STIB'in başörtüsü yasağına karşı yargı süreci, şirketin verdiği iş ilanına başvuran başörtülü bir kadının 2015'teki başvurusunun reddedilmesiyle başladı.
Aynı kadın 1 ay sonra tekrar STIB'e iş için başvurdu ve yine reddedildi. STIB, ret gerekçesi olarak, şirketin işçi çalıştırma yönetmeliğinin "dini, siyasi ve felsefi inançlara ait sembollere" izin vermemesini gösterdi.
Bunun üzerine UNIA adlı bir insan hakları kuruluşu, başörtülü kadının durumunu mahkemeye taşıdı. Yargı süreci sonunda mahkeme, mayıs ayındaki kararında STIB'in ayrımcılık yaptığını bildirdi.
Mahkeme, STIB'in başörtüsü yasağının şirketin "tarafsızlık" ilkesiyle bağdaşmadığına ayrıca cinsiyet ayrımcılığı anlamına geldiğine hükmetti. Kararda, Müslüman erkeklerin benzer simgeleri kullanabildiğine işaret edilerek kadınlara ayrımcılık yapıldığı belirtildi.
STIB ise mahkemenin bu kararı üzerine davayı temyize götürmeme kararı aldı. Böylece "başı kapatan ve dini, siyasi ve felsefi inançları simgeleyen" örtülere yönelik şirket yasağının kaldırılmasının yolu açıldı.
STIB Yönetim Kurulu Başkanı Merlijn Erbuer, mahkeme kararıyla ilgili açıklamasında, "STIB, her zaman çeşitliliğin öncüsü olmuştur. Bu yolda ilerlemeye devam etmek istediğimiz için şirketimizin idari komitesi mahkemenin kararına itiraz etmemeyi kararlaştırdı." ifadesini kullandı.