Lübnan'ın siyasi, idari, ticari ve sosyal metropolü Beyrut'un kalbindeki limanda meydana gelen büyük patlamanın ardından gençler derin bir hayal kırıklığı ve öfke sarmalına sürüklendi.
Farklı din ve mezheplere dayalı siyasi bölünmeler açısından oldukça kırılgan bir yapıya sahip Lübnan, son 30 yılın en büyük krizlerden birini yaşarken, ticaretinin can damarı olan Beyrut Limanı'nda 4 Ağustos'ta meydana gelen şiddetli patlamayla yeni bir felakete sürüklenmiş oldu.
Tarihinin en büyük ekonomik ve mali krizlerinden birinin yaşandığı ve bu nedenle 17 Ekim 2019 tarihinden bu yana hükümet karşıtı gösterilerin çeşitli aralıklarla sürdüğü ülkede, üst üste gelen söz konusu olaylar gençler başta olmak üzere birçok Lübnanlıyı daha iyi bir yaşama sahip olabilmek için başka bir ülkelere göç etmeye yöneltti.
Patlama umutları yok etti
Fransa'ya göç hazırlıklarını hızlandırmaya karar veren Karl Semaha (23), Beyrut Limanı'ndaki patlamanın geçen yıl 17 Ekim'de başlayan protestoların ardından bir nebze kalan umut ışığını yok ettiğini söyledi.
Patlamadan kurtulan Karl, "Patlamanın meydana geldiği sırada liman yakınlarındaki babamın fabrikasındaydım. Şu ana kadar geçim kaynağımızı mahveden o patlamadan ilahi gücün bizi nasıl kurtardığını bilmiyoruz. "ifadelerini kullandı.
Elli yaşlarındaki babasının tüm emeklerinin birkaç dakika içinde yerle bir olduğuna işaret eden Karl, "Hayalleri yok eden bir ülkede nasıl kalınır? Elim olaydan önce, üniversite eğitimimi orada tamamlamak için Paris'e göçmenlik belgeleri gönderdim. Patlamadan sonra, umutlarımı kaybettiğim ve güvende hissetmediğim bu ülkeden çıkmak için dosyamın hızlı bir şekilde gözden geçirilmesini istedim." dedi.
"Lübnan yeryüzünde bir cennet ancak yönetici sınıf geleceğimizi mahvetti"
Lübnanlı Rina Zahir (26) de Kanada'ya göç evraklarının onaylanmasının ardından kendini kötü hissettiğini ancak bu ay meydana gelen patlama, güvenlik olayları ve yönetimdeki bocalamanın ardından Kanada'nın kendisi için güvenli bir sığınak olacağını ifade etti.
Zahir, "Lübnan yeryüzünde bir cennet ancak yönetici sınıf geleceğimizi mahvetti. Bu yüzden bir süre önce ülkem beni terk ettikten sonra beni kucaklayabilecek bir ülke seçmeye karar verdim." diye konuştu.
"Geleceğimin çalınmasına asla izin vermeyeceğim"
Lübnanlı Kemil Şar (30) ise zor koşullar altında olan ülkesinden psikoloji eğitimini tamamlamak için İspanya'ya gitme kararı aldığını ifade etti.
Şu anda İspanya vatandaşlığı almanın zor olduğu için iki yıllık eğitimimi orada tamamlamaya karar verdiğini kaydeden Şar, "Tek çıkış noktası olarak gördüğüm İspanya'da vatandaşlık kazanmak ve kalıcı olarak yaşamak için çabalayacağım. Ülkemizde en güzel günlerimizi kaybettik, geleceğimin çalınmasına asla izin vermeyeceğim" ifadelerini kullandı.
ABD'den ülkesi Lübnan'a yerleşme kararı alan Seylefi Barudi (27), olayların ardından kararını değiştirdiğini belirterek şunları kaydetti:
"Lübnan'a dönme seçeceği bizim için kolay değildi. Ailem için riskti ama yeni bir Lübnan için umut vardı. Ancak 4 Ağustos'taki patlamayla bütün halkın hayatı rezil oldu.Lübnan'da kalmak, elinizde her an patlayabilecek bir bomba taşıyormuşsunuz gibi bir durum."
"Binlerce genç büyükelçiliklerin kapılarında vize bekliyor, bu yönetim için utanç verici bir sahne." diyen Barudi, Boston'a dönme kararı aldıklarını, ofisi patlamadan dolayı zarar gördüğü için Lübnan'da kalmanın imkansız hale geldiğini vurguladı.
Lübnan'daki Avrupa büyükelçiliklerinde 380 bin göçmenlik talebi bulunuyor
Lübnanlıların yurt dışına göçü yeni değil, aksine on yıllar öncesine, özellikle de iç savaşa kadar (1975-1990) uzanıyor.
Bağımsız milletvekili İlyas Hankeş, bir televizyon konuşmasında ülkesindeki Avrupa büyükelçiliklerinde yaklaşık 380 bin göçmenlik talebi bulunduğunu ve bunların 300 bininin Kanada'nın Trablus Büyükelçiliğine olduğunu söyledi.
Hankeş, bu taleplerin sunulduğu süre zarfını açıklamadı ve bu rakamları Kanada Büyükelçiliğine yakın bir kaynaktan aldığını aktardı.
Uluslararası Veriler Şirketi Sorumlusu Muhammed Şemseddin, yurt dışına göç etme isteği olmasının normal ancak bu rakamların doğru olmadığını belirtti.
Lübnanlıların göç etme isteğini, ülkedeki durumlara ve ekonomik koşullara bağlayan Şemseddin, "Göçmenlerin sayısını bilmek için zamana ihtiyacımız var. Limandaki patlamanın ardından ülkeden ayrılanların sayısı arttı ve bunların çoğu başka ülke vatandaşlığı bulunan kişiler." diye konuştu.
"Göçe talep var ama cevap yok"
Ülkedeki Hristiyan nüfusu koruma faaliyetleri bulunan "Lübnan Toprakları Hareketi" Başkanı Talal ed-Duveyhi, göçmenlik başvurularıyla ilgili dolaşan sayılara ilişkin "Göç için çok sayıda talep var ancak bunlara cevap yok." ifadelerini kullandı.
Duveyhi, "Üniversitelerine kaydolmak için yurt dışına giden gençler ve başka ülke vatandaşlığı olanlar var. Bunların çoğu Avrupa, Avustralya ve Kanada'ya gidiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Lübnan'dan Türkiye'ye hava trafiğinin aktif olduğunu ve birçok Lübnanlının daha sonra başka bir ülkeye gitmek için İstanbul rotasını kullandığını kaydeden Duveyhi, "Özellikle limandaki patlamanın ardından huzursuzluk yaşandı ve göç istekleri arttı. " dedi.