Yemen'de yaşanan şiddetli gıda krizi, savaşın başından bu yana ülkeyi tehdit eden ve gittikçe yaklaşan açlık felaketinin arkasındaki Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyona yönelik tepkileri her geçen gün daha da artırıyor.
Uluslararası insan hakları örgütleri, Yemen'deki krize neden olarak Suudi Arabistan'ın başını çektiği koalisyon güçlerini işaret ederken, uzmanlar, araştırmacılar ve gazeteciler, Husilere karşı yürütülen savaşın bitirilmesi için uygulanan "aç bırakma" yönteminden dolayı koalisyona ağır eleştiriler yöneltiyor.
Yemen hakkında raporlar yayımlayan uluslararası uzman ve araştırmacılar, özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Husilere karşı yürütülen savaşta "aç bırakma" stratejisi uyguladığını belirtiyor.
Koalisyonun, aç bırakmayı askeri bir strateji olarak kullandığı ifade edilirken, Husilerin de halkın açlıktan kırılmasında rol oynadığı kaydediliyor.
Arap koalisyonu Yemen'deki askeri operasyonun başlamasından bu yana ülkedeki insani durumun iyileştirilmesi için büyük mali destekler verdiğini öne sürse de bunun pratikte bir etkisi görülmüyor.
Artan uyarılar
Son dönemde çok sayıda uluslararası kuruluş, Yemen'de gıda krizinin büyüklüğüne dikkat çekmek amacıyla yaptıklarını yoğun uyarılarını "öldürücü açlık felaketi" şeklinde ifade etmeye başladı.
Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Örgütü Genel Direktörü Jose Graziano da Silva 6 Kasım'daki BM oturumunda, "Yemen'de eşi benzeri görülmemiş bir insanlık trajedisine tanıklık ediyoruz" dedi.
BM Dünya Gıda Programı Sözcüsü Herve Verhoosel de 16 Ekim'de yaptığı açıklamada, Yemen'de milyonlarca insanın dünyanın en kötü kriziyle karşı karşıya olduğu uyarısını yaptı.
Verhoosel, ülkede 18 milyon kişinin günlük yiyeceğini nereden elde edeceğini bilemediğini ve bunlardan 8 milyondan fazla kişinin ise tam bir açlık uçurumunun kenarında olduğunu söyledi. Kısa bir süre sonra 3,5 milyon kişinin gıda bulamama sıkıntısına düşme ihtimalinin olduğuna dikkat çeken Verhoosel, 12 milyon kadar bir nüfusun açlık tehlikesi içinde olduğunu belirtti.
BM Yemen Koordinatörü Lise Grande de benzer bir açıklama yaparak, "Bu ülkede açlık 13 milyon insanı tehdit ediyor. Bu durum bu yüzyılda dünyada en kötü açlık durumuna dönüşebilir" uyarısı yaptı.
UNICEF Sözcüsü Christophe Boulierac ise, Yemen'de 400 bin çocuğun kötü beslenme şekillerinin en kötüsüne maruz kaldığını söyledi.
Ağaç yaprakları yiyerek hayatta kalmaya çalışıyorlar
Associated Press (AP) haber ajansının 25 Eylül'de yayımladığı raporda, ülkedeki gıda krizinin çocuk ölümlerinde etkili olduğu belirtilirken, Hacce vilayetine bağlı Hayran el-Mahrak kasabasında yaşayan ailelerin çoğunluğunun ağaç yaprakları yiyerek hayatta kalmaya çalıştıkları vurgulanmıştı.
"Açlık Tehlikesine Karşı Erken Uyarı Sistemleri Ağı" adlı Amerikan kuruluşunun raporlarına göre de ülkenin güneydoğusundaki Lahic kenti gıda güvenliğinden en çok mahrum olan bölgeler arasında yer alıyor. Lahic kentinin dördüncü dereceden açlık sınırında olduğu belirtilirken, açlığın son sınırında olan bir bölgenin 5. derecede olduğuna dikkat çekiliyor.
Toplu suçlamalar
Yemen'deki gıda krizinin müsebbibi olarak Suudi Arabistan'ın başı çektiği koalisyon güçlerini gören uluslararası insan hakları örgütleri ve çeşitli araştırma merkezleri, bu suça ortak olarak Husileri de işaret etmekten geri kalmıyor.
Uluslararası Af Örgütü 6 Haziran 2016'da yayımladığı raporda, gıda maddelerinin ulaştırılmasına dönük uyguladığı kısıtlamalar sebebiyle koalisyon güçlerinin ülkede yaşanan gıda krizinin baş müsebbibi olduğu vurgulandı.
Rapora göre, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2015'teki 2216 nolu kararı sonrasında Suudi Arabistan, alınan uluslararası kararı uygulama gerekçesiyle Kızıldeniz'de gemilerin kontrolünü yürüttüğünü iddia ederek, yük gemilerinin limanlara girişini geciktiriyordu.
Koalisyon güçlerinin bu süreçte gemi ve limanlara getirmiş olduğu sınırlamalara karşılık BM Genel Sekreterliği 2016'da Yemen'de teftiş ve inceleme mekanizması oluşturdu. Bu mekanizmayla hedeflenen, ülkeye giriş yapacak ticaret gemilerinin hareketini kolaylaştırmaktı. Ancak kurulan bu yeni mekanizmaya rağmen koalisyon yine kendi teftiş ve inceleme işlemlerini uygulamakta ısrarcı oldu.
Uluslararası Af Örgütü, koalisyona dönük eleştirilerinin bir benzerini Husilere de yönelterek, onların da ülkenin yaşadığı gıda krizinde etkisi olduğunu belirtti.
Husiler tarafından yardım kuruluşlarının çalışanlarına verilen izin belgeleri ve çalışma ruhsatları gibi bürokratik uygulamaların yardımların zamanında ulaşmasına engel olduğu ifade edildi.
Evrak kargaşasının yanı sıra yol boyunca Husi milislerin yardım konvoylarının önünü keserek rüşvet talep etmelerinin de yardım kuruluşlarının çalışmalarına karşı ciddi engel oluşturduğu kaydedildi.
Bu suçlamalara karşılık koalisyon güçleri tarafından yapılan açıklamalarda, Yemen savaşının başından itibaren insani yardım ve benzeri çalışmalar için operasyon ekipleri oluşturulduğu ve sahada önemli çalışmalar yürütüldüğü ifade ediliyor.
Gıda depolarının bombalanması
Bunların yanı sıra deniz ablukasının Yemen'deki ekonomik krize etkisinin büyüklüğü tartışılamaz. Ancak koalisyon güçlerinin fabrikalar, depolar, enerji üretim istasyonları ve çeşitli ekonomik değeri olan bölgelere düzenlediği saldırıların da ekonomiyi çökertmede ve gıda dengesinin bozulmasında büyük etkisi var.
Bu konuda İnsan Hakları İzleme Örgütünün 2016'da hazırladığı "Suudi güçlerinin Yemen'de ekonomik altyapı ve ticari kurumlara yönelik düzenlediği saldırılar" başlıklı raporda, Mart 2015 ile Şubat 2016 arasında Suudi güçlerinin 13 ayrı sivil ekonomik merkeze hava saldırısı düzenlediği ve bu merkezlerde gıda, ilaç üretimi, depolaması ya da dağıtımı yapıldığı belgeleniyor.
Örgüt söz konusu saldırıların ülkede gıda ve ilaç eksikliğine neden olduğunu ve fiyatların artmasına yol açtığını belirtiyor.
Londra'da yaşayan araştırmacı Martha Mandy, koalisyonun Yemen operasyonlarının ilk 17 aylık sürecinde 2017'de yayımladığı araştırmasında Husilerin hakim olduğu bölgelerde gıda üretiminin yok edilmesini hedef alan bir strateji uyguladığına dair güçlü delillerin varlığından söz etti.
Husilerin de gıda krizinin büyümesindeki katkılarına dair bazı uygulamaları belgelendiriliyor. Sana Siyasi ve Stratejik İncelemeler Merkezi tarafından 2018'in başında yayımlanan rapor buna örnek. Rapora göre, Husiler Şubat 2017'nin sonlarında kontrolleri altındaki bölgelere giren tüm ticari kamyonlara gümrük vergileri getirdi. Bu da gıda maddelerine ek zamlar anlamına geliyor.
Savaş stratejisi "aç bırakmak"
Bazı kesimler, koalisyonun aç bırakma politikasının, Husilere karşı yürütülen savaşta bir strateji olduğu konusunda iddialarda bulundu.
BM öncülüğünde kurulan Uluslararası Uzmanlar Komisyonu tarafından Ocak 2018'de hazırlanan raporda, koalisyonun aç bırakmayla tehdit etmeyi, bir savaş enstrümanı ve pazarlık aracı olarak kullandığı ifade edildi.
İngiliz araştırmacı Alex de Waal, "Toplu Aç Bırakma" adını verdiği eserinde Suudi Arabistan ve BAE'nin uyguladığı açlık stratejisinin Yemen'de etkin bir silah olduğunu ve böylece Husileri dize getirmenin mümkün olduğuna inandıklarını belirtti.
"Bu iki ülke Yemenlileri oldukça dolambaçlı bir yoldan aç bırakıyor" diyen De Waal, Yemen'in gıda ihtiyacının yüzde 80'ini ithal ettiğini ve bu ithalatın büyük bir kısmını Hudeyde Limanı'ndan yaptığını ancak gemilere uygulanan kontrollerden dolayı gıda taşıyan gemilerin ulaşmasında büyük gecikmelerin yaşandığını dile getirdi.
Bunun dışında, koalisyon güçlerinin 17 Ağustos 2015'te Hudeyde Limanı'na düzenlediği saldırı sonucu, gemi yüklerinin boşaltılmasında kullanılan vinçlerin kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle boşaltım işlemleri oldukça yavaş işliyor.
"Bombardıman direkt Yemen'e gelen gıda yardımlarını hedef alıyor"
Uluslararası Barış Vakfı da Ekim 2018'de hazırladığı raporda, koalisyon güçlerine benzer suçlamalar yöneltti. Raporda, "Bombardıman direkt Yemen'e gelen gıda yardımlarını hedef alıyor. Aç bırakma eylemi, Husileri kontrol altında tuttukları bölgelerde abluka altına almak için bir silah olarak kullanılıyor" ifadeleri yer aldı.
Raporda, koalisyonun Husilerin yönetimindeki bölgelerde, gıda üretimi ve dağıtımını hedef alan bir stratejiyle hareket ettiğine dair güçlü delillerin bulunduğu belirtildi.
Politik araştırmacı ve gazeteci Dan Glazebrook, Middle East Eye internet sitesinde Kasım 2017'de yayımladığı yazısında, koalisyonun aç bırakmayı Yemen'de bir savaş enstrümanı olarak kullandığını dile getirdi.
Gazeteci Iona Craig de The Guardian gazetesinde 12 Aralık 2017'de yayımladığı araştırmasında, koalisyon güçlerinin Yemen'in altyapısı, balıkçıları, çiftçileri, çarşı pazarları ve depolarını nasıl bombaladığını belirterek ülkeye gıdanın girişine engel olmak için gösterilen gayreti ortaya koydu.
Yemen Balıkçılar Sendikası Başkanı Muhammed Hassani'den aktarılan bilgiye göre raporda, koalisyonun savaşın başından bu yana 250 balıkçı teknesini batırdığı ve 152 balıkçının ölümüne neden olduğu vurgulandı.
Sahadaki uygulamaların tamamı Yemen'de koalisyon güçlerinin Husilere karşı giriştikleri savaşta aç bırakmayı bir savaş enstrümanı olarak kullandığını açıkça ortaya koyarken, Suudi Arabistan ve BAE ülkeye yaptıkları yardımları dile getirerek herkes tarafından gözlenen bu stratejiyi inkar etmeye devam ediyor.
Uzun süredir siyasi istikrarsızlığın hüküm sürdüğü Yemen'de Husiler, Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde tutuyor. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise, Mart 2015'ten bu yana Yemen hükümetine destek veriyor.
Kaynak: AA, Reuters