ECLAC, "COVID-19'un Latin Amerika ve Karayipler Üzerindeki Ekonomik Etkisi" konulu rapor hazırladı.
Meksika'nın talebiyle hazırlandığı belirtilen raporda, bölgenin bu yıl tarihindeki en büyük ekonomik daralmayla karşı karşıya kalabileceği ifade edildi.
Raporda, pandemi öncesi süreçte bölgenin son yıllardaki en düşük ekonomik büyümeyi yaşadığı kaydedilerek, salgının bölgede yayılmasıyla ekonomi, sağlık ve sosyal kriz ikliminin daha belirgin hale geldiği bildirildi.
Pandeminin kapsamı ve süresi hala belirsizliğini sürdürürken etkilerinin daha belirgin hale geldiğine dikkati çekilen raporda, şu ifadelere yer verildi:
"Bölge, 2020 yılında gayrisafi yurt içi hasılasında (GSYİH) gerçekleşmesi beklenen yüzde 5,3'lük daralmayla tarihindeki en büyük krize maruz kalacak. Bu büyüklükte bir daralmayla 1930'ların Dünya Ekonomik Buhranı'ndaki yüzde 5 ya da 1914'teki yüzde 4,9 daralmadan bu yana karşılaşılmadı."
"Bölge, Kovid-19 ile ekonomik açıdan zayıf olduğu bir dönemde karşılaştı"
Latin Amerika ve Karayipler bölgesinin pandemiyle ekonomik açıdan zayıf ve savunmasız olduğu dönemde karşılaştığına işaret edilen raporda, 2008'deki global krizi izleyen 10 yılda (2010-2019) bölgesel GSYİH'nin yüzde 6'dan 0,2'ye gerilediği, 2014-2019 dönemindeki büyümenin ise 1950'lerden beri en düşük seviyede olduğu kaydedildi.
Raporda, pandeminin, bölgedeki istihdamdan fakirlik ve eşitsizliklerin azaltılmasıyla mücadeleye kadar birçok alanda ciddi etkisinin olacağına dikkati çekilerek, ekonomideki gerilemenin hesaplanmasının hükümetlere normale dönüş için sarf edilmesi gereken efor ve çabanın büyüklüğüne ilişkin bilgi verebileceği belirtildi.
Normale dönüşün, pandemi öncesi döneme dönüş olmadığı ve olmaması gerektiği vurgulanan raporda, orta vadeli değerlendirmelerin, üretim organizasyonlarındaki yapısal değişikliklerin anlaşılabilmesi açısından önemli olduğunun altı çizildi.
Bölgedeki sağlık hizmetleri, gelir ve işlerin korunması amacıyla yeterli mali teşvik sağlanmasının gereklilik taşıdığına işaret edilen raporda, ilaç, tıbbi ekipman, gıda ve enerji gibi temel ihtiyaçlarda tedarik zincirindeki sürekliliğin garanti edilmesinin önem taşıdığı vurgulandı.