Göçmen krizinden bu yana Avrupa seçimlerinde sağ partiler oylarını artırıyor. Bunun başlıca nedeni, göçmen ve İslam karşıtlığı ile Avrupa Birliği'ne (AB) güvenin azalması olarak gösteriliyor.
Aşırı sağın yükselişe geçtiği ülkelerin son örneği İspanya oldu. Ülkenin aşırı sağcı, göçmen ve İslam karşıtı partisi Vox, İspanya meclisinde 24 koltuk aldı.
Vox, şubat ayında yapılan bölgesel seçimlerde de sürpriz yaparak ilk kez yerel parlamentoda temsil hakkı kazanmış ve 12 milletvekili çıkarmıştı.
İspanya halkı seçimler öncesinde Vox partisine atıfta bulunarak, "Irkçılık ve faşizme sahip olmayan bir dünya için Vox'u durdur" yazılı pankartlar taşıyıp protesto gösterisi düzenlemişti.
Vox, İslam ve göçmen karşıtlığının yanı sıra ülkedeki feminist örgütlere de karşı duruyor ve aile içi şiddete yönelik mevcut yasaların kadınları kayırdığını savunuyor.
İspanya'nın yanı sıra Almanya, İtalya, Avusturya, Almanya, Macaristan, Fransa ve Hollanda'da da son yıllarda yapılan seçimlerde sağ partilerin oylarında artış gözleniyor.
Almanya
Avrupa Birliği'nin ekonomik olarak en güçlü ülkesi Almanya'da, aşırı sağ partiler arasında en dikkat çeken yükselişi Almanya için Alternatif (AfD) partisi yaptı.
AfD, 2013 genel seçiminde yüzde 4,7 oy alabilirken, 2017 genel seçimlerinde yüzde 13,3 oyla Federal Meclis'e (Bundestag) girmeyi başardı. Ana muhalefet partisi konumuna yükselen AfD bugüne kadarki en büyük siyasi başarısını elde etti.
Almanya'da 26 Ağustos 2018'de göçmenlerle tartışan bir Alman'ın bıçaklanarak öldürülmesi, cinayet zanlısı olarak bir Suriyeli ile Iraklının tutuklanmasıyla başlayan ırkçı eylemler, AfD'nin çağrısıyla şiddet eylemlerine dönüştü.
Şiddet olaylarının ardından siyaset dünyası, AfD'nin izlenmesini talep etti. Almanya’nın iç istihbarat kuruluşu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), partiyi incelemeye aldı.
Alman basınında, ellerinde taşlar bulunan 100 kadar yüzü maskeli sağcının "yabancı avına” çıktığı haberleri yer aldı.
Hollanda
Hollanda'da 2017'deki genel seçimde "İslam düşmanı ve açıkça Türkiye düşmanlığı yapan" Geert Wilders'in Özgürlük Partisi (PVV) yüzde 13'lük oy oranıyla ikinci parti oldu ve 20 milletvekili aldı.
PVV lideri Geert Wilders, daha önce İslam'a hakaret içerikli bir filme imza attı, İslam karşıtı karikatürleri televizyonda yayınladı ve "Hazreti Muhammed" temalı karikatür yarışması düzenleyeceğini açıklayarak, provokasyon girişiminde bulundu.
Türkiye hakkında da sayısız skandal açıklama yapan Wilders, Aile ve Sosyal Politikalar eski Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Rotterdam Başkonsolosluğuna gitmesine izin verilmemesi sonrası, "PVV'nin aşırı baskısı sayesinde, seçimlerden birkaç gün önce hükümetimiz Türk bakanın inmesine izin vermedi. Erdoğan'la aynı düşüncedeki tüm Türklere, 'Türkiye'ye gidin ve asla geri gelmeyin' diyorum" ifadelerini kullandı.
Fransa
Aşırı sağın yükselişinin en ciddi örneklerinden biri de Fransa'da görülüyor. Yabancı, göçmen ve İslam karşıtı söylemleriyle dikkat çeken Ulusal Cephe'nin (FN) eski lideri Jean-Marie Le Pen, 2007'deki cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 10,44 oy almış, yerine geçen kızı Marine Le Pen ise oy oranını 2012'deki cumhurbaşkanı seçiminde yaklaşık yüzde 18'e çıkarmıştı.
Le Pen'in partisi FN, 2015 yerel seçimlerde de yüzde 27,7 oy almıştı.
Sağcı FN'nin, 2017 yılının mayıs ayında Emmanuel Macron'a karşı ikinci tura kalması, bu oylamanın Avrupa'nın geleceğini tayin edeceği şeklinde algılanmıştı.
Her ne kadar Macron'a karşı kaybetse de Ulusal Cephe ikinci turda oyların yüzde 33,9'unu toplamıştı.
Avusturya
Avusturya’da aşırı sağcıların Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), son yıllardaki seçimlerde aldığı yüksek oy oranlarıyla dikkat çekiyor. FPÖ, 2008 genel seçiminde yüzde 17,5 olan oy oranını 2013'te yüzde 20,6'ya çıkardı.
İslam karşıtı politikalarıyla bilinen Avusturya Halk Partisi (ÖVP) de Ekim 2017 seçimlerine Sebastian Kurz liderliğinde girdi.
Sağcı FPÖ ve muhafazakar kimliğiyle öne çıkan ÖVP seçimlerde koalisyon hükümeti kurdu.
Başbakanlığı Kurz'un yürüttüğü mevcut hükümet, hem göçmenlere hem de Müslümanlara karşı insanlık suçuna varan uygulamaları devreye soktu.
İlkokullarda yürürlüğe sokmak istediği başörtüsü yasağını, ortaokul öğrencileri ve öğretmelerini de içine alacak şekilde genişletti.
Kurz, ülkedeki 7 camiyi kapatacaklarını ve birkaç imamı sınır dışı edeceklerini açıkladı.
Viyana’daki bir camide Çanakkale Savaşı'nın canlandırılmasına dahi tepki gösteren Kurz, söz konusu olayın Avusturya'da yeri olmadığını ve böyle bir olaya asla müsamaha gösterilmeyeceğini söyledi.
İtalya
İtalya’da 4 Mart 2018'de yapılan seçimden aşırı sağcı Lig, sağ görüşlü Forza Italia ve aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri partilerinin oluşturduğu sağ bloğun yüzde 37 oyla birinci sırada, popülist ve sistem karşıtı 5 Yıldız Hareketinin (M5S) ise birinci parti olarak çıkmasının ardından ülkede ırkçı ve İslamofobik saldırılarda artış görülmeye başlandı.
Seçim öncesinde "faşizm" tartışmasının tekrar alevlendiği ve sık sık protestolarla arbedelerin yaşandığı İtalya’da seçimlerden sonraki ilk birkaç ayda 14 ırkçı ve İslamofobik saldırı düzenlendi. Saldırıların hedefi olan 2 göçmen hayatını kaybetti, çok sayıda göçmen yaralandı.
Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı olan Matteo Salvini, göç konusundaki sert söylem ve tutumuyla birçok kez uluslararası krize neden oldu.
Ülke, Akdeniz’de sivil toplum kuruluşlarının kurtardığı göçmenlere karaya çıkma izni vermedi ve Akdeniz'in sığınmacı mezarında dönmesinde büyük rol oynadı.
Hatta göçmen krizi nedeniyle Fransa ile İtalya arasında haftalar süren tartışmalar yaşandı.
Salvini'nin ırkçı kararları bununla da sınırlı kalmadı. Yabancı kökenlilere ait ‘küçük etnik dükkanların’ akşam 21.00'den sonra kapatılacağını duyurdu. Etnik dükkanların "çoğu zaman yabancılar tarafından yönetilen, alkol ve uyuşturucu bağımlıları için iyi fırsatlar sunan ve cehennemi yükselten yerler" olduğunu söyledi.
Macaristan
Macaristan'da son genel seçimi, oyların hemen hemen yarısını alan Viktor Orban liderliğindeki sağcı parti FİDESZ kazandı.
Orban, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya ile AB'nin göç politikalarına karşı adeta bir blok oluşturarak, Brüksel'in de eleştiri oklarını üzerine çekti.
Orban, Macron'u göçmen destekçilerinin lideri olarak gördüğünü ve atacağı adımlar nedeniyle Macron'a karşı savaşmak zorunda olduğunu söyledi.
Göçmen kabul eden ülkelerde Hristiyan-Müslüman dünyası meydana geldiğini ve söz konusu ülkelerde Hristiyanların oranının azaldığını savunan Orban, nüfusun artması gerektiğini ama kendilerine daha fazla Macar çocuk gerektiğini ifade etti.
Kaynak: TRT Haber, AA, Reuters, DW