Birleşmiş Milletler (BM) Konut Hakkı Özel Raportörü Balakrishnan Rajagopal, İsrail'in yoğun saldırıları ve ablukası altındaki Gazze Şeridi'nde yaşanan son gelişmeler, bölgede yaşanan yıkım ve yeniden inşa süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Gazze'de yaşananları "felaket" olarak niteleyen Rajagopal, "Gazze'nin farklı bölgelerinden kaçan 1 milyondan fazla kişi Refah kentinde yoğunlaşmış durumda. Onlar hastalık tehdidinin yanı sıra su, gıda ve temizlik gibi temel yaşam ihtiyaçlarından ciddi şekilde yoksun yaşıyor. Bu, son yıllarda dünya genelinde herhangi bir çatışmada gördüğümüz her şeyin ötesinde. Çatışmalar ne kadar şiddetli olursa olsun, hiçbir zaman halkın yaşadığı yerden kaçmasına bile izin verilmediği durumla karşılaşmadık. Benim açımdan benzeri görülmemiş bir durum." şeklinde konuştu.
Rajagopal, İsrail'in bu insanların resmi olarak nereye gitmelerini beklediğini bilmediğini belirterek, İsrail içindeki birçok kaynaktan "onları tamamen Gazze'den sürme arzusunu" gösteren pek çok açıklama geldiğini hatırlattı.
Üst düzey bir İsrailli ve diğer liderlerin, aslında Gazze nüfusunu tamamen ortadan kaldırmayı planladıklarına dair çok ciddi iddialar olduğuna işaret eden Rajagopal, bunların, İsrail'de "rastgele insanların konuşmaları" gibi değerlendirilerek göz ardı edilemeyeceğini söyledi.
"Mümkün olmadığını düşündüğümüz her şey gün geçtikçe daha da mümkün hale geliyor"
Rajagopal, "(Gazze konusunda) Ne yazık ki mümkün olmadığını düşündüğümüz her şey gün geçtikçe daha da mümkün hale geliyor. Dolayısıyla İsrail'in eylemlerini, söylediklerine göre değil gerçekte yaşananlara göre değerlendirmemiz gerekiyor. Gazze'dekiler birçok kez yerinden edildi ve şimdi Refah'ta yoğunlaştılar. Şu anda bombalanıyorlar." dedi.
İsrail'in Gazze'de yaptığı saldırıların "soykırım" boyutuyla ilgili BM Raportörlerinin birçok rapor yayımladığını anımsatan Rajagopal, ilk raporda "ciddi soykırım riski" olduğunu belirttiklerini hatırlattı.
"Bana göre, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde soykırım eylemleridir"
Rajagopal, daha sonra "soykırım eylemlerinin halihazırda gerçekleşiyor olabileceğini" içeren bir rapor daha yayımladıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
"O günden bu yana Gazze'de yaşananların aslında soykırım olduğunu doğruladık. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında (UAD) açtığı davanın kararlarına da değinmeliyim. Mahkeme, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin sunduğu dilekçenin büyük ölçüde doğru olduğuna hükmetti. İsrail'in eylemleri, genel anlamda orada yaşayan halk için Gazze'yi yaşanmaz hale getirecek koşullar oluşturmaya yönelik. Bana göre, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde soykırım eylemleridir."
Gazze'de yaşananları Bosna Savaşı ile karşılaştıran Rajagopal, UAD'nin Srebrenitsa'da yaşanan katliamla ilgili "soykırım" kararı verdiğini anımsattı.
Rajagopal, "Bosna Savaşı sırasında 8-9 bin civarında insan öldü. Eğer bu olay bir soykırım ise Gazze'de olup bitenlerin henüz soykırım olmadığına inanmakta zorlanıyorum. 28 binden fazla kişi öldü ve daha fazlası öldürülüyor. Yaşananların soykırım eylemi olduğu sonucuna varmaktan kaçınmak zor." diye konuştu.
Gazze konusunun, uluslararası toplum açısından "tamamen başarısızlık" olduğunu vurgulayan Rajagopal, toplu olarak eyleme geçme mekanizmasının tümüyle donmuş durumda olduğunu ve uluslararası toplumun hiçbir şey yapmadığını söyledi.
Rajagopal, şöyle devam etti:
"BM Güvenlik Konseyi ya da BM Genel Kurulu çok zayıf kararlar aldı ve uygulanmadı. Uluslararası Adalet Divanının kararı, ahlaki ve sembolik açıdan önemli olsa da aslında İsrail için spesifik olarak eylem veya eylemsizliklere neden olacak somut bir kararı yoktu. Temelde kurumsal olarak dünyanın başarısız olduğunu düşünüyorum. İsrail, benim 'kurumsallaşmış bir dokunulmazlık' olarak adlandırdığım şeyle korunduğunu bir kez daha gösterdi. İsrail, ihlalleri ne olursa olsun korunuyor gibi görünüyor. Bu ancak cezasızlığın kurumsallaşmış biçimi olabilir. Yani sistem İsrail'i her türlü sonuçtan korumak için tasarlandı."
"Gazze'de diğer çatışmalarda görmediğiniz büyüklükte yıkımdan bahsediyoruz"
Saldırılar sonucunda Gazze'deki birçok binanın yıkıldığını belirten Rajagopal, uydu verilerine ve saha raporlarına dayalı değerlendirmelerin, Gazze genelindeki evlerin yüzde 70'inden fazlasının yıkılmış ya da ağır hasar görüp kullanılamaz hale geldiğini gösterdiğini kaydetti.
Rajagopal, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus ve diğer bölgelere ilişkin verilerin ise bu alanların yüzde 82 ila 84'ünün tamamen yok edilmiş olabileceğini gösterdiğini belirtti.
"(Gazze'de) Diğer çatışmalarda görmediğiniz büyüklükte bir yıkımdan bahsediyoruz." ifadesini kullanan Rajagopal, Ukrayna ve Suriye'de de çatışmalar nedeniyle yıkımlar yaşandığını ancak Gazze'deki seviyede olmadığını söyledi.
Rajagopal, Gazze'deki konutların yalnızca bombalama veya ağır top saldırılarıyla yıkılmadığının, İsrail güçlerinin havadan bombaladıkları bölgeyi ele geçirdikten sonra oralara gelip evleri ve kamu binalarını da yok ettiğinin altını çizdi.
Gazze'nin yeniden inşasının çok zor ve uzun mücadele sonunda gerçekleşeceğine değinen Rajagopal, çatışma sırasında yok edilen diğer ülkelerin yeniden inşasına bakıldığında bu sürecin yıllar aldığını dile getirdi.
Rajagopal, şöyle devam etti:
"İkinci Dünya Savaşı sonrası yıkılan Rotterdam'da yalnızca enkazın temizlenmesi neredeyse bir yıl aldı. Acaba Gazze'deki molozları tek başına temizlemek ne kadar zaman alacak? Rotterdam'ın inşası, çatışmaların olmadığı ve en ideal koşullar altında yaklaşık 20 yıl sürdü. Yeniden inşa için çok önemli kaynak ve zaman yatırımına hazır olmalısınız. İkinci olarak, yeniden inşanın gerçekleşebilmesi için o bölgede sürdürülebilir bir barışın sağlanmasına yönelik koşulların sağlandığından emin olunmalı. Aksi takdirde yeniden inşanın anlamlı bir şekilde ilerlemesini beklemek mümkün değil."