. Sonra da Suudi Arabistan'da Şura Meclisi üyesi oldu. Çok tanınmış bir kimse. Bir konferansa katılmak için buraya geldi. Ben de tesadüf o konferanstaydım. Onu gördüğümde televizyondan tanıdım.

Kendisiyle merhabalaşmak için yanına gittim. Kendimi tanıttım. Kemal Hoca dediğimde, 'Kim tanımaz ki Kemal Hoca'yı' dedi bana. Halbuki beni ilk kez görüyor. Beni tercümelerimden tanıyordu.

Ben mütercimim, yorumcu değilim. Hep tercüme işlerini yapıyorum. Yazarların, devletlerin yazılarını bir dilden başka dile naklediyorum."

"Filistin'e Yahudi göçü Osmanlı arşivinde de tescillenmiş"

"Filistin ile ilgili bir kitap hazırladım. 'Osmanlı Belgelerinde Filistin' diye bir kitap. Yahudi göçü olsun, siyonist hareketi olsun, Basel'deki konferanslar, İstanbul'da yapılan toplantılar. Rusya'dan ve Avrupa'dan Filistin'e göç, devlet bu göçlere karşı ne gibi tedbirler aldı... Kitap tüm bu konulara değiniyor.

Ayrıca Osmanlı döneminde Filistin'de yapılan son nüfus sayımı. Köylerin isimleri. Nüfusun kaçı Müslüman, kaçı Hristiyan. Bu Hristiyanlar hangi mezhepten. Hepsi detaylıca anlatılıyor."

"Mütercim yetiştirmek lazım"

"Araplar da Türkler de Osmanlı arşivinden yeterince faydalanmıyorlar. Osmanlıca bilen mütercimlere ihtiyaç var. Mütercim kalmadı. Bu işte çalışan bir ben varım bir de Iraklı bir profesör var, Fazıl Bayat. O da İslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırma Merkezinde (IRCICA) çalışıyor. Orada senede bir kitap çıkıyor. Çok ciddi bir çalışmadır ama yetmiyor.

Türk Devleti, bundan 15 yıl önce Filistin Büyükelçiliğine 140 bin belge verdi. Ne oldu? Bu belgeler aynen yerinde kalıyor. Kim çevirecek bunları? Yapacak kimse yok... Bu belgeleri çevirecek kimse lazım. Yetiştirmek lazım.

Buraya gelen Araplar Türkçeyi öğrendi mi ticarete yöneliyor. Paranın tadını alınca bu konulara ilgi göstermiyorlar."

"Arşivde en az 50 devletin kültürü ve tarihi var"

"50 devletin tarihi ve kültürü İstanbul'daki Osmanlı arşivinde yatıyor. Bunların tercüme edilmesi lazım. Benim tahminime göre, Arap ülkelerini ilgilendiren belge sayısı 100 milyon civarında olabilir. Bu az bir sayı değil. Bu işe en az bin mütercim lazım. Kaçı var bunun? Kimse yok. Maalesef.

Osmanlıca tüm Müslümanların ortak bir diliydi. Şu an İranlılar Osmanlıcayı okuyunca anlarlar. Hindistan'daki Müslümanlar da öyle.

Osmanlı tarihi bizim müşterek tarihimizdir. Bu tarih sadece Türklerin değil. Aynı zamanda bu Arapların da tarihidir.

Arap dünyası ile Osmanlı arşivi arasında köprü oldu

Mustafa Sati Husri Bey, Türk eğitiminin öncülerinden biri olarak sayılıyor. Halbuki Kral Faysal ile beraber Irak'a gitti. Sonra da Arap Birliği'nde danışman olarak çalıştı ve Mısır'da vefat etti. Ben onun kitabını çevirdim. 'Vatan' diye bir kitap. Vatan dediği Osmanlıyı kastediyor burada. Oysa Araplar, Husri'yi Arap milliyetçiliğinin öncülerinden olduğunu savunuyor. Bu çok enteresan...

Osmanlı tarihine, kültürüne bakınca Türkiye, Suriye veyahut Irak'a sığmayacak kadar büyük bir tarih. Bundan herkesin yararlanması lazım."

"Tarihini bilmeyen geleceğini bilmez"

"Bence Türklerin de tarihlerini öğrenmek için Osmanlıcayı öğrenmeleri lazım. Osmanlı büyük bir tarih, şerefli bir tarih. Türkiye Osmanlı belgelerini tek tek okuyup, tarihini bilmeleri lazım. Tarihini bilmeyen geleceğini bilmez.

Gençleri büyük bir tehlike bekliyor. Bundan 20 sene önce konuşulan dili şimdi anlayamaz hale gelmişler. Ayrı bir dil, bir lisanları var. Biz de bazen konuştuklarını bile anlayamıyoruz."

"Gençleri büyük bir tehlike bekliyor"

"Bu sebepten dolayı bence devlete burada önemli bir rol düşüyor. Dilin yozlaşmasına değil asılına dönmesi için uğraşmak gerek.

Gençler, büyük edebiyatçılarımızın eserlerini anlayamıyorlar. Bu işin telafisi lazım. Devlet ve üniversiteler bunu yapar. Bu çok lazım. Çünkü ileride gençler ile yaşlılar birbiriyle anlaşamayacaklar. Bu büyük bir tehlike."

"Tarihi diziler çok önemli çünkü bizi araştırmaya yönlendiriyor"

"Son dönemde yapılan tarihi diziler çok önemli çünkü bize yol gösteriyor. “Tarihe bakın gidin araştırın” diyor bize adeta. Arşivlerde tarihte bunun çok daha fazlası vardır. Bizi araştırmak için teşvik ediyor.

Bu diziler çok önemli bence. Binlerce çok kıymetli tarih kitabı var. Ama maalesef bu kitapların çoğu ya Arapça ya da Osmanlıca. Çevirmenler yetişemiyorlar.

Elimde Arapça'ya çevirisini yaptığım kitap Cevdet Tarihi mesela. Latin alfabesiyle yazılmış bir kitap ona rağmen gençler eline o kitabı aldığında hiçbir şey anlamıyorlar. 5 ciltlik TDK tarafından basılan bir kitap bu. Ama içindeki kelimeleri anlayanlar çok az. Maalesef bu çok üzücü bir şey."

ETİKETLER
Sıradaki Haber
Merapi Yanardağı yine patladı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz