2022, AB için Fransa'nın dönem başkanlığıyla başladı. 14 yılın ardından görevi üstlenen Fransa'nın gündeminde güvenlik ve savunmada AB'nin özerkliğinin artırılması, AB'nin dış sınırlarının daha iyi korunması, düzensiz göç ve geri dönüşlerle ilgili önleyici ve acil tedbirler yer alıyordu.
Bu önceliklerin belirlenmesinde 2021'in yazında ABD'nin ardından NATO'nun da Afganistan'dan çekilmesi ve Fransa'nın, ABD ile İngiltere tarafından denizaltı anlaşmasında devre dışı bırakılmasıyla ortaya çıkan AUKUS krizi ile yıl ortalarında Belarus yönetiminden AB'nin dış sınırlarına düzensiz göçmenler vasıtasıyla yönelen tehdit etkili oldu.
Ancak 2021'in sonlarına doğru Rusya'nın Ukrayna sınırında yaptığı askeri tahkimatın bu ülke ile gerginliği aşamalı olarak artırması, AB'nin 2022'de tüm odağının, farklı boyutlarıyla Rusya ile ilişkilere yönelmesine neden oldu.
AB, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması halinde "ağır bedel ödeyeceğini", günler içinde ekonomik ve siyasi yaptırım kararları alınacağını sık sık tekrarladı.
Rus ordusunun 24 Şubat'ta Ukrayna'ya saldırısıyla gerilim tepe noktasına çıktı ve son 2 yıldır COVID-19'un etkileriyle mücadele eden AB için başta ekonomi ve enerji alanlarında yeni zorlukların yolu açıldı.
Enerji ve enflasyon krizi
AB ülkeleri, 2022'de enerji ve enflasyon krizlerini bir arada yaşadı. Enerjide dışa bağımlı olan Avrupa ülkeleri özellikle 2022'nin ilk aylarından itibaren hızla artan doğal gaz ve elektrik fiyatlarıyla karşılaştı.
Enerji fiyatlarındaki yükseliş karşısında çaresiz kalan Avrupa ülkelerinde enflasyon da yükseliş eğilimine girdi ve böylece, Avrupa'da enflasyon, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) yüzde 2'lik hedefinin çok üzerine çıkmış oldu.
AB ve Euro Bölgesi'nde enflasyon yılın ilk ayına rekor kırarak girerken, enflasyondaki artış, Rusya-Ukrayna savaşıyla daha da hızlandı. Enerji fiyatlarındaki artış diğer ürünlere yansımaya başladı.
Enerjinin yanı sıra Rusya ve Ukrayna'dan ciddi miktarda gıda tedarik eden AB, un ve yağ gibi temel ürünlerdeki fiyat artışlarını durduramadı ve enerji ile gıdadaki fiyat artışları Avrupa'da enflasyonun zirve yapmasına neden oldu.
Yıl boyunca neredeyse her ay zirve yenileyen enflasyon, kasım ayında AB'de yüzde 11,5, Euro Bölgesi'nde de yüzde 10,6'ya ulaşarak rekor tazeledi. Böylece, Euro Bölgesi'nde enflasyon, verilerin AB tarafından toplandığı son 25 yıldan bu yana ölçülen en yüksek seviyelere çıktı, bazı Avrupa ülkelerinde enflasyon son 50 yılın rekorunu kırdı.
Protestolar başladı
Enflasyondaki hızlı artış büyümeyi ve vatandaşların alım güçlerini olumsuz etkilerken özellikle gıda ve enerji ürünlerindeki enflasyon Avrupalıları etkiledi.
Bu durumun yıl genelinde sürmesiyle çok sayıda Avrupa ülkesinde çalışanların alım gücü hızla geriledi, bu da uzun yıllardır görülmeyen boyutta protestolara neden oldu.
Vatandaşlar, sıklıkla enflasyon karşısında eriyen ücretlerin derhal yükseltilmesi ve aşırı yüksek gaz ve elektrik fiyatlarına müdahale edilmesi çağrısında bulundu.
9 yaptırım paketi
AB, şubat ayında başlayan savaşın ardından Rusya'yı hedef alan çok sayıda ekonomik yaptırımı uygulamaya koydu. 2022 içinde AB Rusya'ya yönelik toplam 9 farklı yaptırım paketini hayata geçirdi.
Paketlere, enerji ürünleri de dahil edilirken sonuç Avrupa açısından, savaş öncesinde kömürün yüzde 45'ini, doğal gazın yüzde 40'ını ve petrolün yüzde 25'ini Rusya'dan tedarik etmesi nedeniyle sorun yarattı.
AB yaptırımlarına karşı Rusya, Avrupa'ya doğal gaz akışını ciddi ölçüde azalttı ve doğal gazı savaş öncesine oranla yüzde 80 düşürdü. Tedarik hacminin daralmasıyla Avrupa ülkelerinin enerji maliyetleri yükseldi.
Avrupa'da gaz fiyatları 2021 başında megavatsaat başına 16 eurodan ocak ayı başında 65 euroya yükseldi. Ağustos ayında 346 euroya kadar çıkarak rekor kıran gaz fiyatları şu anda 105 euro seviyesinde bulunuyor. Gaz fiyatlarında yakın gelecekte ciddi bir düşüş beklenmiyor.
Elektrik fiyatlarında da artış
Doğal gaz fiyatlarındaki artış elektrik fiyatlarına da yansırken Avrupa ülkelerinde geçen yılın başında yaklaşık 50 euro olan elektriğin megavatsaat fiyatı, bu yılın başında 200 euroya çıktı. Artış savaşla hızlandı ve ağustosta 700 euro seviyelerini aştı. Yılın son aylarında bu rakam bir miktar gerilese de vatandaşların enerji faturaları birkaç kat artış gösterdi.
AB ülkeleri enerji krizine karşı çeşitli önlemler almaya çalışırken gaz tüketimlerini yüzde 15 düşürmeye, yeraltı gaz depolarını doldurmaya, binalarda ısıları düşürmeye ve aydınlatmaları kapatarak enerji tasarrufu yapmaya karar verdi.
Pek çok AB ülkesi enerji ürünlerindeki vergileri indirme, fiyatları sınırlama ve dar gelirlilere ödeme gibi çeşitli tedbirleri de hayata geçirdi.
Kömür ve nükleer geri döndü
Uzun yıllar enerji arz güvenliği yerine iklim değişikliğine karşı çevreci dönüşüm odaklı politikalara yönelen Avrupa ülkeleri bu yıl tutum değiştirmek zorunda kaldı, daha önce kapattığı uygun maliyetle faaliyet gösteren kömür madenlerini ve santralleri devreye almaya başladı. Bu da Avrupa ülkelerinin elektrik üretiminde kömürün payını artırdı.
Enerji krizi, nükleer enerjiden çıkış plan ve programlarında da değişikliğe neden oldu. Fukuşima santralinde 2011'de yaşanan sızıntı sonrasında nükleer santrallerin güvenliği konusunda kaygılanmaya ve santrallerini kapatmaya başlayan Avrupa ülkeleri bu konuda da geri adım attı.
Enerji krizi nedeniyle pek çok Avrupa ülkesi nükleer santrallerinin faaliyet sürelerini uzatmaya ve yeni nükleer enerji yatırım planları hazırlamaya başladı.
Sanayinin çarkları yavaşladı
Hızla yükselen doğal gaz ve elektrik fiyatları, Avrupa ağır sanayisini de eşi benzeri görülmemiş bir krize soktu. Yüksek faturalarla karşılaşan demir, çelik, gübre, alüminyum, çinko, cam gibi kritik sektörlerdeki fabrikalar, artan enerji maliyetleri ve belirsizlikler nedeniyle üretim sıkıntıları yaşadı.
Geçen yıla göre yaklaşık 10 kat yüksek enerji maliyetleriyle karşı karşıya kalan fabrikalar, üretimi kısma, faaliyete ara verme ve uzun dönem planlarını revize etti.
Sektörlerdeki firmalar, üretimlerini daha uygun fiyatla enerji tedarik edebilecekleri Avrupa dışındaki ülkelere yönlendirmeye başladı.
Ekonomi algısı bozuldu
Ekonomideki sıkıntılar AB ülkelerinde vatandaşlarla yapılan anketlere de yansıdı.
Avrupa ülkelerinde düzenli olarak gerçekleştirilen Eurobarometer anketinde, ülkelerinin ekonomilerinin kötü olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 64, AB ekonomisini kötü bulanların oranı yüzde 51'i buldu.
Anketler, Avrupalıların kaygılarının başında fiyat artışları, enflasyon, yaşam maliyetindeki artış ve enerji geldiğini ortaya koydu.
Savunma ve güvenlik gündemde ön sıralara çıktı
Savaşın yaklaşık 80 yıl sonra Avrupa kıtasına geri dönmesiyle AB'nin halihazırda mevcut güvenlik endişeleri de arttı, AB bir yandan özerklik inşa etmek için çalışırken diğer yandan ABD ve NATO ile işbirliğini derinleştirmenin önemini sık sık vurguladı.
24-25 Mart'ta AB'nin başkenti Brüksel, hem AB liderler zirvesine hem NATO hem de G7 zirvesine ev sahipliği yaptı, toplantılara, ABD Başkanı Joe Biden ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de katıldı.
AB liderleri, zirvede 5 bin kişiye kadar çıkabilen, kara, hava ve deniz birimlerinden oluşan ve düzenli tatbikatlar yapan "hızlı intikal kuvveti" kurulmasını da içeren, operasyonel rehber niteliğindeki "Stratejik Pusula"yı kabul etti.
AB üyesi ülkeler İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılmalarına yönelik süreç de 2022'de AB'nin güvenlik geleceğini şekillendiren tartışmalara damgasını vurdu.
Birçok AB üyesi, NATO ile yıllardır çok yakın ilişki içindeki bu iki ülkenin ittifaka katılımını destekledi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 8 Aralık'taki açıklamasında, Ukrayna'daki savaşın AB için "acımasız bir uyanma alarmı" olduğunu, AB'nin, kendini savunmak için ihtiyaç duyduğu yeteneklere sahip olmadığını söyledi.
Göç dalgası
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı yeni bir göç sorununu ortaya çıkardı. AB ülkelerine büyük çoğunluğu kadın ve çocuk, 8 milyon civarı kişi göç etti.
AB tarihinde ilk defa aktifleştirilen geçici koruma statüsü sayesinde Ukraynalılar, AB ülkelerinde oturma ve çalışma izni alabildi, eğitim ve sağlık hizmetlerinden faydalandı.
Ukraynalılara ayrıca sosyal refah yardımı, barınma yardımı ve geçim yardımı gibi imkanlar verildi. Suriye, Afganistan, Irak veya Afrika gibi yerlerdeki silahlı çatışmalardan kaçanların, AB'ye "geri itme" gibi uygulamaları aşarak girebilmesinin ardından bazı ülkelerde barınacak yer dahi gösterilmemesi ve ancak yüzde 40'ının kabul alabilmesi göz önüne alındığında AB, Ukraynalılara ayrıcalıklı davrandığı için eleştirilerin hedefi oldu.
Yılın sonuna doğru Akdeniz'de göçmenleri kurtaran Ocean Viking gemisinin İtalya ile Fransa arasında krize yol açmasıyla alevlenen ve özellikle Orta Akdeniz güzergahında artan düzensiz göç krizine kalıcı çözüm önerileri de AB'nin gündemini meşgul etti.
Yeni aday ülkeler eklendi
Ukrayna, savaşın ilk gününden itibaren AB'ye üyelik talebini dile getirirken AB ise üye ülkeler arasındaki fikir ayrılıkları nedeniyle uzun süre sinyal vermedi.
Ukrayna 28 Şubat'ta, Moldova ve Gürcistan da ondan günler sonra üyelik başvurusu yaparken, AB Konseyi 23 Haziran'da Ukrayna ve Moldova'ya "aday ülke" statüsü verilmesini kararlaştırdı. 15 Aralık'taki AB liderler zirvesinde de Bosna Hersek'e adaylık statüsü verildi. Aynı gün Kosova da üyelik başvurusunu resmen yaptı.
Aşırı sağın yükselişi
2022'de birçok AB ülkesinde seçim yapılırken Fransa, İsveç ve İtalya'da aşırı sağcı adayların oyları arttı.
Fransa'da aşırı sağcı Marine Le Pen'in yüzde 41,5 oy oranı, İsveç'te aşırı sağ görüşlü İsveç Demokratlar Partisi'nin (SD) ülkenin 2. büyük partisi durumuna gelmesi, İtalya'da George Meloni'nin iktidar koltuğunu elde etmesi dikkati çekti.
Avrupa Parlamentosu bağlantılı yolsuzluk soruşturması
AB, Belçika makamlarının 9 Aralık'ta yaptığı yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama soruşturmasında Yunan milletvekili ve AP'nin başkan yardımcılarından Eva Kaili'nin gözaltına alınmasıyla sarsıldı.
3 kişinin daha gözaltına alındığı, 1,5 milyon euro nakit paranın ele geçirildiği soruşturma, AB kurumlarına olan güveni de sorgulanır hale getirdi.