Mısır ordusunun 3 Temmuz 2013 tarihinde askeri müdahaleyle yönetime el koyması, Batı'nın iki yüzlü tutumunu bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Avrupa Birliği (AB) ve ABD, Muhammed Mursi'nin tutuklanmasına da darbeye direnen halkın üzerine otomatik silahlarla ateş açılmasına karşı da sessiz kaldı.
Avrupa Birliği, darbeden saatler önce, "Mursi'nin halkının beklentilerine cevap veremediği ve AB desteğini hak etmediği" açıklaması yaptı. Dönemin AB Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Elmar Brok, darbeyi "yeni bir fırsat" olarak tanımladı ve Sisi cuntasına yardım yapılmasını önerdi.
Aynı tavır, Mursi'nin yargılanması sürecinde ve Muhammed Mursi hakkında idam kararları verilirken de sürdü. Şubat 2019'da 9 gencin idam edilmesinden sadece 1 hafta sonra Mısır'daki AB-Arap Birliği zirvesiyle darbeye destek ayyuka çıktı.
"AB bazen iki yüzlü davranabilir"
Başta Türkiye olmak üzere AB'nin darbecilere verdiği desteğe yönelik eleştiriler, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkan Yardımcı Pavel Telicka'nın, "AB'nin bazen iki yüzlü davrandığını söyleyebilir miyiz? Evet söyleyebiliriz, mükemmel değiliz" açıklamasıyla kabul edildi.
Dönemin ABD Başkanı Barack Obama da, darbe sürecinde Muhammed Mursi'yi aramış, demokrasinin sadece seçim olmadığını dile getirmişti.
Mısır'da hiçbir grubu desteklemediklerini savunan Obama, daha sonra darbeye karşı sessiz kalarak sürece destek verdi.
Muhammed Mursi'nin vefatından sonra AB'den de ABD'den de herhangi bir açıklama gelmedi. Sadece ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus günlük basın brifinginde bir soru üzerine, "Haberdarız ve olayın takipçisiyiz" ifadelerini kullanmakla yetindi.
Kaynak: TRT Haber