Her şey Rusya'nın 24 Şubat'taki saldırısıyla başladı. Rus ordusunun amacı Kiev'i düşürmekti. Başkentin Kuzeybatısındaki Buça bu açıdan kritikti. Zira Buça, Kiev yolu üzerindeydi.
Küçük şehrin sakinleri savaş başlamadan huzur içinde yaşıyordu. Bugün ise o sakinlerin çoğu hayatta değil. Kendilerine ait mezarları bile yok. Toplu olarak gömüldüler.
Yablunka'dan Buça'ya
Yaşam, nehrin hemen yakınındaki Yablunka köyündeydi. Topraklar verimliydi.
Köylüler de geçimini buğday ve sebze ekerek sağlıyordu.
1868'de ise köyde tuğla fabrikası kuruldu. Çıkan tuğlalar kaliteliydi. Öyle ki, sadece Ukrayna'da değil, çok sayıda ülkeden alıcı buldu.
Melas ve Nişasta fabrikaları da bölgenin kalkınmasını sağladı. O fabrikalar Rusya'nın saldırısına kadar ayakta kalmayı başardı.
Kiev - Kovel arasındaki demiryolu inşaatı ise Yablunka'ya nefes oldu.
Zira işçiler 124 yıl önce ray döşemekle kalmadı. Tren istasyonu da inşa etti. Yablunka hızla gelişti, kasabaya dönüştü. 1898'de adı artık Buça'ydı.
Bir yıl sonra da Irpin yerleşim yeri oldu. Zaman içinde bölge genişledi, kalkındı. Sonuçta Irpin şehir olurken, Buça da oraya bağlandı.
İkinci Dünya savaşında Buça
Buça bugün savaşın bıraktığı acı ile gündemde. Ancak 79 yıl önce de savaşa tanık oldu.
İkinci Dünya Savaşı'nda Kiev Nazi güçlerinin elindeydi. Birinci Ukrayna cephesinin karargahı da buradaydı. Komuta ise Sovyet General Nikolay Vatutin'in kontrolündeydi.
Huzurdan geriye savaşın enkazı kaldı
26 kilometrekare, 37 bine yakın nüfus, Kiev bölgesine bağlı.
2006 yılında Irpin'den ayrıldı. Şehir statüsü kazandı.
Buça, caddeleri, parkları, bozulmayan mimari yapısıyla huzurun simgesiydi.
Şimdi huzurdan geriye sivillere ait cesetler ve savaşın enkazı kaldı.