Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Vınbin, Pekin'de düzenlenen günlük basın toplantısında, ABD'nin vize tedbirinin Çin'in iç işlerine açık müdahale olduğuna işaret ederek, kararı "kategorik olarak reddettiklerini" belirtti.
ABD'nin, "olgulara aldırmadan", "Tibet hakkında üretilmiş yalanlara dayanarak" Çinli yetkililere yasa dışı yaptırım uyguladığını savunan Sözcü Vang, Çin'in, "mütekabiliyet esasına dayalı olarak", "Çin'i bu konuda karalamak amacıyla dedikodular yayan" ve "uzun süredir Tibet ile alakalı meselelere müdahil olan" bazı ABD vatandaşlarına vize kısıtlaması getireceğini ifade etti.
Vang, vize kısıtlaması uygulanacak kişilerin kim olduğunu açıklamazken Washington yönetiminde Tibet hakkında dezenformasyon yaymaya ve Tibet ile alakalı sorunları Çin'in iç işlerine karışmak için kullanmaya son vermesi çağrısında bulundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı, 22 Ağustos'ta Çin'in Tibet Özerk Bölgesi'nde yerli etnik azınlığa mensup yaklaşık 1 milyon çocuğun yatılı devlet okullarında zorla asimilasyona maruz kalmasına neden olan Çinli yetkililere vize kısıtlaması uygulanacağını duyurmuştu. Bakanlık vize kısıtlaması uygulanacak yetkililerin isimlerini açıklamamıştı.
BM, kültürel asimilasyona dikkat çekmişti
Birleşmiş Milletler (BM) uzmanları, Çin'in Tibet Özerk Bölgesi'nde yerli etnik azınlığa mensup yaklaşık 1 milyon çocuğun ailelerinden ayrılarak devlete ait yatılı okullarda kültürel asimilasyona maruz kaldığına dikkat çekmişti.
BM Azınlık Hakları Özel Raportörü Fernand de Varennes, BM Eğitim Hakkı Özel Raportörü Farida Shaheed ve BM Kültürel Haklar Raportörü Alexandra Xanthaki, 6 Şubat'ta yayımladıkları açıklamada, Tibetli azınlıktan çocukların, ortak dil olan Mandarin Çincesindeki zorunlu eğitime tabi tutuldukları, geleneksel dil ve kültürleriyle ilişki kuramadıklarına vurgu yapmıştı.
Devlet okullarının eğitimde Tibet diline, tarihine ve kültürüne yeterince yer vermediğini kaydeden uzmanlar, "Tibetli çocuklar kendi etnik dillerini kullanma kabiliyetini yitiriyor, ebeveynleriyle ve büyük ebeveynleriyle iletişim kuramıyor. Bu da asimilasyona ve kimlik erozyonuna yol açıyor." ifadelerini kullanmıştı.
Söz konusu politikaların, Tibet halkının eğitim, dil ve kültürel hakları ile din ve inanç özgürlüğünü zedelediği, ayrımcılığın yasaklanması ilkesine aykırı olduğunu vurgulayan uzmanlar, "Tibetli kimliğinin, hakim Han Çinlisi çoğunluğun kültürüne zorla asimilasyonuna yönelik olduğu görülen bu politikadan endişeliyiz." değerlendirmesinde bulunmuştu.