Suriye'de silahlı muhaliflerin 27 Kasım'da Esed rejimine karşı başlattığı saldırılarda Halep ve Hama'nın ardından Humus da ele geçirildi. Akşam saatlerinde ilk muhalif gruplar şehir merkezine girerken, başkent Şam'dan da yeni haberler gelmeye başladı.
Esed rejimi Şam'ın önündeki en büyük şehri de kaybetti. Peki, Humus neden önemliydi? Muhaliflerin Şam'ı ele geçirmesinde nasıl etki etti?
Humus, coğrafi konumu, enerji kaynaklarına yakınlığı ve lojistik avantajları nedeniyle Suriye'de bugünlerde yaşanan gelişmeler bağlamında “kritik” bir konuma sahip.
Suriye’nin en büyük üçüncü şehri olan Humus, Şam ile kuzey illeri arasındaki önemli bir kavşak noktasında yer alırken, başkent ile Tartus ve Lazkiye arasındaki tek geçiş noktası olması bakımından büyük önem taşıyor.
Suriye’de 2011’de başlayan protestolara Esed rejiminin silahla müdahalesiyle başlayan olayların üzerinden 13 yıl sonra silahlı muhalifler Halep ve Hama’nın ardından “Şam’ın Kapısı” olarak nitelendirilen Humus’u ele geçirdi.
Şehrin bu şekilde tanımlanmasının nedeni Suriye coğrafyasındaki coğrafi konumu. Humus, ülkenin ticari başkenti Halep ile başkent Şam arasındaki kavşak noktasında bulunuyor. Bunun yanında, şehri bugünlerde daha önemli kılan neden, Şam ile Suriye sahilleri arasındaki tek bağlantı noktasında olması.
Öte yandan kent Suriye'nin "ekonomik akciğeri" kabul ediliyor. Humus’un batısında ve doğusunda petrol rafinerileri, gaz sahaları ve birçok sanayi merkezinin bulunması, enerji açısından stratejik önemini de artırıyor.
Kent, Esed rejiminin 2017'de yeniden olarak kontrol edilene kadar eski mahallelerini büyük ölçüde yok eden şiddetli çatışmalara tanık oldu.
Ülkede çatışmaların patlak vermesinden önce, tahmini nüfusu yaklaşık 800 bin olan Humus’un idari sınırları batıda Lübnan'a, doğuda Irak'a kadar uzanır ve aynı zamanda ülkenin kuzeyi ile güneyi arasında bir bağlantı oluşturuyor.
Bu şehir, ailesi yarım yüzyıldan fazla bir süredir Suriye'yi yöneten Devlet Başkanı Beşar Esad'a karşı Mart 2011'de başlatılan ayaklanmaya katılan ilk şehirlerden biriydi.
Suriye'de 2011 yılında başlayan iç savaşın ilk yıllarında Humus, hükümet karşıtı protestoların merkezi haline geldi ve Suriye rejimi güçleri ile muhalif gruplar arasında şiddetli çatışmalara sahne oldu.
Muhalif gruplar, özellikle Baba Amr ve Halidiye gibi mahallelerde rejime karşı direniş başlattı. Bu mahalleler, muhalefetin kalelerinden biri haline geldi.
Bu nedenle Suriyeliler tarafından “Devrimin Anası” olarak adlandırıldı.
Suriye ordusu, 2012'de muhaliflerin kontrolündeki bölgeleri geri almak için yoğun bombardıman ve kuşatma stratejileri uyguladı.
Baba Amr Mahallesi, 2012'nin başında ağır bombardımana maruz kaldı ve rejim güçleri tarafından ele geçirildi.
Kuşatma sırasında temel gıda, ilaç ve insani yardımların ulaşımı engellendi, bu da sivillerin büyük acılar çekmesine neden oldu.
2014'te Humus'un merkezindeki eski şehir olarak anılan bölgede sıkışıp kalan muhalifler, uzun süren kuşatma ve müzakerelerin ardından teslim oldu.
Rejim, bu süreçte şehirde hakimiyet sağladı ve muhalifler, İdlib gibi bölgelere tahliye edildi.
Suriye rejimi muhaliflerin tahliyesinin ardından Humus'ta demografik değişimi teşvik eden politikalar uyguladı. Bazı mahalleler tamamen boşaltılırken bazı mahallelere rejim yanlıları yerleştirildi.
Büyük yıkım yaşanan Humus'ta tarihi ve kültürel yapılar zarar gördü, binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Birleşmiş Milletler ve uluslararası yardım kuruluşları, şehirdeki insani kriz nedeniyle defalarca ateşkes çağrısında bulundu.