Doğanın insan faaliyetleri yüzünden gün geçtikçe daha fazla zarar görmesi tüm canlıların yaşamı için ciddi tehdit oluşturuyor. Çevrenin kirlenmesi, ekosistemin dengesini bozarak küresel ısınmaya yol açıyor.
Sanayi devriminden bu yana fosil yakıtların kullanımındaki artış, insanlığın çevreye verdiği zararların başında geliyor. Fosil yakıt kullanımıyla atmosfere salınan sera gazı yoğunluğunun giderek artması, gezenin daha fazla ısınmasına neden olurken, küresel sıcaklık artışı da canlı türleri için tehlike arz eden iklim değişikliğini beraberinde getiriyor.
Küresel sıcaklığın artmasında emisyon salımının büyük rol oynadığını ortaya koyan uzmanlar, fosil yakıtlara yapılan yatırımın devam etmesi durumunda 2030-2052 yılları arasında küresel sıcaklık artışının 1,5-2 dereceye ulaşacağını tahmin ediyor.
Uzmanlar, dünyada sıcaklık artışının 2 dereceye ulaşması halinde eriyen buzulların deniz seviyesini yükselteceği, kıtaların bir kısmının sular altında kalacağı, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin ciddi ölçüde etkileneceğini öngörüyor.
Verimli topraklar yok oluyor
Gıda ihtiyacının karşılanmasında önemli rol oynayan topraklar, yanlış tarımsal uygulamalar, endüstriyel ve evsel atıkların kullanımı gibi nedenlerden ötürü gün geçtikçe daha fazla kirlenirken, bu kirlilik hem toprak ekosisteminin zarar görmesine hem de iklim değişikliğine neden oluyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) ortaya koyduğu veriler, yeryüzündeki toprakların yaklaşık 3'te 1'inin bozulmuş olduğuna işaret ediyor. Bu da toprakların korunması konusunda yeterince önlem alınmadığını gösteriyor.
Gıdaların yüzde 95'inin topraktan geldiğini ortaya koyan veriler, nüfus artışı ve toprağın bozulması nedeniyle 2050'de kişi başına küresel ekilebilir ve üretken alan miktarının, 1960'taki seviyenin 4'te 1'i olacağına dikkat çekiyor.
Dünyada genelinde yapılan araştırmalar, erozyonun en fazla görüldüğü bölgelerin Hindistan, Çin, Sahra Altı Afrika ve Güney Amerika olduğunu ortaya koyuyor.
İklim değişikliğiyle mücadele için neler yapmalı?
Uzmanlar, iklim değişikliğiyle mücadele için bireysel önlemlerin yanı sıra karar alıcıların köklü eylem planları üzerinde çalışması gerektiği görüşünü paylaşıyor.
Bireyler, daha fazla yerel yetiştirilmiş sebze ve meyveler yemek, enerji tasarrufu yapmak ve bir yere araba yerine bisikletle veya özellikle kısa mesafelere yürüyerek gitmek gibi tercihlerle üzerine düşen sorumluluğu yerine getirebilir.
İşletmeler, sektörler ve toplumların da bu konuda harekete geçme sorumluluğu var.
Karar alıcıların sera ve metan gazlarının salınımına neden olan petrol ve kömür gibi fosil yakıtların yerine rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih etmesi de iklim değişikliğiyle mücadelede önemli.
Kaynak: AA, Reuters