Dünya Başarısının Sırrını Merak Ediyor

Amerika Birleşik Devletleri'nde, aylardır süren başkanlık yarışı nihayet sona erdi.

Yarışın sonunda, Beyaz Saray'ın kapıları, ülke tarihinin ilk siyah başkanı Barack Obama'ya, ikinci kez açıldı.

Amerikalılar, Demokrat Obama ile Cumhuriyetçi Romney arasında, tarihlerinin en çekişmeli başkanlık yarışına şahit oldu.

200 milyon Amerikalı seçmenin yaklaşık 107 milyonu sandık başına gitti.

53 milyon 528 bin seçmen oyunu Obama'ya verdi. Romney'i tercih edenlerin sayısı ise kıl payı bir farkla 52 milyon 825 binde kaldı. Kilit eyaletlerde de öne geçen Obama, ipi göğüsleyen isim oldu.

Seçimin istatiksel sonuçları Obama'nın başarısına ilişkin ilginç ipuçları veriyor.

Buna göre Obama'yı başkanlık koltuğuna göçmenler, gençler ve kadınlar taşıdı.

Siyahların % 93’ünün, Latinlerin % 50’sinin Oyunu Aldı

Obama, siyahların yüzde 93'ünün, 50 milyonu geçen nüfuslarıyla ülkedeki en büyük azınlık grubu oluşturan Latinlerin yüzde 75'inin oyunu aldı.

Bekar Kadınlar ‘Obama’ Dedi

Kadınlar, özellikle bekar kadınlar "Obama" dedi. Gençlerin yüzde 66'sının oyu da Obama'ya gitti.

Rakamlar Amerika Birleşik Devletleri'nin nüfus gerçeğine de ışık tutuyor.

Bu ülkede, beyazların ağırlığı azalıyor. Azınlıkların ve bekarların sayısı artıyor.

İşte bu noktada, Obama'nın göçmen politikaları seçimi kazanmasında önemli bir etken oldu.

Belirli şartlar altında, göçmenlere sınırdışı uygulamasına son verilmesi için çalışan Obama, özellikle genç göçmenlerin kalbini çoktan fethetti.

8 milyon Müslümanın desteğini de arkasına alan Obama'nın başarısı bir yerde, Amerikan halkının ülkedeki etnik ve çoğulcu yapıyı desteklemesinin bir göstergesi.

“İçinizden Biri”

Obama, halk tabanı ile sağlam ilişkiler kurmayı bildi: "Orta sınıfı başka kim savunabilir ki" ve "içinizden biri" sloganlarıyla seçmenlerin kalbini fethetti.

Zenginler kulubüne dönen Cumhuriyetçi partinin adayı Romney ise Amerikan toplumunun çoğulcu, renkli tabanını görmezden gelerek başarısız bir profil çizdi.

Obama'nın kadınları fethetmesinde ise eşi ve en büyük destekçisi Michelle Obama'nın yeri tartışılmaz.

Kocasının adeta sağ kolu olan Michelle Obama, başlattığı çeşitli toplumsal kampanyalar, cana yakın ve içten tutumlarıyla kısa sürede halk tarafından benimsendi.

'First lady' , bir anne olarak da, halkın kalbini kazanmayı bildi.

Sonuçta Obamaların, kızlarıyla birlikte çizdikleri "mutlu aile tablosu", "örnek Amerikan ailesi hayali" ile bire bir örtüştü.

Dış Politikayı da İyi Kullandı

Bunun yanı sıra iç ve dış politikalarda da Obama avantajlı konuları öne çıkarmayı iyi bildi.

Her ne kadar rakibi Romney, ülke ekonomisinin kötü durumundan Obama'nın acemiliğini sorumlu tutsa da, son 6 ayda ekonomik iyileşmeye ilişkin gelen veriler Obama'nın elini kuvvetlendirdi.

Terör örgütü El Kaide elebaşı Usame bin Ladin'in öldürülmesi, dış politikada Demokratları öne geçirdi.

Son olarak Sandy Kasırgası da Obama'ya puan kazandırdı. Başkan'ın seçim kampanyası programına ara verip afet bölgesini ziyaret etmesi Amerikan halkının Obama'ya duyduğu güveni artırdı.