Doğu Akdeniz'de tek başına hak iddia eden, bunun için de tek yanlı girişimlere ve her türlü provokasyona başvuran Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin bencil tutumu, Doğu Akdeniz'de suların ısınmasının asıl sebebi oldu.
Rum kesimi ilan ettiği münhasır ekonomik bölgelerde uluslararası enerji firmalarına arama sondaj ve kazı ruhsatı verdi.
Bununla yetinmeyerek, doğalgazın taşınması için Türkiye’yi ve Kıbrıs Türklerini dışlayacak bir formül arayışına girdi.
İtalya, Yunanistan ve İsrail ile imzaladığı East Med boru hattı projesi de bu düşüncenin bir ürünü olarak ortaya çıktı.
Türkiye'den ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden tepki
Türkiye, Rum yönetiminin bu tutumuna seyirci kalmadı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "O zaman biz de diyoruz ki siz tek taraflı yapmaya devam ederseniz biz de Kıbrıs Türk halkının haklarını koruruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin münhasır ekonomik bölgelerinde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin TPAO’ya verdiği ruhsatlar çerçevesinde artık sismik araştırma da sondaj da yapacağız. İki tane platformumuz var." dedi.
Bu çerçevede Fatih gemisi Türkiye’nin kıta sahanlığı içinde kalan bölgede sondaj çalışmalarına başladı.
Bunu hazmedemeyen Rum tarafı ise gemi mürettebatını tutuklamakla tehdit etti.
Ancak ne Ankara ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Doğu Akdeniz'in doğal zenginlikleri üzerindeki hakkını başkasına teslim etmek niyetinde.
KKTC Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, "Kıbrıslı Rumlar yine kendi kendilerini kandırıyor. Bugüne kadar kendileri tek başlarına kazıyı yaparken iyiydi de şimdi mi kötü oldu." yorumunda bulundu.
Lefkoşa yönetimi, Rumların tek yanlı tutumuna kayıtsız kalan uluslararası topluma da "çifte standart" uygulandığı gerekçesiyle tepkili.
Kaynak: TRT Haber