Birleşmiş Milletler (BM) kurumları ve sözcüleriyle ilişkilerde temel muhatap noktası olan BM Cenevre Ofisine Akredite Basın Mensupları Birliği (ACANU) Başkanı gazeteci Nina Larsson, Türkiye'nin tutumuna övgüde bulunarak, "Türkiye'nin tutumu, umarım (Suudiler gibi) aynı şeyi yapmayı düşünenlere bir mesaj olmuştur" dedi.
Larsson, Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesini "son derece şoke edici bir olay" olarak değerlendirdi.
Bir gazetecinin konsolosluk binasına girdikten sonra cinayete kurban gitmesinin ve katillerin bedel ödemeden bu işin içinden sıyrılacağını düşünmesinin "ibret verici" olduğunu vurgulayan Larsson, Kaşıkçı'nın öldürülmesinin gazetecilerin dünyada karşılaştıkları tehditleri bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi.
Larsson, Kaşıkçı cinayetinin gazetecilere verdiği mesajlara değinerek, "Bu olay bize çok uyanık olmamız ve tüm gazetecilerin birlikte hareket etmesi gerektiğini söylüyor. Ayrıca tehlikeli yerlerde çalışan gazeteciler için demokratik yollarla seçilmiş hükümetlerden destek alınması mesajını veriyor" diye konuştu.
"Suudiler şaşırdı"
Kaşıkçı cinayetinin dünya medyasında geniş şekilde yer almasını gazetecilik açısından "olumlu" olduğunu ifade eden Larsson, "Bence (cinayetin ardındaki) Suudiler Türkiye'nin bu olayın üzerine bu kadar gitmesine şaşırdılar. Çünkü bu olaydan hiç mukabele görmeden sıyrılacaklarını düşündükleri görülüyor. Gerçek şu ki Türkiye bu işin üzerine gitmeye karar verdi ve bu gazeteciler için çok iyi bir şey. Türkiye'nin tutumu, umarım (Suudiler gibi) aynı şeyi yapmayı düşünenlere karşı bir mesaj olmuştur" dedi.
"Türk makamları iyi iş çıkardı"
ACANU'nun eski başkanı ve Almanya'nın Handelsblatt gazetesi BM muhabiri Jan Dirk Herbermann da, "Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu gibi diplomatik bir yerde öldürülmesi özellikle şoke edici" ifadelerini kullandı.
Kaşıkçı'nın Başkonsolosluk binasında ortadan kaybolduğu ilk günden bu yana Suudi makamlarının olayı örtbas etme girişimine tanıklık ettiklerini vurgulayan Herbermann, "Suudiler umarım bu cinayeti soruşturmakta gerçekten çok ciddidir. Ama dürüstçe söylemek gerekirse bu işi adamakıllı yapacaklarına dair benim şüphelerim var. Ayrıca bu cinayetin ardındaki kişilerin adaletle yüzleşeceğine ilişkin de şüphelerim var. Bence bu olayı örtbas etme politikasına sadık kalacaklar" yorumunu yaptı.
Herbermann, "Türk makamları iyi iş çıkardı. Türk yetkililerin Kaşıkçı cinayetini profesyonel şekilde soruşturduğunu gözlemliyorum" dedi.
"Yeşil ışık alınmadan yapılamazdı"
Herbermann, gazeteciliğin her geçen gün daha tehlikeli bir meslek haline geldiğini ifade ederek, uluslararası toplumun gelecekte gazetecilerin konsolosluk gibi diplomatik alanlarda hedef olmasını engellemek için harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.
"Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Kaşıkçı cinayetinin azmettiricisi" olduğu yönündeki iddialara da değinen Herbermann, "Suudi Arabistan iç politikasına pek hakim değilim. Ama bir şey net ki otokratik bir sistem ve böylesine bir cinayet hükümetin (krallığın) en üst düzey temsilcilerinden yeşil ışık alınmadan yapılamazdı" değerlendirmesini yaptı.
"Türkiye kesinlikle itibar kazandı"
Güney Afrika Cumhuriyeti'nden gazeteci Peter Kenny de Kaşıkçı cinayetini, "en garip ve en rahatsız edici" uluslararası vaka olarak niteledi.
Kenny, Kaşıkçı soruşturmasında Suudi Arabistan'ın "en güvenilmeyen taraf" olduğunu belirterek, "Başlangıçta insanlar Türk makamlarının soruşturmada yavaş hareket edeceğini düşündü. Fakat olayın başlangıcından itibaren Türkiye'nin tutarlılık sergilediğini görüyoruz" dedi.
Türk makamlarının cinayeti soruşturmasından tatmin olduğunu vurgulayan Kenny, "Türkiye Kaşıkçı soruşturmasını ele alış şekliyle kesinlikle itibar kazandı" ifadelerini kullandı.
Kenny, dünya genelindeki gazetecilerin Kaşıkçı cinayetinden çıkarması gereken dersler olduğunu belirterek, uluslararası toplumun gazetecilerin güvenliğini sağlamak için daha fazla tedbir alması gerektiğini kaydetti.
Kaynak: AA