Filistin Özel Raportörü Albanese, X hesabından, Gazze’deki nüfusun yüzde 45'inin şiddetli açlık çektiğini belirterek, bazı bölgelerde 10 aileden 9'unun hiçbir şey yemeden bir günü geçirdiğine işaret etti.
Albanese, "Bu durum soykırım suçlamalarını ağırlaştırıyor çünkü aç bırakmak yoluyla fiziksel yıkım sağlanabilir. İsrail, bunun abartı olduğunu söylüyor. O halde neden medya mensupları ve insan hakları gözlemcileri Gazze'ye giremiyor?" ifadesini kullandı.
BM Konut Hakkı Özel Raportörü Rajagopal da X hesabından uydu görüntülerine göre Gazze'deki evlerin yaklaşık yüzde 56'sının yıkıldığını veya hasar gördüğünü vurgulayarak, yüzde 82 oranında tahrip olan Gazze'nin kuzeyinin en ağır hasarı alan bölge olduğunu belirtti.
Rajagopal, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) bunu, Güney Afrika tarafından daha önce belgelenmiş kanıtlarla birlikte "soykırım kanıtı" olarak değerlendirmesi gerektiğini vurguladı.
Güney Afrika'nın İsrail'e karşı UAD'de açtığı "soykırım davası"
1948 tarihli BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin 9. maddesi uyarınca, bir devletin sözleşmenin maddelerini ihlal etmesi durumunda, sözleşmeye taraf herhangi bir devlet, ihlalci devlet aleyhine UAD'de dava açabiliyor.
Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'de işlediği fiillerle Soykırımın Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle 29 Aralık'ta UAD'de dava açarak İsrail aleyhine ihtiyati tedbir kararı alınmasını talep etti.
Güney Afrika, durumun aciliyeti sebebiyle UAD'den tedbir kararına hükmetmesini talep ederken yarınki duruşmada Güney Afrika avukatları, 12 Ocak'ta ise İsrail avukatları Divan hakimlerine ihtiyati tedbirlerin gerekliliğine ilişkin sunumlarını yapacak.