Dünya her gün daha da kalabalıklaşıyor. Teknoloji ve sanayi durmadan gelişiyor. Buna bağlı olarak dünyada üzerinde mücadele olan alanlar oluşuyor. İşte bunlardan biri de; su...
Dünyanın yüzde 70'i sudan oluşuyor. Ancak bu suyun sadece yüzde 2,5'u kullanılabilir tatlı su. Yenilenebilir tatlı su miktarı ise bölgeden bölgeye değişiyor.
Amerika kıtasında kişi başına düşen yenilenebilir tatlı su miktarı 55 bin litre. Bu rakam Asya'da 7 bine, Kuzey Afrika'da 750 litreye kadar düşüyor. Arap yarımadasında ise daha da korkutucu bir boyutla 230 litreye iniyor.
Adaletsiz su dağılımı
Hali hazırda 2,1 milyar insan temiz suya erişemiyor. Bu adaletsiz dağıtımın temel sebebi tatlı su kaynaklarının eşitsiz dağılımı.
Bir diğer sebebi de artan nüfus ve artan ülke sayısı. 20. yüzyılın başında yer kürenin suyunu paylaşan ülke sayısı 55’ti. Bugün bu sayı neredeyse 4 katına çıktı.
Suyun stratejik önemi artıyor
Ülke sayısının artması, suyun stratejik olarak önemini de artırıyor.
Zira dünya üzerinde 276'dan fazla sınırı aşan su havzası var. Bu havzalar bir ülkede doğan fakat farklı bir ülkenin sınırlarında son bulan su kaynaklarından.
Su ile ilgili en önemli anlaşmazlık sebebini işte bu su havzaları oluşturuyor.
Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, "Ülkeler kendi su kaynaklarını bir artık ulusal güvenlik sorunu halinde görmeye başladılar ve ulusal çıkarlarını su kaynakları üzerinden çok daha keskin bir şekilde savunma yoluna gidiyorlar. Bunun sebepleri var tabii ki. Ülkeler iklim değişikliği etkisi altında su kaynakları konusunda. Zorlanmaya başladılar" diyor.
Sanayinin gelişmesiyle birlikte suya olan ihtiyaç daha da arttı. Ekopolitik bu ihtiyaç ülkelerin su stratejilerinde en etkili unsur.
Yıldız, "Ekonomik açıdan baktığımızda dünyada bir milyar dolarlık bir su hizmetleri pazarı olduğu bundan yaklaşık yirmi sene önce bazı. Bilinen dergilerde yayınlandı. Bu uluslararası sermayeni su kaynakları üzerinden bunların hizmetlerine hizmet ticareti yaparak büyük bir kar elde etme hırsına dönüştü. Bu anlamda tabii ki su bir insan hakkıdır. Bir yaşamsal kaynaktır. Talebi süreklidir. Yaşamsal bir kaynaktır. Ve yerine herhangi bir şeyin ikame edilemediği bir kaynaktır. Bu üç özelliği suyun kamu tarafından yönetilmesini ve üzerinde özellikle ticari kar amacına yönelik spekülasyonların ve politikaların yapılmaması gerektiğini ortaya koyar" açıklamasını yaptı.
Su fakiri: Orta Doğu
Ülkelerin su konusundaki tutumu yeni dünya düzeninde belirleyici olacak. Özellikle de su konusunda en kısıtlı coğrafya olan Orta Doğu'da.
Yıldız, "Orta Doğu'nun yeniden şekillendirilmesinde petrol kaynakları, petrol rezervleri çok etkili olmuştu. Sınırlar ona göre çizilmeye çalışılmıştı. Aslına bakarsanız yakın gelecekte Orta Doğu'da. Eğer sınırlar yeniden çizmeye çalışan ülkeler varsa bunların su kaynaklarını dikkate alarak bu çizimi yapacaklarından hiç şüphe duymamalıyız" sözleriyle dikkati çekti.
Orta Doğu'nun stratejik su kaynakları Dicle ve Fırat. Türkiye'den doğan bu kaynak bölge ülkeleri için hayati öneme sahip.
Ankara'nın bölgede yürüttüğü su politikası ise oldukça adil. Söz konusu iki kaynağın üzerine yapılan barajların işlevi büyük.
İsrail'in su politikaları
Bölgenin önemli aktörlerinden biri de İsrail. İsrail'in su politikaları kamuoyunda sıkça tartışma konusu oluyor.
Emekli Tuğgeneral Fahri Erenel, "Büyük İsrail politikasında işte Suriye Irak politikasında Fırat ve Dicle nehirlerine bir şekilde sahip olmak ve bunları takip etmek işte Mısır’da Sina yarımadası üzerinde harekatla Nil Nehri’nin bulunduğu havzayı kontrol etmek gibi bir düşüncesi mutlaka vardır. Bu İsrail için aynı zamanda varoluş meselesidir" diyor.
Tel Aviv yönetimi için su bir yaptırım aracı. Komşuları Ürdün ve Filistinle ilgili politikalarda da belirleyici bir faktör.
Erenel, "Golan İsrail'in önemli bir su kaynağı ikincisi Ürdün, Ürdün’le İsrail’in arasında meşhur Tapka Barajı var ve bu baraj da aslında İsrail’in büyük ölçüde kontrolünde ve Birleşik Arap Emirlikleri İsrail’le Ürdün arasında hem hidrokarbon kaynağı nakli karşılığı su konusunda ortak bir seviyeye onları getirdi. Gazze de su kaynağı açısından birleşmiş milletler verilerine göre oldukça zengin yer altı kaynakları ve İsrail burada yine farklı bir yaklaşımla su kaynaklarını toprağın derinliklerine inerek duvarla su kaynaklarını bir sistemle kendisine doğru kaydırıyor. Ve bunu belli bir oranda Gazze’ye Filistinlileri vermesi gerekirken vermeyerek kendi toplumunun ihtiyacını karşılamaya çalışıyor" açıklamasını yaptı.
Geleceğin tehdidi su göçü
Dünya tarihindeki silahlı çatışmaların yüzde 40'ı su nedeniyle çıktı. Herkes için hayati önem taşıyan su tükenme riskiyle karşı karşıya.
Peki su üçüncü bir dünya savaşının nedeni olur mu?
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün raporları da su konusunun ciddiye alınması gerektiğini gösteriyor.
Tahminlere göre 2030 yılına kadar 700 milyon kişi susuzluk nedeniyle göç edebilir.
Özellikle Ortadoğu ve Afrika'dan başlayıp Avrupa'ya yönelecek göç dalgası dünyada yeni bir düzenin kapısını aralayabilir.
Haber: Fahriye Demirci
Kamera: Mustafa Oğuz
Kurgu: Kaan Alp Atasoy