Enerji krizinin gündem olduğu, Avrupa’nın ise birlik gücünün sınandığı günler yaşanıyor. Rusya-Ukrayna savaşı ülkelerin beraberliğini sağlamışken ekonomik refahın bozulma sesleri kıtada sancılı bir döneme mi girilecek sorusunu akıllara getiriyor.
Bu durumun en yakın göstergelerinden biri ise Paris Anlaşması ile sağlanan yeşil enerjiye dönüş planlarını uzatacak kararların alınması.
Avrupa Parlamentosu yaklaşık iki senedir tartışılan doğal gaz ve nükleer enerjinin yeşil sayılma yasa tasarısınını onayladı. Karar henüz kanunlaşmasa da Avrupa Konseyi’nin de olumsuz bir karar vermeceği tahmin ediliyor. Böyle olursa da 2023’ün başında doğal gaz ve nükleer artık yeşil enerji statüsünde olacak.
Yeşil enerji olmak için şartlar var
AB Komisyonunun taslağında, çevreye zarar vermeyen ve atıklarını güvenli biçimde tasfiye edebilecek nükleer enerji santral yatırımları yeşil ve sürdürülebilir ekonomik aktivite olarak sınıflandırılıyor. Söz konusu nükleer santrallerin yeşil yatırım sayılması için ise 2045’ten önce ruhsat almaları gerekiyor.
Yeşil yatırım olacak doğal gaz yatırımlarının kömürün yerine geçmesi için kilovatsaat başına 270 gramdan daha az karbon emisyonu salması ve inşaat izninin 2030 yılı bitiminden önce alınması şartlar arasında.
“Hedef, krizin derinliğini azaltmak”
Peki, Avrupa Birliği bu kararla ne hedefleniyor? Sonuçları ne olur? Enerji Uzmanı Prof. Dr. Sohbet Karpuz’a göre amaç geleceğe yönelik kolay dönüşüm. Zira doğal gaz ve nükleere yapılacak yatırımların önemli kıstaslarından biri yenilenebilir enerjiye adapte edilebilir sistemlerin olması.
“Bu kanunun asıl amacı her ne kadar fosil yakıt olsa da en temiz fosil yakıt olarak görülen doğal gaza ve nükleere yatırımların finansman kapılarını açmak. Fakat bunu açarken de belli bir limit getirecekler. Bunun için de bir sürü kriter koydular. Karbondioksit emisyonlarının, kilovat ve saat başına ne kadar olacaktır vesaire şeklinde.
İleride hatta bazılarının tamamen yenilenebilir gaza ve hidrojene duyarlı olacak bir şekilde geçirilmesini teşvik amacıyla bu kanunu çıkarttık deniyor. Avrupa’nın asıl amacı doğal gaz özelinde krizle karşı karşıya olduğu için doğal gaz yatırımlarına geçiş yakıtı olarak finansman sağlamaktı. Daha sonra da yatırımları arttırıp bunu fosil gaz olmayan yenilenebilir gaza adapte edilecek şekilde yaparak krizin önümüzdeki yıllarda olabilecek derinliğini azaltmaktı.”
“Komisyon ile yeşiller arasında savaş çıkmasını tetikleyecektir”
Fakat Avrupa Birliği’nde bu kararın alınmasından mutlu olmayan gruplar da var: Çevreciler… Avusturya ve Lüksemburg gibi ülkelerin itirazı bugüne kadar hedef koyulan yeşil enerjiye geçme planlarının sekteye uğraması nedeniyle.
“Karar, Avrupa’da komisyon ile yeşiller arasında savaş çıkmasını tetikleyecektir. Yani sadece Komisyon ile çevreci gruplar arasında değil, aynı zamanda Avrupa Birliği üyeleri arasında da derin tartışmalara neden olacaktır. Çünkü bazı ülkeler buna karşı çıkıyor. Mesela Avusturya bunu açık açık Avrupa'da adalet mahkemesine vereceğini Komisyon’a söyledi ve bu olayı mahkemeye taşıyacağız dedi. Lüksemburg da tepkili. Buna bazı ülkeler de destek vereceklerdir.”
“Doğal Gaz Lobisi’nin başarısı olarak görülüyor”
Yeşil enerjiye yönelik bu kararla Birlik’te tepkilerin artacağına dikkati çekiyor Karpuz ve artık tekliflerin daha çok sorgulancağını söylüyor.
“Bundan sonra Komisyon’un ortaya attığı önerilere çevreci kesim tarafından çok daha fazla sert tepki verilecektir. Çünkü bu kanun bazı insanlara göre Doğal Gaz
Lobisi’nin başarısı olarak da addediliyor. Ama kanun teklifinin detaylarına baktığınız zaman o kadar da açık bir çek verilmiş değil. Çünkü bir sürü kıstas getiriyor. Yani bu istediğiniz gibi doğal gaz santrali yapma ruhsatı vermiyor.”
“Putin'in böl-yok et politikası bir şekilde başarılı oluyor”
Karpuz, AB’nin dayanışma temelli yapısına aykırı şekilde kavgaların da arttığını vurguluyor. Bu noktada yeşil enerji sadece bir başlık olarak görünüyor.
“Avrupa Birliği dayanışma üzerine kurulmuştur. Yani temel prensibi dayanışmadır. Fakat Ukrayna krizinin başlamasından sonra özellikle enerji yaptırımlarının uygulanmasında birliktelik sağlandığını pek görmedik.
Bazı ülkeler pragmatik bakarken bazı sesler çatlak çıktı. Fakat bunlar Avrupa Birliği enerji politikasını etkileyecek kararlar da olduğu için şimdi her alanda birlik mesajı veriliyor. Birlik yapılıyor ama içeride kavgaların gittikçe her alanda arttığını görüyoruz. Bu da aslına bakarsanız Putin'in böl-yok et politikasının bir şekilde başarılı olduğunu gösteriyor.”
“Diğer fosil gazlar için arama çalışmaları da olabilir”
Karpuz, enerji krizinin Avrupa’da kendi yerli enerji kaynaklarını geliştirme konusunda da bir yol açacağı görüşünü paylaşıyor. Krizin çözümü için kaya gazı çıkarma planlarının da gündemde olduğuna değiniyor.
“Avrupa'daki krizin sağlayacağı gelişme kendi yerli enerji kaynaklarını geliştirme konusu olabilir. Yerli kaynakların geliştirilmesi konusunda tekrar tartışmaların başlatılması şeklinde olabilir. Kaya gazı çıkarmak için iki yöntem var: Hidrolik çatlatma ve yatay sondaj. Hidrolik çatlatma bir sürü ülkede yasak olduğu için kaya gazı konusunda bir ilerleme kaydedilmemişti. Ama şimdi bu kriz durumu bazı ülkelerde bir gelişme gösterebilir.
Mesela Almanya'da kaya gazı üretiminin belki desteklenmesi söz konusu olabilir şeklinde bir haberle kamuoyu yoklandı. Diğer taraftan yerli üretimi artırmak için de hem karada hem denizde petrol ve gaz aramacılığının önünün açılması gerektiği konusunda sesler artmaya başlıyor. Yani bu durum da nükleer ve doğal gaza, yeşil etiketin verilmesinin ardından konvansiyonel dediğimiz fosil gaz kaynaklarının araması ve geliştirilmesi konusunda da ayrıca bir gelişme yaşanabilir.”
Prof. Dr. Karpuz, Rusya’nın böyle bir duruma sıcak bakmayacağını ve içerideki çevreci grupları desteklediğini de ekliyor.