Diyanet İşleri Başkan Vekili Ekrem Keleş, Myanmar'ın Arakan eyaletinde Müslümanlara yönelik gerçekleştirilen saldırılarla ilgili, "Arakan'da, sadece 'Rabb'imiz Allah'tır' dedikleri için inançlarından dolayı doğup büyüdükleri yurtlarından, kendi topraklarından çıkarılan, sürgün edilen, işkenceye maruz kalan, ölümle karşı karşıya bırakılan Müslüman kardeşlerimiz var. Arakanlı Müslüman kardeşlerimize uygulanan bu zulmü şiddetle kınıyorum." dedi.
Keleş, Mekke Diyanet Hastanesi ziyaretinde gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Haccın, dünyanın dört bir yanından gelen renkleri, dilleri ve ırkları farklı milyonlarca Müslümanı bir araya getirdiğini dile getiren Keleş, Müslümanların yaşadığı sıkıntı ile problemlerin burada konuşulması gereken konulardan biri olduğunu söyledi.
Myanmar'ın Arakan eyaletinde Müslümanlara yönelik sürdürülen saldırılara tepki gösteren Keleş, şunları ifade etti:
"Arakan'da, sadece 'Rabb'imiz Allah'tır' dedikleri için inançlarından dolayı doğup büyüdükleri yurtlarından, kendi topraklarından çıkarılan, sürgün edilen, işkenceye maruz kalan, ölümle karşı karşıya bırakılan Müslüman kardeşlerimiz var. Dünyanın en mazlum milletleri arasında yer alıyor şu anda Arakanlı Müslümanlar. Arakanlı Müslüman kardeşlerimize uygulanan bu zulmü şiddetle kınıyorum.
Biz geçmişte bütün inançları, ırkları barış ve huzur içinde bin 400 yıl yaşatmış bir medeniyetin evlatlarıyız. Hangi inançtan olursa olsun inançlarına dokunmadan İslam toplumunda barış ve huzur içinde yaşamışlardır. Biz bu derin medeniyetin sahibi olarak Müslümanlara karşı uygulanan zulmü şiddetle kınıyoruz. Üzücü olan İslam dünyasının dağınıklığı içinde maalesef Müslüman kardeşlerimize yardım eli uzatılmamasıdır."
"Zulüm karşısında sessiz kalmaları son derece üzücü"
Uluslararası insan hakları kuruluşlarının Arakan'a sessiz kaldığını söyleyen Keleş, "Dünyadaki güya insan haklarını korumak üzere kurulmuş olan kuruluşların bu zulüm karşısında sessiz kalmaları son derece üzücüdür. Müslümanlar, birlik ve beraberliklerini temin etmek zorundadır. Hacda, kutlu iklimdeyiz. Bütün müminler burada İslam ümmetinin birlik ve beraberliğini sergilemek için buradalar." diye konuştu.
Müslümanların dağınıklığının, dünyanın dört bir tarafında zulme uğrayan Müslümanlara yardım edememe gibi çok acı bir tabloyu ortaya koyduğuna dikkati çeken Keleş, "Müslümanlar birleşmek zorundadır. Kardeşliklerini pekiştirmek, bir araya gelip dayanışmak zorundadır. Ancak o zaman bu zulümlerin önüne geçilebilir." değerlendirmesinde bulundu.
"Zulmün önüne geçilmesi gerekiyor"
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfının, yıllardır Arakanlılara gerekli yardımı ulaştırdığını aktaran Keleş, şunları kaydetti:
"Bu çözüm değil. Bangladeş, Pakistan, Malezya'ya sığınmak zorunda kalmış, yurtlarından çıkarılmış Myanmarlı kardeşlerimize yardım ediyoruz elbette. Şimdi oralarda kurbanlar kesilecek. Milletimizin yardımları ulaştırılıyor ancak bunlar yeterli değil. Bizim esas amacımız ve derdimiz, bu kardeşlerimiz o topraklarda doğmuşlar, orası onların vatanı. Kendi vatanlarında diğer inanç mensuplarıyla birlikte özgürce yaşamalarıdır. Kendilerine zulmeden o insanların zulmünün önüne geçilmesi gerekiyor. Kendi topraklarında özgür bir şekilde inançlarını yaşamaları, eğitimlerini almaları, o vatanın evladı olarak kendi vatanlarında özgür şekilde Müslüman olarak yaşamalarıdır esas hedefimiz. Bunun temin edilmesi yolunda çalışmaların yapılması gerekiyor."
"Haccın, Müslümanlara birlik şuuru kazandırması lazım"
Yurtlarından çıkarılarak mülteci konumuna düşürülen milyonlarca insan olduğuna, onların insanlığın gözü önünde denizlerde boğulduğuna dikkat çeken Keleş, "Akdeniz mülteci mezarlığına döndü. Bebeklerin cesetleri kıyılara vuruyor. Her Müslümanın bunun acısını yüreğinde hissetmesi gerekiyor. Halep'te mazlumların üstüne düşen her bomba bizim yüreğimizde patlamıyorsa İslami bir şuura sahip değiliz demektir. Dünyanın dört bir yanından Müslümanların bulunduğu hac, bu şuura sahip olmayı gerektirir." sözlerine yer verdi.