Avusturya'daki eğitim sisteminde din, cinsiyet, kültür, etnik köken ve benzeri nedenlerle ayırımcılığa maruz kalan öğrenci ve eğitmenlerle ilgili 3 yıldır çalışmalar yürüten Eğitimde Ayrımcılık Karşıtı Eşitlik Derneği (IDB), düzenlediği basın toplantısı ile 2018 Avusturya Eğitim Sisteminde Ayrımcılık Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı.
Derneğin çalışma prensipleri başta olmak üzere uzman görüşleri, mağdurların anlatıları ve yaşanan hukuki süreçlere dair örneklerin yer aldığı raporda, geçen yıl ayrımcılık nedeniyle 260 vakanın kayıt altına alındığı, bu sayının 2017’de 173 olduğu belirtilerek, bu vakalarda yüzde 50,28’lik artışın yaşandığına işaret edildi.
Avusturya eğitim sisteminde ayrımcılığa, yüzde 83 ile ilk, orta ve lise öğrencilerinin maruz kaldığı tespit edildi. Ayrımcılığın en çok yüzde 27 ile ilkokullarda yapıldığı görüldü, bunu yüzde 23,5 ile liseler, yüzde 22 ile ortaokullar takip etti.
İslam düşmanlığı ilk sırada
Raporda, okullardaki ayrımcılık vakalarının yüzde 48 ile en çok din ve dünya görüşü nedeniyle yaşandığına işaret edilirken, etnik köken ve ten rengi nedeniyle ayrımcılığa maruz kalanların oranının yüzde 45 olduğu, engelli bireylerin yüzde 5'inin ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığı, cinsiyetçilik nedeniyle mağdur olanların oranının ise yüzde 2 olduğu kaydedildi.
Raporda dikkat çeken en önemli veriler arasında, din ve dünya görüşü nedeniyle ayrımcılık yaşayanlar arasında yüzde 97 ile Müslümanların, eğitim ve öğretim hayatları boyunca İslam düşmanlığına maruz kaldıkları belirtildi.
Ülkenin eğitim sisteminde geçen yıl yaşanan 260 ayrımcılık vakasının 126’sının, din ve dünya görüşü farklılığı nedeniyle yaşandığına işaret edildi.
Etnik köken nedeniyle 118 ayrımcılık vakasının yaşandığı belirtilen raporda, yüzde 53 ile en fazla ırkçı ayrımcılığa maruz kalanların Sahraaltı Afrika ülkelerinden gelen kişiler olduğu, Türk asıllı öğrenci ve öğretmenlerin ise yüzde 30 ile bu grubu takip ettiği kaydedildi.
Ayrımcılık suçu işleyenlerin büyük çoğunluğu cezasız kalıyor
Raporda, ayrımcılık suçunu işleyenlerin yüzde 46’sının erkek, yüzde 41’inin ise kadın olduğu belirtilirken, mağdurların yüzde 53’nü erkeklerin, yüzde 47’sini kadınların oluşturduğu ifade edildi.
Ayrımcılık olaylarına şahit olan üçüncü kişilerin büyük kısmının, medeni cesaret göstererek mağdurdan yana tutum sergilemediğine işaret edilen raporda, ayrımcılık yapan faillerin sadece yüzde 20'sinin işledikleri suçlar nedeniyle cezalandırıldığı, geri kalanının ceza almadığı bildirildi.
"Başörtüsü yasağı kurumsal ayrımcılıktır"
Raporla ilgili değerlendirme yapan IDB Derneği Başkanı Dr. Sonia Zaafrani, eğitim sisteminde eşit muamelenin ve eğitim şansının herkes için yasal hak olduğunu ifade ederek, 3 yıldır çalışmalarını yoğunlaştırarak sürdüren derneğin temel hedefinin, ayrımcılığın bulunmadığı bir eğitim sistemine ulaşmak olduğunu dile getirdi.
Sonia Zaafrani, raporda yer alan verilerin, şikayetler doğrultusunda kayıt altına alındığını ancak ülkenin eğitim sistemindeki ayrımcılığın, tespit edilenin çok daha üstünde olduğunu vurguladı.
Eğitim sisteminde şahısların işlediği ayrımcılık suçlarının yanı sıra kurumsal ayrımcılığın çok daha önemli bir rol oynadığını aktaran Zaafrani, özellikle aşırı sağcı hükümetin ilkokulda başörtüsünü yasaklayan yasa ve yabancı öğrencilere yönelik "Almanca teşvik sınıfları" düzenlemesinin, kurumsal ayrımcılığın artmasına yol açtığını söyledi.
Zaafrani, özellikle başörtüsünü yasaklayan yasa nedeniyle 2019 yılı için çok ciddi şikayetlerin yapıldığını ve bu verileri bir sonraki raporda yayımlayacaklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Başörtüsü yasağı, İslam düşmanı kişilerin özgüvenini artırdı. Bu yasak yalnız başörtüsü takan çocuklara yönelik değil aynı zamanda Müslüman olduğu kabul edilen bütün çocuklara yönelik ayrımcılığın yaygınlaşmasına yol açıyor. IDB olarak Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen ve şu anki geçici hükümetin Başbakanı, aynı zamanda eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Dr. Brigitte Bierlein’dan bu ayrımcı yasayı imzalamamaları çağrısında bulunuyoruz."
"Müslüman öğrencilere terörist yakıştırması"
Dernek sözcülerinden Marlies Parchment de etnik kökeni nedeniyle ayrımcılıkla yüzleşmek zorunda kalan bazı öğrencilerin olumsuz tecrübelerine değinerek, özellikle Müslüman öğrencilerin bazı öğretmenleri tarafından "terörist, DEAŞ taraftarı" gibi hakaretlere maruz kaldığını söyledi.
Marlies Parchment, eğitim sisteminde ayrımcılık yapan kişilerin yüzde 72’sinin, eğitmenlerden oluştuğuna dikkat çekerek, bazı öğretmenlerin yabancı öğrencilerine “senin burada ne işin var, senden avukat olmaz, dansöz olur” gibi aşağılayıcı ifadeler kullandığını anlattı.
Ayrımcılıkla mücadele önerileri
Raporda ayrıca, eğitim sisteminde yaşanan ayrımcılıkla mücadele için 11 maddeden oluşan yol haritasına yer verildi.
Her okulda ayrımcılık karşıtı pedagogların görevlendirilmesi önerilerek ayrımcılık, ırkçılık, İslam karşıtlığı ve antisemitizm gibi konular hakkında öğrencileri bilgilendirecek çalışmalar yapılması tavsiye edildi.
Okullarda farklı din ve etnik kökenden öğretmen ve yönetici sayısı artırılarak eğitmen kademesinde çeşitliliğe gidilmesinin önemine vurgu yapıldı.
Kaynak: AA