Hollanda'nın idari başkenti Lahey'deki Barış Sarayı'nda faaliyetlerini yürüten UAD'de, İsrail'in, işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalar ikinci gününde sürüyor.
Duruşmada Belçika adına söz alan Dışişleri Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü Piet Heirbaut, Divan’ın İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında duvar inşa etmesine ilişkin 2004’te danışma görüşü bildirerek, İsrail’in, işgal altındaki Filistin topraklarını zorla ele geçirilmesinin hukuka aykırılığını teyit ettiğini hatırlattı. Heirbaut, "İşgal ne kadar uzun sürerse, işgalci gücün yükümlülükleri de o kadar geniş yorumlanmalıdır." dedi.
Heirbaut, Belçika'nın, 4. Cenevre Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) ilgili kararları uyarınca işgal altındaki Filistin topraklarında yerleşim birimleri kurulmasının hukuka aykırı olduğu görüşünde olduğunu belirtti.
Brüksel Özgür Üniversitesinden Uluslararası Hukuk Profesörü Vaios Koutroulis, işgale ilişkin değerlendirmesinde, "İsrail yerleşim politikasıyla işgal altındaki Filistin topraklarının demografik yapısında bir değişiklik meydana getirmeyi amaçlamaktadır. Bu politika uluslararası hukukun birçok temel kuralına aykırılık teşkil etmektedir." ifadelerini kullandı.
İsrail'in “yerleşim politikasının bir parçası olarak benimsediği politikalar” ile Filistin topraklarında "geri dönüşü olmayan" durumlar yaratmayı ve bu topraklar üzerindeki "kontrolünü pekiştirmeyi" amaçladığını belirten Koutroulis, bu politikaların "fiili bir ilhak durumunu ortaya çıkardığına" dikkati çekti.
Koutroulis, işgalin hukuka aykırılığının, İsrail ve diğer ülkelerin yanı sıra uluslararası kurumlar için de birtakım sorumluluklar doğurduğuna işaret etti.
Ayrıca Koutroulis, Belçika'nın, yerleşimlerin yıkılması ve el konulan mülklerin iadesi çağrısı yaptığını söyledi.
UAD'de İsrail'in Filistin'i işgalinin hukuki sonuçlarına ilişkin duruşmalar
UAD'de devam eden duruşmalar kapsamında, aralarında Türkiye'nin de yer aldığı 52 devletin yanı sıra Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Afrika Birliği, 19-26 Şubat'ta, İsrail'in Doğu Kudüs dahil işgali altındaki Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki neticelerine ilişkin beyanlarda bulunacak.
Başta İsrail olmak üzere, işgalin devletler ve BM açısından sonuçlarının da ele alınacağı duruşmalarda her bir devlet ve kuruluş otuzar dakika sunum yapacak.
Filistin tarafının sunumuyla başlayan duruşmalarda, Türkiye'nin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılacak sunumu, son gün olan 26 Şubat'ta TSİ 12.00'de gerçekleştirilecek.
Hollanda'nın idari başkenti Lahey'deki Barış Sarayı'nda faaliyetlerini yürüten UAD'de halka açık yapılacak duruşmalar canlı yayımlanıyor.
Sözlü beyanda bulunacak devletler arasında ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, Almanya, İran, Kanada, Mısır, Güney Afrika, Japonya, İspanya, Suudi Arabistan, Malezya, Pakistan, Hollanda’nın yanı sıra AB, Orta Doğu ve Asya-Pasifik bölgesinden çok sayıda ülke bulunuyor.
Divan önünde danışma görüşünde ilk defa bu kadar çok sayıda devletin yazılı ve sözlü beyanda bulunduğu görülürken, yazılı beyanda bulunan İsrail’in sözlü duruşmalarda yer almaması dikkati çekiyor.
BM Genel Kurulu, UAD'den görüş istemişti
BM Genel Kurulu, 30 Aralık 2022 tarihli kararında UAD'ye, Divan Statüsü'nün 65. maddesine dayanarak 1967'deki savaştan bu yana İsrail'in Filistin'deki işgalinin hukuki neticelerine ilişkin iki soru yöneltti.
BM Genel Kurulunun Divan'dan cevaplarını talep ettiği sorular şu şekilde:
"1- İsrail'in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinin, işgali sürdürmesinin, 1967’den bu yana Filistin topraklarındaki yerleşim ve ilhak faaliyetlerinin, Kudüs’ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?
2- İsrail'in, ilk soruda belirtilen uygulamaları, işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilemektedir ve bu durumun tüm devletler ve Birleşmiş Milletler için doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir?"
Danışma görüşü talebi, 17 Ocak 2023'te BM Genel Sekreteri tarafından UAD'ye ulaştırılırken Divan, BM üyesi devletlere ve Filistin'e danışma görüşü istenen sorular hakkında yazılı ve sözlü beyanda bulunma haklarına ilişkin bildirim yaptı.
Danışma görüşünün etkisi nedir?
UAD'nin verdiği danışma görüşleri, her ne kadar bağlayıcı olmasa da birçok devlet ve kuruluş tarafından dikkate alındığı ve verilen görüşe uygun hareket edildiği belirtiliyor.
Divan'ın, İsrail'in Filistin topraklarında inşa ettiği duvara dair 2004'te verdiği danışma görüşünde duvarın hukuka aykırı olduğunu tespitinin ardından birçok devlet ve şirketin, söz konusu duvarın inşasına katkı sunmaktan imtina etmesi, İsrail'e sattıkları inşaat malzemelerinin duvarın yapımında kullanılmaması şartını koyması dikkati çekiyor.
Yine UAD'nin 22 Temmuz 2010'da uluslararası hukukta bir devletin tek taraflı bağımsızlık ilan etmesinin yasaklanmadığı yönünde verdiği danışma görüşünün ardından, Kosova'nın bağımsızlığının meşruiyeti arttı ve bağımsızlığını tanıyan devlet sayısı çoğaldı.
UAD'nin görüşünün, işgalin uluslararası hukuka aykırılığı yönünde olması durumunda İsrail üzerindeki baskının artması ve ona açıkça destek veren ülkelerin uluslararası toplum tarafından tutumlarını gözden geçirmeye zorlanmaları muhtemel.