Alsalem, İsrail'in yoğun saldırıları ve ablukası altındaki Gazze'de kadın ve kız çocuklarının yaşadığı zorluklar ile uğradıkları şiddete ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sahadaki pek çok aktörün, Gazze'deki Filistinlilerin karşı karşıya kaldıklarının yanı sıra sahadaki durumla ilgili tarif edilemez seviyedeki acı ve dehşeti anlatacak kelime bulamadığını vurgulayan Alsalem, Gazze'yi "gerçek bir cehennem" olarak tanımladı.
Alsalem, Gazze'deki saldırıların aynı zamanda kadınlara ve çocuklara yönelik olduğunun altını çizerek, "30 binden fazla Filistinli öldürüldü, yüzde 70'i kadın ve çocuk. Bu soykırımın devam etmesine izin verilmesi gerçekten kabul edilemez. Filistinli kadınlar ve çocuklar, bu korkunç insanlığa karşı suçlara ve savaş suçlarına maruz kaldı. Onlar Filistinli ama aynı zamanda kadın oldukları için bunlara maruz kalıyor." dedi.
Gazze'de yaşananlardan binlerce kadının etkilendiğini aktaran Alsalem, şöyle devam etti:
"Gazze'de kadınlar eşlerini kaybediyor, saatte 2 anne öldürülüyor ve sayısız çocuk yetim kalıyor. İnsanlar, kasıtlı olarak aç bırakılıyor ve insani yardım olması gereken noktaların yanına bile yaklaşamıyor. Hamile kadınlar, bombardıman ve sağlık hizmetlerinden yoksun bir ortamda hamileliklerini sonlandırmak zorunda kaldı. Sağlık sektörünün büyük bir kısmının yok olduğu bir ortamda anesteziye veya gerçek desteğe erişimi olmadan doğum yapmak zorunda kalan kadınlar da var."
"Bir bebeğin İsrail'e nakledildiğini biliyorduk"
Geçen hafta, BM raportörlerinin ortak imzasıyla yayımlanan raporu hatırlatan Alsalem, burada Filistinli kadın ve çocukların yanı sıra Filistinli sivillerin çektiği acılara değindiklerini bildirdi.
İsrailli yetkililerin ve İsrail toplumunun diğer üyelerinin, kadınları hedef alan nefret söylemlerine işaret eden Alsalem, bunun Filistinli kadınların öldürülmesini meşrulaştırmak amacıyla nefreti körüklediğinin altını çizdi.
Alsalem, Filistinli kadınların çocuklarla yargısız ve doğrudan infaz edilmesinin yanı sıra Filistinli kadınların keyfi gözaltına alınmasına, ortadan kaybolmasına ve Batı Şeria veya İsrail'deki gözaltı yerlerine nakledilmesine dair güvenilir raporlara eriştiklerini aktardı.
Sağlık çalışanları, insan hakları savunucuları ve çocukların da gözaltı merkezlerine nakledildiğini hatırlatan Alsalem, "Bir bebeğin İsrail'e nakledildiğini biliyorduk. Bu bildiğiniz gibi bir savaş suçudur. Bu, aynı zamanda Soykırım Sözleşmesi kapsamında soykırım eylemi olarak nitelendirilebilecek bir eylemdir." dedi.
"Batı Şeria'da tutuklu bulunan 3 bin 700 Filistinliden 147'si kadın"
Alsalem, Gazze'de 7 Ekim-31 Aralık 2023 döneminde gözaltına alınan 3 bin Filistinliden yaklaşık 200'ünün kadın ve kız çocuğu olduğunun tahmin edildiğini kaydederek, Batı Şeria'da tutuklu bulunan 3 bin 700 Filistinliden 147'sinin kadın, 245'inin ise çocuk olduğunu belirtti.
"Raporda, Filistinli kadın ve kız çocuklarının maruz kaldığı insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleden duyduğumuz derin endişeyi dile getirdik." diyen Alsalem, bu kişilerin dayak, zorbalık, tıbbi yardımın reddedilmesi, yeterli sağlık hizmeti ve gıda alamama ve avukatlarla görüşmelerinin engellenmesi gibi muamelelerle karşılaştığını vurguladı.
Alsalem, Gazze'deki kadınların cinsel saldırı ve tecavüz tehdidiyle de karşılaştıklarını söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Filistinli kadınların çırılçıplak soyulduğuna ve özellikle sorgulama sırasında aşağılayıcı durumlarda fotoğraflarının çekildiğine dair güvenilir raporlar karşısında dehşete kapıldık. Gazze'de gözaltına alındıktan sonra peçeleri çıkarılan ve erkek polislerce üstleri aranmış kadınlar var. Ayrıca bu kadınların fotoğrafları çekildi. Bunlar, İsrail askerleri arasında ve internet ortamında da paylaşıldı. Bunlar açıkça savaş yasalarının ihlalidir."
"Bu kadar ağır suçlar cezasız kalamaz"
"7 ve 8 Ekim'de Hamas tarafından gerçekleştirildiği" savunulan cinsel şiddet iddialarının da farkında olduklarını kaydeden Alsalem, kim olduklarına bakılmaksızın herhangi bir erkek, kadın veya çocuğa yönelik tüm iddiaların bağımsız ve tarafsız bir şekilde soruşturulması yönünde çağrıda bulunduklarını hatırlattı.
"Şiddet uygulayan herkes sorumlu tutulmalı." diyen Alsalem, uluslararası hukuka dayalı düzenin bütünüyle tehlikede olduğunu söyledi.
Alsalem, savaşta sivillere, kadınlara ve çocuklara yönelik bu kadar korkunç şiddet seviyelerinin normalleştirilmemesi gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Bu kadar ağır suçlar cezasız kalamaz. Bunlar derhal durdurulmalı, ateşkes sağlanmalı ve insani yardıma derhal izin verilmelidir. İsrailli rehineler serbest bırakılmalı, keyfi olarak gözaltına alınan Filistinliler de serbest bırakılmalı. Kayıpların akıbeti aydınlatılmalı, zorla nakledilenler iade edilmeli."
Mağdurlarla ne tür temas kurduklarına ilişkin çok fazla detay veremeyeceğini belirten Alsalem, bilgi aldıkları bazı mağdurlar veya onlarla çalışan kuruluşların güvenliği konusunda endişeler olduğunun altını çizdi.
Alsalem, 7 Ekim 2023 sonrası başlayan saldırıların altında yatan nedenler çözülmediği sürece Filistin ve İsrail'in yanı sıra genel olarak bölgenin geleceğinin iç açıcı olmadığını kaydetti.