Avrupa Birliği'nin (AB), İngiltere'nin ayrılması (Brexit) sonrası bütçesinin nasıl harcanacağı, üye devletlerin en az iki yıl sürecek çetin müzakerelerinin ardından netleşecek.
AB'nin 2021-2027 dönemi bütçesine yönelik Çok Yıllı Mali Çerçeve'de gelirlerin 1 trilyon 135 milyar euro olarak belirlenmesi Brexit sonrası küçülecek birliğin bütçesinin artırıldığı anlamına geliyor.
İngiltere'nin AB'den ayrılması birlik bütçesinde yaklaşık 13 milyar euro'luk bir açığa yol açacak. En az iki yıl sürmesi beklenen bütçe müzakerelerinin, 27 üye devletin sığınmacı sorunu gibi çatışan menfaatleri nedeniyle zorlu geçmesi öngörülüyor.
Temel katkı sağlayan üyeler bütçeye karşı
Bütçedeki büyüme önerisine genellikle bütçeye temel katkı sağlayan AB üyelerinin çok sıcak bakmadığı görülüyor.
AB bütçesinin en büyük katkı sağlayan ülkesi Almanya, bütçenin artırılmasına genel anlamda sıcak bakmasına rağmen üye ülkeler arasındaki "yük paylaşımının" daha adil bir şekilde dağıtılması gerektiğini savunuyor.
Alman savunma ve dışişleri bakanlarının ortak açıklamasında, "Almanya AB'yi güçlendirmek için sorumluluk almaya hazır, ancak tüm üyelerin yük paylaşımını üstlenmesi gerekiyor." ifadesi bulunuyor. Aynı açıklamada bütçedeki büyümenin Almanya'ya her yıl ek 10 milyar euro'ya mal olacağına dikkat çekiliyor.
"Hollanda için öneri kabul edilemez"
Diğer önemli katkı sağlayan ülkelerden Hollanda ise bütçe önerisine açık bir şekilde karşı çıkıyor. Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Brexit sonrasında "daha küçük AB daha düşük bir bütçe anlamına gelmeli" diyerek Hollanda için önerinin kabul edilemez olduğunu açıkladı ve bütçe müzakerelerinin zorlu geçeceğine işaret ediyor.
Avusturya: Bu öneri kabul edilebilir bir çözümden çok uzak
Avusturya da bütçe önerisinin katkı sağlayan ülkelere "çok fazla yük bindirdiğini" savunuyor. Başbakan Sebastian Kurz, "Bu öneri kabul edilebilir bir çözümden çok uzak. Amacımız Brexit sonrasında AB bütçesinin daha azalmış, ekonomik ve verimli bir bütçe olması" diye konuşmuştu.
Genel anlamda AB bütçesinin büyütülmesini destekleyen Fransa'nın bütçe önerisinin Ortak Tarım Politikası kısmına sert bir bir şekilde karşı çıktığı görülüyor. Bütçe tasarısı bu çerçevede yüzde 5'lik bir kısıntıya gidilmesini öneriyor.
İsveç ve Danimarka da bütçe önerisine tepki gösterenler arasında yer alıyor. İsveç Savunma Bakanı Magdalena Andersson bütçe önerisini kabul etmeyeceklerini açık bir şekilde belirtirken, Danimarka Başbakanı Lars Lökke Rasmussen de AB'nin küçüldüğünü, bütçenin de bu gerçeği yansıtması gerektiğini savunuyor.
Sığınmacılar için bütçe artışı tartışma yarattı
Diğer yandan özellikle sığınmacı karşıtı politikalarla ön plana çıkan ülkelerin bütçe önerisindeki sığınmacı politikaları, dış sınır kontrolü için yaklaşık 20 milyar euro'luk artış önerisine tepki gösterdiği görülüyor.
Macaristan'ın başı çektiği bu grup, sığınmacı politikasına yönelik harcamaların ulusal bütçelerden karşılanması gerektiğini savunuyor.
"(AB'nin) Sığınmacılara bir sent bile vermemesi gerektiğini düşünüyoruz" diyen Macaristan Başbakanı Viktor Orban, AB fonlarının bölgesel kalkınma ve araştırma gibi kalemlerden kısılıp sığınmacılara aktarılmasının kabul edilemez olduğunu değerlendiriyor. Orban, AB'yi bütçeyi veto etmekle tehdit ediyor.
Hukukun üstünlüğü şartı tepki çekiyor
AB bütçe önerisinin en tartışmalı unsurlarından biri de az gelişmiş bölgelere yönelik uyum fonlarının aktarılmasının hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmesiyle orantılı bir şekilde gerçekleşmesi olarak ortaya çıkıyor.
İlk defa ortaya atılan öneriye göre AB Komisyonu'nun yeni bir mekanizmayla üye ülkelerin hukukun üstünlüğüne gösterdiği saygıya orantılı olarak fonların aktarımının dondurulması ya da kesilmesi tavsiye ediliyor. Bu önerinin bütçeden ayrı olarak nitelikli oy çokluğuyla kabul edilmesi öngörülüyor. Böylelikle bazı üyelerin öneriyi veto etmesi ihtimaline karşı önlem alınmış olunuyor.
AB bütçesinin yaklaşık üçte birini oluşturan uyum fonlarından 2014-2020 döneminde en fazla faydalanan ülkeler Polonya, Çekya, Romanya, Macaristan, Yunanistan, Slovakya ve Bulgaristan olarak ön plana çıkıyor.
AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker bu önerinin hiçbir ülkeyi hedef almadığını iddia etse de, AB kulislerinde önerinin hukukun üstünlüğü, demokratik prensipler ve AB değerlerini çiğnemekle suçlanan Polonya ve Macaristan'ı hedef aldığı konuşuluyor. Bu öneriyle aynı zamanda benzer bir yol izleme olasılığı bulunan Romanya ve Slovakya gibi ülkelere gözdağı verilmesi planlandığı öne sürülüyor.
Bu önerinin halihazırda AB genelinde doğu ve batı ülkeleri arasında bulunan ayrımı derinleştirme ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerekiyor.
"Sert tartışmalar yaşanacak"
Brüksel'in önemli düşünce kuruluşlarından Bruegel'in Kıdemli Uzmanı Zsolt Darvas, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Özellikle Doğu Avrupa'daki bazı ülkeleri hedef alan mekanizma hakkında sert tartışmalar yaşanacağını düşünüyorum. Polonya ve Macaristan bu mekanizmanın objektif biçimde uygulanamayacağını ve ülkelerine bir saldırı olduğunu savunacaktır" ifadelerini kullandı.
Darvas, Batı Avrupa ülkelerinin ise vatandaşlarından aldıkları vergilerle Doğu Avrupa'da yolsuzluk gibi alanlarda düzeltme çalışmaları yaptıklarını savunarak, kendilerini haklı göreceklerini öne sürdü.
Bütçenin kabulü tüm üyelerin onayına bağlı
Uzun vadeli AB bütçesine ilişkin karar, Avrupa Parlamentosu'nun (AP) onayı ve üye ülkelerin AB Konseyi'ndeki oy birliği ile belirlenecek.
AB bütçesinde yer alan harcama kalemlerine ilişkin ödeneklerin yıllık tavanını önceden belirleyen Çok Yıllı Mali Çerçeve, bütçe disiplini ve kaynakların AB'nin politika öncelikleri doğrultusunda ve etkin şekilde dağılımını sağlamayı amaçlıyor. Yaklaşık 1 trilyon euro'luk AB'nin mevcut mali çerçevesi 2014-2020 dönemini kapsıyor.
AB bütçesinde gelir kalemleri, büyük ölçüde üye ülkeler tarafından sağlanan kaynaklardan meydana geliyor. Bütçenin harcamalar kısmı tarım, ekonomik ve yapısal fonlar, araştırma, eğitim, dış ilişkiler, genişleme ve idari giderlerden oluşuyor. AB bütçesinin denetimini ise merkezi Lüksemburg'da bulunan AB Sayıştayı yapıyor.
Kaynak: AA