Dışişleri Bakanı Vang Yi, 8 ülkeyi kapsayan Pasifik ada ülkeleri turunda ziyaret ettiği Fiji'de 2'ncisi düzenlenen Çin-Pasifik Ada Ülkeleri Dışişleri Bakanları Toplantısı'na katıldı.
Çin dışında Fiji, Solomon Adaları, Kiribati, Samoa, Niue, Papua Yeni Gine, Vanuatu, Mikronezya ve Tonga'nın olduğu 9 ülkenin dışişleri bakanları ile Pasifik Adaları Forumu Genel Sekreteri'nin katıldığı toplantının ardından yapılan açıklamada, tarafların 5 alanda çok taraflı iş birliği konusunda mutabık olduğu duyuruldu.
Açıklamada "yoksullukla mücadele, afet önleme, iklim değişikliği ve tarım" alanında iş birliğine değinilirken "güvenlik" iş birliğine değinilmemesi dikkati çekti.
Toplantı öncesinde Çin'in Solomon Adaları ile imzaladığı güvenlik anlaşmasına benzer bir iş birliği çerçevesini diğer Pasifik ada ülkelerine çok taraflı olarak genişletmek istediği ileri sürülmüştü.
Vang, düzenlenen ortak basın toplantısında, "Çin, Pasifik ada ülkelerine iş birliği önerileri içeren bir belge yayımlayacak. Sürecin ilerlemesi ve iş birliği konusunda daha fazla mutabakata varılması için derinlemesine tartışmalara ve istişareye ihtiyaç var." dedi.
Çin'in yalnızca Pasifik'teki değil, Asya, Afrika ve Karayipler'deki gelişmekte olan ülkeleri daima desteklediğini vurgulayan Vang, "Endişeye veya kaygıya mahal yok, çünkü Çin ile diğer gelişmekte olan ülkelerinin ortak kalkınması ve refahı, dünya için daha fazla uyum, adalet ve ilerleme anlamına gelecektir." ifadesini kullandı.
Çin'in Suva Büyükelçisi Çien Bo da katılımcıların taslak bildiriyi ve beş yıllık planı "anlaşmaya varana kadar müzakere etme konusunda uzlaştığını" belirterek, "Diplomatik ilişkilerimiz olan 10 ülke planı destekliyor, elbette belirli konularda endişeler mevcut." diye konuştu.
Çien, Çin'in öneri belgesinin Vang'ın ikili ziyaretlerinin sona ermesinin ardından, 4 Haziran'da açıklanacağını aktardı.
Pasifik ülkeleri bölgesel bir cepheleşmeye taraf olmaktan endişeli
Pasifik ada ülkeleri ile "Ortak Kalkınma Vizyonu" adı verilen kapsamlı iş birliği ve beş yıllık eylem planının, ABD'nin İngiltere ve Avustralya ile AUKUS ve Japonya, Hindistan ve Avustralya ile Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD) gibi ittifak girişimleri ile Çin'in Pasifik'teki ekonomik etkisini dengelemek amacıyla ortaya attığı Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi (IPEF) önerisine karşı, Pekin yönetiminin bölgede zemin kazanma arayışının parçası olduğu yorumları yapılıyor.
Mikronezya Devlet Başkanı David Panuelo, Çin'in planının Pasifik ada ülkelerinin egemenliğini riske atacağını, yeni bir Soğuk Savaş ve hatta dünya savaşına yol açacağına ilişkin endişelerini dile getirmişti.
Öte yandan Çin Komünist Partisi'nin yayın organı, milliyetçi çizgideki Global Times gazetesinde, analistlerin görüşlerine yer verilen haberde, "Bu ülkelerde birkaç kişi ABD'nin ve eski sömürgeci ülkenin (İngiltere) baskısı ve telkinlerinin etkisiyle kendi ülkelerinin ve halklarının çıkarlarına hizmet etmek yerine Amerikan çıkarlarına hizmet etmeyi tercih ediyor olabilir." değerlendirmesine yer verildi.
Çin ile Solomon Adaları arasındaki güvenlik anlaşması
Çin ile Solomon Adaları arasında 20 Nisan'da "güvenlik alanında iş birliğine yönelik hükümetler arası çerçeve anlaşması" imzalandığı duyurulmuştu.
Anlaşmanın taslağı olduğu iddia edilen bir belge, Solomon Adaları'nda muhalefet tarafından internette yayımlanmıştı. Belgede, anlaşmanın Çin savaş gemilerinin Solomon Adaları limanlarına demirleyebileceği, kısa süreli bekleyebileceği, lojistik ikmali ve geçiş yapabileceğini öngördüğü ileri sürülmüştü.
Belgede ayrıca Solomon Adaları'nın sosyal düzenini, insan yaşamını ve mülkiyeti korumak için Çin'den polis, zırhlı polis, askeri personel ve diğer koruyucu ile askeri güç talep edebileceği belirtilmişti.
Analistler, anlaşmanın, Pekin yönetiminin, Çin vatandaşlarını ve Çin'e ait projeleri korumak için ordusunu kullanmasının önünü açacağı ve ona Pasifik Okyanusu'nun güneyinde kritik askeri üs sağlayacağını ileri sürerek, bunun bir "güvenlik paktı" olduğu değerlendirmesinde bulunmuştu.
ABD'nin yanı sıra Avustralya ve Yeni Zelanda hükümetleri, daha önce yaptıkları açıklamalarda, detaylarının şeffaf şekilde paylaşılmadığını savundukları anlaşmadan endişelerini ifade etmişti.