Nobel Tıp Ödülü bu yıl, çevre ile duyular arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılmasını sağlayan çalışmalara imza atan bilim insanları David Julius ve Ardem Patapoutian'a verildi.
Julius, derideki sinir uçlarında, ısıya yanıt veren bir sensörü tespit edebilmek için kırmızı biberde yanma hissini ortaya çıkaran kapsaisinden faydalandı.
Patapoutian ise deride ve iç organlarda mekanik uyarıcılara yanıt veren yeni bir sınıf sensörü keşfetmek için baskıya duyarlı hücreleri kullandı.
2021 Nobel Tıp Ödülü'ne layık görülen her iki bilim insanının keşiflerinin, sinir sisteminin ısıyı, soğuğu ve mekanik uyarıcıları nasıl algıladığına dair anlayışın hızla gelişmesine katkı sunan yoğun araştırmaları başlattığı, çevre ile duyular arasındaki karmaşık etkileşimi kavrayışımızda kritik öneme sahip kayıp halkaları saptadığı ifade ediliyor.
David Julius kimdir?
ABD'de Brighton Beach'de 1955 yılında dünyaya gelen Julius, ilk ve orta eğitimine burada devam etti.
Julius, 1973-1977 yılları arasında Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) lisans eğitimi aldı ve burada Alexander Rich'in laboratuvarına katılarak tRNA çalışmalarını deneyim etme fırsatı buldu.
Biyokimya alanında 1977-1984 yıllarında Berkeley Üniversitesi'nde yüksek lisans yapan Julius, 1984-1990 yıllarında Columbia Üniversitesi'nde doktora yaptı, daha sonra burada araştırmacı olarak çalışmalarda bulundu.
Julius, çalışmalarında nörofarmakoloji ve reseptör işlevini, dokunma ve acıyla ilgili moleküler mekanizmaları belirlemeye ve anlamaya odaklandı.
1997 yılında Julius laboratuvarı, biberleri "acı" hale getiren kimyasal kapsaisini saptayan reseptör TRPV1'i klonlamayı ve karakterize etmeyi başardı.
Ardem Patapoutian kimdir?
Lübnan'da dünyaya gelen Patapoutian, yüksek öğrenimini Beyrut Amerikan Üniversitesi'nde gördü.
1986 yılında ABD'ye yerleşen Patapoutian, California Üniversitesi'nde yüksek lisans, California Teknoloji Enstitüsü'nde de gelişim biyolojisi alanında doktora yaptı.
Patapoutian, biyolojik reseptörlerin sıcaklık ve dokunmadaki etkilerinin yanı sıra sensörlerin sinyal iletimi üzerinde çalışmalar yürüttü.
Çalışmaları ısı, mekanik kuvvetler ya da artan hücre yoğunluğuyla aktif hale gelen yeni iyon kanallarının ve reseptörlerin tanımlanmasına büyük katkılar sağladı.
Patapoutian ve meslektaşları, bu iyon kanallarının ısı ve dokunma duyusunda olağanüstü bir rol oynadığını ortaya koydu.