İslam dininin resmen kabul edildiği ve 700 binin üzerinde Müslüman'ın yaşadığı Avusturya’da, Müslüman kız çocuklarına yönelik hayata geçirilen yasa, Müslüman azınlığa dair sistemli ayrımcılığı ortaya çıkardı.
Haç ve kipa yasak kapsamında
Uzmanlar, yasanın yalnız Müslüman çocukları hedef almasının ve halihazırda ülkedeki bütün okullarda bulunan Hristiyanlara ait haç sembolü ile Yahudi çocuklarının taktığı kipanın yasak kapsamı dışında tutulmasının, anayasanın eşitlik ve din özgürlüğü ilkesiyle çeliştiğini, bu nedenle anayasaya aykırı olduğunu ifade ediyor.
Ülkedeki Müslümanlar, ilkokul çocuklarına yönelik yürürlüğe giren başörtüsü yasağının aşırı sağcı hükümet tarafından kapsamının genişletilerek devlet kurumları başta olmak üzere örgün eğitimin daha yüksek kademelerine de taşınacağı kaygısını yaşıyor.
Meclis Genel Kurulunda şiddetli tartışmaların yaşanmasına neden olan başörtüsü yasağına tepki gösteren muhalefet milletvekilleri, yasanın ülkede kutuplaşmanın derinleşmesine yol açmasının yanı sıra uyum sürecine katkı sağlamayacağı değerlendirmelerinde bulundu.
"İlkokul öğrencilerinin 10 yaşına kadar başlarını örtecek şekilde dini inançları temsil eden kıyafetleri giymesi yasaklanmıştır." ifadesine yer verilen yasa metninde, yeni düzenlemeye aykırı davranan ailelerin 440 avroya (yaklaşık 3 bin Türk lirası) kadar para cezasına çarptırılacağı belirtiliyor.
"Başörtüsü yasağı anayasa ihlali"
Bağımsız Milletvekili Martha Bissman, Avusturya’da Müslümanlara yönelik kışk ırtıcılığın "marjinal bir fenomen" olmaktan çıktığını, mevcut hükümetle siyasetin merkezine taşındığını söyledi.
Bissman, hükümetin okullarda yürürlüğe sokmak istediği başörtüsü yasağı ile göstermelik bir siyasi tutum sergilediğini ifade ederek, "Yasa İslamofobinin alevlenmesine katkı sağlamasının yanı sıra Müslümanların toplumda tehlike oluşturduğu düşüncesinin yaygınlaştırılmasına hizmet ediyor." dedi.
Hükümetin başörtüsü yasağıyla temel değerlerle çeliştiğini vurgulayan Bissman, "Başörtüsü yasağı, 1955 tarihli Avusturya Devlet Anlaşması ve Demokratik Federal Anayasa'nın temel ilkelerini ihlal ediyor.
Anayasa din özgürlüğünü sarsılmaz şekilde bünyesinde barındırdığı gibi dini ibadetlerin yerine getirilmesini, dini kıyafet ve sembollerin kullanılmasını da içeriyor." yorumunu yaptı.
"Muhalefet ve sivil toplum yasağa karşı çıkmalı"
Martha Bissman, ülkedeki Müslüman toplumun çeşitli kademelerinden temsilcilerle yaptığı görüşmelerde, hemen hemen herkesin, kız çocuklarının başörtüsü takmaya zorlanmasına karşı olduğunu ifade ederek, kimi münferit olaylara karşı yetkili kurumların Müslümanlarla iş birliği içinde sorunu çözüme kavuşturabileceğini anlat tı.
"Siyasi kampanya olarak başörtüsünü yasaklamak, bir azınlığa yönelik siyaseten oluşturulmuş bir histerinin sonucundan başka bir şey değil." değerlendirmesinde bulunan Bissman, muhalefet ve sivil toplumun görevinin bu duruma şiddetle karşı çıkmak olduğunun altını çizdi.
"Temel haklar sınırlanıyor"
Yazar ve aktivist Wilhelm Lagthaler da başörtüsü yasağına karşı olduğunu belirterek, bunun ülkedeki bazı siyasi grupların uzun yıllara dayanan Müslümanlara yönelik olumsuz kampanyalarının bir sonucu olduğunu kaydetti.
Lagthaler, "Aşırı sağcı hükümet, başörtüsünü yasaklayarak temel hakları sınırlıyor." dedi.
Yasağın temel hedefinin toplumda Müslümanları kötü göstermek olduğuna dikkati çeken Lagthaler, hükümetin aşırı sağcı kanadının her fırsatta başörtüsü yasağının kapsamını genişletme tehdidinde bulunduğunu, söz konusu yasanın Müslümanların özgürlüklerinin ileriye dönük daha fazla kısıtlanması açısından büyük bir risk oluşturduğunu söyledi.
Yasak Anayasa Mahkemesine taşınacak
Ülkedeki Müslümanların temsilcisi konumundaki Avusturya İslam Cemaatinden konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, başörtüsü yasağının din özgürlüğüyle çeliştiği ifade edildi.
Açıklamada, Avusturya İslam Cemaati olarak anayasal haklarını kullanarak yasaya karşı harekete geçecekleri belirtildi.
"Bu yasanın anayasal olarak incelenmesini istiyoruz. Dava açmamamız düşünülemez." ifadesine yer verilen açıklamada, başörtüsü yasağının başka alanlara da getirilmesinden duydukları endişeye de yer verildi.
Anaokullarında başörtüsü yasağını yürürlüğe sokan aşırı sağcı hükümet, muhalefet partilerinin desteğini alarak ilkokullara yönelik başörtüsü yasağını da anayasa hükmünde kanun maddesi olarak Meclisten geçirmeyi planlamış ancak muhalefetin karşı çıkması nedeniyle yasa salt çoğunlukla basit madde olarak Mecliste kabul edilmişti.
Bu durum, yasanın Anayasa Mahkemesine taşınarak iptal başvurusu yapılabilmesinin önünü açık bırakıyor.
Kaynak: AA