Bir kadın başörtüsü taktığı için saldırıya uğradı, bir cami barbarca tahrip edildi, pankartlar nefret mesajlarıyla doldu ve Yeni Zelanda'da aşırı sağcı bir terörist 50 Müslümanı öldürdü.
Bu olayların ardından Batı’da Müslümanlara yönelik nefretin ve aşırı sağcıların eylemlerinin görmezden gelindiği konusu yeniden gündeme geldi.
ABD'deki Long Island Üniversitesi'nden Dr. Dalia Fahmy'e göre eskiden aşırı sağcılık olarak görülen şeyler, şimdi siyasi kurumların içinden geliyor. Amerika'nın yüzde 78'i ise İslam'a karşı negatif bir görüşe sahip.
"Batı dünyası aşırı sağcıların sorumluluğunu almak istemiyor"
ABD'deki sivil toplum kuruluşu United Voices of America'nın kurucusu Ahmed Bedier'e göre batı ülkelerinin aşırı sağcıların eylemlerini görmezden gelmelerinin nedeni sorumluluk almak istememeleri.
"Onlar bunun sorumluluğunu almak istemiyor. Batı'da nefret dolu gruplar veya nefret dolu söylemler üretmediklerini savunmaya devam etmek istiyorlar. Aksi halde medeni Batı bunu kabul etmek zorunda kalacak. Aslında ırkçılığı körüklüyorlar."
İslam ile Avrupa'nın değerlerinin uyumluluğu sorgulanıyor
Avrupa’daki mülteci krizinden sonra birçok kişi İslam’ın Avrupa değerleri ile uyumluluğunu sorgulamaya başladı.
Pennsylvania Üniversitesi'nden Anne Norton, Avrupa’da İslam hakkında konuştuğunda insanların kendisine “Biz burada iyi şeyler yapıyoruz. Onlar da bizim yaptığımızı yapmalılar” dediklerini anlatıyor.
Norton'un cevabı ise oldukça net;
“Başka bir yol olabileceğini düşünüyor musun? Bilmediğiniz ve hayatınızı zenginleştirecek şeyler."
Avusturya Salzburg Üniversitesi'nden Farid Hafez ise "İslam uyumlu mu?" tarzı bir sorunun çözüme ulaşmak için yanlış olduğunu düşünüyor.
"Bence 'İslam uyumlu mu' sorusu, sorunun çözümü için yanlış bir yol. Çünkü 'Katolik Kilisesi uyumlu mu?', 'Yahudilik uyumlu mu?' sorusunu da gündeme getirebilirsiniz. Çünkü bu soruyu herkesle gündeme getirebilirsiniz. Sormamız gereken soru şudur: Neden bu soruyu sadece Müslümanlar ile tartışıyoruz?”
Kaynak: TRT World