AB kurallarına göre her 5 yılda bir yapılan AP seçimlerinin ardından, AB Komisyonu, AB Konseyi, AP, Avrupa Merkez Bankası, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliği gibi Birliğin temel kurumlarının başkanlarının yenilenmesi gerekiyor.
Bu çerçevede, AB üyesi ülke liderleri ve AP'deki siyasi partiler, üst düzey pozisyonlara kimlerin getirileceğine ilişkin yoğun bir müzakere süreci yürütüyor.
AB Komisyonu Başkanlığında çetin pazarlık
AB yapısı içinde yasama sürecini başlatan, ayrıca Birliğin yürütme organı olarak müktesebatını, bütçesini ve programlarını uygulamaktan ve idari denetimden sorumlu kurum olan AB Komisyonu Başkanlığı önemli koltukların başında yer alıyor.
Komisyonda komiserlerin yanı sıra AB görevlilerinden oluşan yaklaşık 25 bin kişilik bir idari teşkilat da bulunuyor.
Mevcut AB Komisyonu Başkanı Lüksemburglu Jean-Claude Juncker'in görev süresi 31 Ekim'de sona eriyor. 1 Kasım'da yeni başkanın göreve başlaması gerekiyor.
Komisyon Başkanı, 28 ülkenin liderinin ortak bir adayda karar kılmasıyla belirleniyor. Belirlenen liderin ataması ise AP'nin onayıyla yapılıyor. Görevini 5 yıl sürdürecek yeni Komisyon başkanının AB Konseyinde nitelikli çoğunlukla belirlenmesi (28 oydan 21'i) ve AP üyelerinin çoğunluğunun onayını alması, bu nedenle de seçim sonuçlarının dikkate alınması ve AP’deki siyasi partiler arasında uzlaşı sağlanması gerekiyor.
Halihazırda üye ülkeler ve AP, "en çetin pazarlığı" AB Komisyonu Başkanlığı için yürütüyor.
Görüş ayrılıkları derinleşiyor
Juncker'i bir önceki AP seçimlerinde başkan yapan süreç, "Spitzenkandidat" olarak adlandırılıyor. Buna göre, AP seçimlerinde en fazla oyu alan siyasi grubun liste başı adayı AB Komisyonu Başkanı olarak atanıyor.
Bu seçimlerde birinci sırada yine merkez sağdaki Avrupa Halk Partisi (EPP) yer alsa da siyasi grubun yüzde 6 oranında sandalye kaybetmiş olması, zaten sorunlu olan "Spitzenkandidat" sürecini daha da zora soktu.
AP'nin geleneksel olarak en güçlü siyasi grupları EPP ve Sosyal Demokratlar (S&D) arasındaki "büyük koalisyonun" çökmesi, karar alma süreçlerinde gerekli olan çoğunluğu sağlamayacaklarını gösterdi.
Bu durumda, son seçimlerde güç kazanan ve adını "Avrupa'yı Yenile" olarak değiştiren liberal görüşlü Avrupa İçin Liberal ve Demokrat İttifakı (ALDE) ve Avrupa Yeşiller Partisinin (EFA) desteğine ihtiyaç doğdu. Ancak sosyalistler ve liberaller, EPP'nın liste başı adayı Manfred Weber'i desteklemeyecekleri yönünde sinyal verdi.
Diğer yandan, AP genel olarak "Spitzenkandidat" sürecine destek vere rek yeni başkanın liste başı adayları arasından seçilmesi gerektiğine işaret etse de üye ülke liderlerinden oluşan Konsey, bu sürece sıcak bakmadığına işaret etti.
Macron'un aklındaki isim Michel Barnier
Geçen hafta zorlu müzakerelerin yapıldığı AB Liderler Zirvesi'nin ardından "Spitzenkandidat" sürecine karşı çıkan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, liste başı adaylarının zirve kapsamında ele alındığını, hiçbirinin yeterli desteğe sahip olmadığını duyurdu.
Açıkça bir isim telaffuz etmese de Macron'un AB Komisyonu Başkanlığına halihazırda Birliğin Brexit müzakerecisi görevini üstlenen EPP'li Fransız kökenli Michel Barnier'in seçilmesini istediği ifade ediliyor.
Fransa'nın yanı sıra AB'de karar alma süreçlerini etkileme gücü yüksek olan Almanya'nın Başbakanı Angela Merkel, "Spitzenkandidat" sürecine ve Weber'e destek vermişti. Zirve sonrasında açıklama yapan Merkel, Alman kökenli Weber'in şansının azaldığını kabul ederek Konsey ile Parlamento arasında bir çatışmayı da engellemek istediğini dile getirdi.
Merkel, Weber'in yerine bir isim telaffuz etmese de Başbakan'ın kilit pozisyona bir Alman'ın getirilmesi yönünde yoğun baskı uyguladığı konuşuluyor. Merkel, kabul etmeyeceğini ifade etse de kendi ismi de başkanlık için zikrediliyor.
Başkanlık için ön plana çıkan isimler arasında AP siyasi gruplarının liste başı adayları Guy Verhofstadt, Margrethe Vestager (Avrupa'yı Yenile), Frans Timmermans (S&D), Ska Keller'ın (EFA) yanı sıra Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar Kitarovic ve mevcut AB Konseyi Başkanı Donald Tusk geçiyor.
Geçen haftaki zirvede ortak aday üzerinde anlaşamayan liderlerin, parlamentonun 2 Temmuz'da yeni dönemi başlamadan önce bu pazar tekrar bir araya gelerek yoğun pazarlık maratonunu sürdürmesi bekleniyor.
AB Konseyi Başkanı
AB Konseyi Başkanlığı, lider yarışında diğer önemli bir pozisyon olarak öne çıkıyor.
AB Konseyi başkanının görevleri arasında, toplantılara başkanlık etmek, toplantılarda raporlar sunmak, AB içinde mutabakat sağlanmasına yardımcı olmak ve AB'nin liderler seviyesinde dış temsilini yapmak yer alıyor.
Konsey başkanı 2,5 yıllığına seçilirken, görev süresi 1 kez uzatılabiliyor. Mevcut durumda Polonyalı olan AB Konsey Başkanı Donald Tusk'un, görevi 1 Aralık'ta devretmiş olması gerekiyor. Yeni başkan seçilmesinde AB üyesi ülkelerin nitelikli çoğunluğu aranıyor.
AB Konseyi başkanı için zikredilen isimler arasında Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Belçika Başbakanı Charles Michel ve Litvanya Cumhurbaşkanı Dalia Grybauskaite yer alıyor.
AP Başkanı
Avrupa Parlamentosu, 28 üye ülkenin toplamda 751 temsilcisinden oluşuyor.
AB kurumları içinde doğrudan halk tarafından seçilen tek organ olan AP’nin başkanlığı da müzakerelerde görüşülen konular arasında yer alıyor.
AP başkanı, Parlamentonun resmi temsilcisi olarak tüm çalışmaları yönetiyor. AP üyeleri 5 yıllığına seçilirken, AP başkanı her 2,5 yılda değişiyor. Başkan, parlamento üyelerinin oy çokluğuyla belirleniyor.
Halihazırda başkanlık İtalyan Antonio Tajani tarafından yürütülüyor. Tajani, ikinci bir dönem istediğini dile getiriyor.
AP başkanlığı, lider arayışı sürecinde özellikle bir "pazarlık kozu" olarak ön plana çıkıyor. Bu nedenle AP'deki üçüncü ve dördüncü sırada yer alan siyasi grupların AB Komisyonu Başkanlığına desteğini sağlamak için, bu pozisyona liberaller ya da yeşillerden birinin getirilme ihtimali de konuşuluyor.
AB Yüksek Temsilcisi
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi aynı zamanda AB Komisyon Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyor.
AB’nin bir nevi "dışişleri bakanı" olarak faaliyet gösteren etkin pozisyona kimin getirileceğine AB üyesi ülkeler Konsey’de nitelikli çoğunlukla karar veriyor.
Mevcut durumda İtalyan Federica Mogherini'nin yaptığı göreve kimin getirileceği de pazarlık sürecinde önemli yer oynuyor. Söz konusu pozisyon için yine bir kadının tercih edilebileceği sıkça gündeme getiriliyor.
Avrupa Merkez Bankası Başkanı
Tüzel kişiliğe sahip bağımsız bir AB organı olan Avrupa Merkez Bankası (ECB) da Birliğin kritik kurumları arasında bulunuyor.
ECB’nin görevi, para birimi olarak avroyu kullanan AB üyesi ülkelerden oluşan Avro Bölgesi'nde fiyat istikrarını sağlamak olarak tanımlanıyor.
Frankfurt merkezli kurumun başkanlığına da 1 Kasım'a kadar yeni birisinin belirlenmesi gerekiyor. Görev süresi 8 yıl olacak ECB başkanının belirlenmesinde AB Konseyinin nitelikli çoğunluğu aranıyor.
Halihazırda İtalyan Mario Draghi söz konusu başkanlığı yürütüyor. ECB Başkanlığı için zikredilen isimler arasında Almanya Merkez Bankası Başkanı Jens Weidmann ve Fransa Merkez Bankası Başkanı Francois Villeroy De Gallhau yer alıyor.
Yoğun pazarlık sürecek
AB anlaşmaları gereği söz konusu üst düzey AB pozisyonlarının belirlenmesinde coğrafi, demografik ve cinsiyet eşitliği gibi kriterlere yer verilmesi gerekiyor.
Bu bağlamda kurumlara farklı ülkelerden kişilerin seçilmesi ve önemli bir pozisyona bir kadın başkan seçilmesi de bekleniyor.
En çetin pazarlık AB Komisyonu Başkanlığı için yürütülürken, AP Başkanlığı ve Yüksek Temsilci gibi pozisyonların AP'de güç kazanan liberaller ve yeşillerin desteğini sağlamak için "pazarlık kozu" olarak kullanılması öngörülüyor.
Söz konusu AB pozisyonlarına kimlerin getirileceği konusun da seçimlerin ardından yapılan 2 liderler zirvesinde de üye ülkelerin ortak bir pozisyon belirleyememesi ise sürecin daha da uzayacağına işaret ediyor.
Kaynak: AA