Bangladeş medyasında yer alan haberlere göre, mahkeme, 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında yaşanan bazı olaylardan sorumlu tutulan ve aralarında Cemaat-i İslami liderlerinden eski milletvekili Ebu Salih Muhammed Abdülaziz de bulunduğu 6 kişiyi idama mahkum etti.
Kararın açıklandığı duruşmaya sadece tutuklu sanık Abdül Latif katıldı. Diğer 5 kişi hakkındaki karar gıyabında alındı.
Cemaat-i İslami Partisinin liderliğini yürüten Mujibur Rahman, yaptığı yazılı açıklamada, mahkeme kararına tepki göstererek Abdülaziz'in hiçbir suça karışmadığı halde hükümetin "siyasi kan davası"na kurban gittiğini belirtti.
Rahman, hükümetin komplosu olarak nitelediği kararı en sert şekilde kınadıklarını ifade etti.
Başbakan Şeyh Hasina tarafından bağımsızlık savaşı sırasında işlendiği iddia edilen suçların cezalandırılması için 2009'da kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, şimdiye kadar çok sayıda kişi hakkında idam kararı verdi. Bunların büyük kısmı, ülkenin İslami değerleri savunan en büyük partisi Cemaat-i İslami liderlerinden oluşuyor.
Mahkeme tarafından suçlu bulunan ve idama mahkum edilen ilk kişi, Cemaat-i İslami Partisi'nden Abdülkelam Azad olmuştu. Ülkeden ayrıldığı için gıyabında yargılanan Azad, Ocak 2013'te idam cezasına çarptırılmıştı.
Benzer gerekçelerle yargılanan parti yöneticilerinden Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla, aralık 2013'te; parti lideri Motiur Rahman Nizami, 10 Mayıs 2016'da; Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman, 11 Nisan 2015'te; Merkezi Yürütme Kurulu üyesi Mir Kasım Ali de 3 Eylül 2016'da idam edilmişti.
Mahkemenin 90 yıl hapse mahkum ettiği Cemaat-i İslami'nin 92 yaşındaki lideri Gulam Azzam da 23 Ekim 2014'te hapishanede ölmüştü.
Partinin önde gelen isimlerinden Furkan Malik, eski Genel Sekreter Ali İhsan Mücahid ve eski milletvekili Sakhavat Hüseyin de mahkeme tarafından idama mahkum edilmişti.
Mahkemenin kararları eleştiriliyor
Bazı muhalefet partileri ve uluslararası gözlemciler, Hasina hükümeti tarafından kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinin adil yargılama standartlarına uymadığına ve siyasi kararlar aldığına dikkati çekiyor.
Cemaat-i İslami Partisi de lider kadrosuna yönelik mahkeme kararlarının siyasi olduğuna işaret ederek hükümetin muhalifleri bastırmak için kitlesel cinayetler, keyfi tutuklamalar, yargısız infaz ve işkence gibi suçlar işlediğini savunuyor.
Cemaat-i İslami yetkilileri, bağımsızlık savaşının ardından 1973'te çıkarılan Savaş Suçları Kanunu'na göre ancak silahlı savunma ya da yardımcı gruplara üye kişilerin savaş suçları ya da insanlığa karşı suç işlemekten yargılanabileceğini, buna karşın üyelerinden hiçbirinin silahlı gruplara üye olmadığını, dolayısıyla bu suçlamalarla yargılanamayacağını vurguluyor.
Hindistan'dan 1947 yılında ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Pakistan'ın doğusu ile batısı arasında 1971'de başlayan iç savaş, bağımsız Bangladeş Devletinin kurulmasıyla son bulmuştu. Pakistan, ülkenin doğusundaki halkın bir bölümünün bağımsızlık talep etmesi üzerine bölgeye çok sayıda asker göndermişti. İç savaş sırasında Doğu Pakistan'dan yaklaşık 10 milyon sivilin evlerini terk ederek Hindistan'a göç etmesi üzerine Hindistan hükümeti, Aralık 1971'de bugünkü Bangladeş olarak bilinen Doğu Pakistan'ı işgal etmişti.
Pakistan askerlerinin çekilmesinin ardından 16 Aralık 1971'de "Doğu Pakistan", yeni adıyla "Bangladeş" olarak bağımsızlığını ilan etmişti. Yaklaşık 9 ay süren bağımsızlık savaşı sırasında 3 milyondan fazla kişi yaşamını yitirmiş, milyonlarca kişi yaralanmıştı.
AA