Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatının, Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinin (DİTİB) kurum olarak casusluk yaptığına dair herhangi bir kanıt olmadığı tespitinde bulunduğu öğrenildi.
DİTİB kaynaklarından edinilen bilgiye göre, DİTİB camilerinde görev yapan bazı imamların Ankara’ya bilgi notları göndererek "casusluk faaliyeti" yürüttüğü iddialarıyla ilgili inceleme yapan Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatı, bölgesinde DİTİB’in casusluk yaptığına dair herhangi bir kanıt olmadığını belirledi.
Kuzey Ren Vestfalya eyalet hükümeti yetkilileri de DİTİB’in Almanya’da gerçekleştirildiği iddia edilen casusluk olaylarına ilişkin somut bir kanıt olmadığı yönünde açıklamalarda bulundu. Kuzey Ren Vestfalya İçişleri Bakanı Ralf Jager'in de 9 Şubat Perşembe günü Eyalet Meclisinde bu tespiti destekleyen bir konuşma yaptı.
"Diyanet'ten imamlara gelen bir talimat yok"
Jager, Eyalet Meclisi İçişleri Komisyonunda yaptığı açıklamada, casusluk yaptıkları iddia edilen imamlar hakkında yapılan araştırmalarda, DİTİB'in olayla doğrudan bir bağlantısı bulunduğuna dair bir tespitin söz konusu olmadığını ifade etti. Jager, "ajanlık faaliyeti" olarak değerlendirilen raporların nitelik ve nicelik olarak birbirinden farklı olduğuna dikkati çekti.
Jager, Diyanetten gönderilen herhangi bir matbu formun olmamasını ise casusluk faaliyetinin yapılmadığına ilişkin somut bir gösterge olarak değerlendirdi.
DİTİB ve Türk Başkonsoloslukları arasında yapısal bir bağ bulunduğuna işaret eden Jager, konsolosluklardaki din hizmetleri ateşelerinin DİTİB Genel Başkanına bağlı olduğuna işaret etti.
Kuzey Ren Vestfalya Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Burkhard Freier de Eyalet Meclisinde bir oturumda konuya ilişkin yaptığı açıklamada, bahse konu raporların yereldeki imamlar tarafından din ateşeleri üzerinden Türk Başkonsolosluklarına iletildiğini söyledi.
"Casusluk olarak adlandırmak, akıldan uzak birşey"
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, iddialara ilişkin Alman medyasına yaptığı açıklamada, "Din görevlilerinin yahut DİTİB’in kendi vatandaşlarımızı, müslümanları FETÖ ve DEAŞ gibi örgütlerin yanlış düşüncelerinden koruma reflekslerini, çabalarını ve gayretlerini casusluk olarak adlandırmak, akıldan uzak bir şeydir. Hiçbir din görevlisi, kendi cemaatinden herhangi birisinin mahrem hayatıyla ilgili hiçbir bilgiyi paylaşmaz, paylaşamaz. Bu suçlamaları kabul etmek mümkün değildir." diye konuşmuştu.