Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi, Türkiye hakkında aldığı bir kararda, "15 Temmuz darbe girişiminin ardında FETÖ/PDY'nin olduğu" yönündeki değişiklik önergesini metne dahil etmedi.
Strazburg'da toplanan Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Kongresi 32. Genel Kurulu'nda dün akşam, İsveçli Anders Knape ve Hollandalı Leendert Verbeek'in geçen yıl ekim ve aralıkta yaptıkları Türkiye ziyaretleri sonrası hazırladıkları, "Türkiye'de yerel yöneticilerin durumuna ilişkin rapor" ele alındı.
Ayrıca raporla birlikte Türkiye'de son dönemde başta kayyum atamaları olmak üzere, yerel yönetimlere getirilen düzenlemelere dair tavsiyelerin yer aldığı karar tasarısı üyeler tarafından oylanarak kabul edildi.
Tasarıdaki "Kongre, Türkiye'nin mücadele ettiği artan terör saldırıları, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi, ülkede bulunan milyonlarca sığınmacı ve sınırları etrafında devam eden savaş gibi tehditlerin farkındadır." maddesinin, "FETÖ/PDY tarafından düzenlenen 15 Temmuz darbe girişimi" şeklinde değiştirilmesi yönünde önerge reddedilirken, tavsiye kararı yapılan oylamada 32'ye karşı 111 üyenin oyuyla kabul edildi. 13 üye ise çekimser görüş bildirdi.
Bu arada üyelerin söz konusu değişikliği reddetmesi tepkiyle karşılandı. Çok sayıda üye, "FETÖ/PDY'nin darbe girişiminin ardında olduğuna dair ibarenin karara eklenmesi" yönündeki önergenin Kongre tarafından reddini eleştirdi.
"Bu utanç verici kararı esefle kınıyorum"
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Türkiye Heyeti Başkanı ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, "Tabii (dün) Avrupa Konseyi'nde maalesef birçok hukuk dışı, demokrasiye uymayan kararlar alındı. Bu da bunlardan bir tanesiydi. Çünkü Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi, kimler tarafından artık itirafçılar, yargıda süren soruşturmalar, savcıların elindeki deliller, hakimler tarafından, bağımsız yargı tarafından yapılan değerlendirmeler neticesinde gayet net bir şekilde gözükmüştür." dedi.
Adalet Bakanlığının, FETÖ elebaşısının iadesi için klasörler halinde delilleri ABD'ye teslim ettiğini hatırlatan Türel, "O yüzden bu noktada hala bunun tartışılması bile gerçekten böylesine bir hukuk ve demokrasi beşiğine yakışan bir durum, bir tutum değildir. 15 Temmuz akşamında TBMM'yi bombalayan uçakların pilotları hangi örgüt mensubuydu? 15 Temmuz akşamında 250 vatandaşımızı şehit eden hangi terör örgütünün mensuplarıydı? Hala bununla ilgili birtakım muallak kararlar alarak, bu darbe girişiminin üstünü örtmeye çalışmak ne demokrasiye yakışır, ne de hukuka yakışır. O yüzden bu utanç verici kararı tabii ki esefle kınıyorum." şeklinde konuştu.
Türel, oturumda yaptığı konuşmada da, "Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin belediye başkanlarına sormak istiyorum. Ülkenizde acaba belediyenin resmi araçlarıyla canlı bomba eylemi yapanlar var mı? Ya da belediyenin resmi iş makinaları ile güvenlikle mücadele engellensin diye şehirlerinde engeller, hendekler kazan var mı?" sorusuyla üyelerin dikkatini çekti.
"Çifte standarttan vazgeçilmelidir"
İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan, raporun siyasi yönlendirmelerle gerçekleri saptırdığı ve yapıcı olmaktan uzak olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Eski bir milletvekili ve iki dönemdir İzmit Belediye Başkanıyım. Kayyum atanmış Kızıltepe ve Diyadin belediyeleri ile kardeş belediye ilişkileri içerisindeyiz. Artık bu kayyum atanan bölgelerde, PKK terörist faaliyetlerine isteyerek ya da tehditle destek veren, parasını teröre harcayan belediyeler yerine, halkın memnuniyetini sağlayan, hizmet eden belediyeler var. Raportörlerin halkla konuşmasını dilerim, oradaki memnuniyeti göreceklerdir.
Ayrıca kadın sığınma evinin kapandığı da büyük bir yalandır. Tabelalar arkasında terörist faaliyet yapılan yerler, kadın sığınma evleri değildir. Yerel demokrasilerin geliştirilmesi için hepimizin kurduğu bu konseyde, ne yazık ki bazı ülkelerin siyasi hedefleri için yönlendirilerek hazırlanmış raporların yeri olmamalıdır. Bu raporda olduğu gibi gerçek dışı suçlamalarda bulunan Almanya, Hollanda ve Belçika gibi ülkeler, kendi ülkelerindeki insan hakları ihlallerini görmeyip, çifte standarttan vazgeçmelidir."
Türkiye'de yerel demokrasinin uygulanması noktasında yoğun çabaları yakından bilen 30 yıllık bir belediye başkanı olduğunu belirten Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, "İç hukukumuza göre eş başkanlık diye bir başkanlık yoktur. Ben şu an buradayım, yerimde bir başkan vekili var. 5 tane de başkan yardımcısı var, üçü bayan." ifadesini kullandı. Akgün, raportörlerin, eş başkanlık uygulamaları konusunda Türk iç hukukunu gözden geçirmeleri gerektiğini belirtti.
Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili de, Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartının 3. maddesinin "belediye başkanlarının kanunlar çerçevesinde çalışacağı" şeklinde belirlendiğini hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Bizim sistemimizde başkan ve başkan yardımcıları mevcuttur. Şu anda benim de belediye başkan yardımcım bir hanımdır. Tutuklu olan arkadaşlarımız öz yönetim şekli diye bir yönetim şekli ilan ediyor. Bu yönetim şeklinin son maddesinde de 'kendi savunma haklarımızı kullanacağız' diyor. Benim komisyona önerim şudur; bu maddeler karşısında Türkiye Cumhuriyeti'ne daha olumlu önerilerde bulunmaları gerekiyor."
Ayrıca Vergili, raporu hazırlayan komisyonun sorunları ciddi bir biçimde ele alarak, Türkiye'ye kanun ve kurallara uygun önerilerde bulunması gerektiğini söyledi.