Avrupa Parlamentosu seçimleri, son 20 yılın en yüksek katılımıyla sona erdi. Oy kullanma sayısının 21 ülkede arttığı ve total katılımın yüzde 50'nin üzerine çıktığı açıklandı.
Ekonomik krizlerin, göç sorununun ve aşırı milliyetçiliğin yükselişinin, seçim sonuçlarına etki ettiği görüldü. Merkez sağ ve merkez sol partilerin koltuk sayısı düşerken, Avrupa değişim mesajı verdi.
Resmi olmayan sonuçlara göre, göçmen karşıtı aşırı sağcı partiler ve Yeşillerin oylarında artış oldu.
Aşırı sağın yükselişi
Aşırı sağcı partiler, AP'deki 3 siyasi grup olan Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri (ECR), Uluslar ve Özgürlükler Avrupası (ENF) ve Özgürlükler Avrupası ve Doğrudan Demokrasi'de (EFDD) temsil ediliyor.
ECR, 2014 yılında 46 olan temsilci sayısını 59'a, EFDD ise 38 olan temsilci sayısını 54'e yükseltti. ENF ise 58 koltuk aldı.
Avrupa Halk Partisi ilk sırada
Toplam 751 milletvekillinin belirlendiği AP seçimlerinde Avrupa Halk Partisi (EPP) ilk sırada yer aldı.
En kalabalık grup olan EPP'nin 214 olan temsilci sayısı, 180'e düştü.
Bu partiyi 145 milletvekili ile Sosyal Demokratlar (S&D) izledi. Böylece, Sosyal Demokratlar da bir önceki döneme göre 44 koltuk kaybetmiş oldu.
Avrupa İçin Liberal ve Demokrat İttifakı (ALDE) 109 milletvekili, Avrupa Yeşiller Partisi (EFA) 69 milletvekili, Avrupa Birleşik Solu-İskandinav Yeşil Solu (GUE/NGL) 42 milletvekili çıkardı.
Aşırı sağcı partiler fark yaratacak bir güç kazandı mı?
Avrupa, göçmen krizinden sonra ilk kez sandık başına gitti. Seçim öncesinde tüm ülkelerde yapılan anketler, aşırı sağın yükselişini işaret ediyordu.
Almanya'da AfD, Fransa'da Ulusal Birlik Partisi (RN), İtalya'da Lig partisi dikkat çeken yükselişler sağladı. Merkez partiler ise düşüş yaşamalarına rağmen kaybolmadı.
BBC News Avrupa Editörü Katya Adler'e göre seçimden önce yapılan bazı siyasi tahminlerin aksine, sonuçlar bazı nüanslar içeriyor.
Örneğin Fransa'da aşırı sağcı Marine Le Pen'in partisi, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un partisini geride bıraktı. Le Pen ve milliyetçi, Avrupa Birliği karşıtı mücadelesi için büyük bir zafer gibi görünüyor değil mi? Bu, Emmanuel Macron'un Fransa ve AB için ortaya attığı reform programına destek bulamadığı yorumlarına da yol açtı.
Ama iki partinin oyu arasındaki fark o kadar düşüktü ki, bunun tam tersini savunmak da mümkün: Marine Le Pen, popülerliğini yitiren Macron'un zayıflığından yeterince faydalanamadı. Sonuçlar Macron'u hırpalasa da büyük bir hasar verecek kadar kötü olmadı.
Karar almak zorlaşabilir
Sonuçlar AB yanlısı partilerin halen parlamentonun 4'te 3'ünü oluşturacağını ortaya koysa da popülist partilerin güç kazandığı yadsınamaz bir gerçek.
Geleneksel olarak merkez sol ve merkez sağ siyasi gruplarca yönetilen AP'de aşırı sağcı partilerin sandalye sayısını artırarak parlamentoyu bölebileceği ve karar alma süreçlerini zorlaştırabileceği yorumları yapılıyor.
Kaynak: EBU, European Parliament, BBC, AA, TBMM