Kayseri'de Erciyes Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bölümü'nde okuyan 21 yaşındaki kızı Ghadir ile hayata tutunmaya çalışan Suriyeli Munira Lahlah'ın hayatı, 2011'de Esed rejimine karşı gerçekleştirilen gösterilere katıldıktan sonra karardı.
Rejim güçleri tarafından gözaltına alınan eşi Eymen'in hayatta olup olmadığından dahi haberi bulunmayan, oğlu Abdulfettah'ı cezaevinde yapılan işkencelerle kaybeden Munira Lahlah, zindanda 6 ay boyunca yaşadıklarını hala unutamıyor.
Munira Lahlah, Suriye'de iç savaştan önce Hama'da 2 çocuğuyla yaşadığını, eşinin sanayide çalıştığını, kendisinin de ev kadını olduğunu söyledi.
"Eşim öldü mü hayatta mı bilmiyorum"
Ülkede savaş çıktığında kendilerinin de Esed rejiminin düşmesi için düzenlenen gösterilere katıldığını belirten Lahlah, "Silahsızdık ancak Esed bizi silahla karşıladı, herkesi öldürmeye başladı. Birlikte yola çıktık, eşim işe gidiyordu, aldılar. Ondan sonra Esed'in askerleri yavaş yavaş şehre girmeye ve milleti sebepsiz almaya başladı. Hiçbir şey yapamadık, soru bile soramadık çünkü sorsak bizi de alırlardı. Eşim öldü mü hayatta mı bilmiyorum, hiçbir haber alamadım." diye konuştu.
Oğlu işkenceden hayatını kaybetmiş
Oğlunun 2012'de gözaltına alınıp 5 ay sonra "öldü" diye kendilerine verildiğini dile getiren Lahlah, "Çok işkence görmüş. Herkese işkence yapmışlar. Tırnaklarını çekmişler, elektrik vermişler, elinde sigara söndürmüşler. İşkence yaptıktan sonra ölsün diye lastiğin içine koyup 3 gün öyle bırakmışlar. Çocuğumu öldü zannedince, mezara koyulsun diye bize verdiler. Birkaç gün sonra yaşadığını görünce yine aldılar. Daha sonra öldüğünü söylediler ve kimliğini verdiler." dedi .
Esed rejimine karşı çıktığı gerekçesiyle 2014'te kendisinin de gözaltına alındığını belirten Lahlah, şöyle devam etti:
"5-6 ay cezaevinde kaldım. Bir ay tuvalette bırakıldım. Oğluma yaptıkları işkenceyi bana da yaptılar. Bize yaptıkları işkenceler çok kötüydü, Allah kimseye göstermesin. Korkup konuşalım diye başka kişileri getirip gözümüzün önünde öldürüyorlardı. Başka bir şehre götürdüler, gördüğüm işkenceleri saysam yarına kadar bitmez. Tırnaklarımı söktüler, elektrik verdiler, belimde, ellerimde ve ayaklarımda sigara söndürdüler. Erkeklere yaptıkları işkencelerin aynısını kadınlara da yapıyorlardı. Geldikleri zaman birkaç tane yüzük takıyorlardı, vurdular dişlerimi döktüler."
"Ölü adamları köpeklere veriyorlardı"
Cezaevinde bulunduğu dönemde oğlunu getirdikleri anda yaşadıklarını anlatan Lahlah, şunları kaydetti:
"Nasıl işkence yaptıklarını göstermek için oğlumu getirdiler. 17 yaşındaydı ancak o kadar işkence gördüğü için 6 yaşındaki çocuk gibi görünüyordu, hiç ayakta duramıyordu, yürüyemiyordu. 24 saatte bir yemek veriyorlardı, 24 saatte bir lavaboya götürüyorlardı. Kendi gözümle her şeyi gördüm. O kadar işkence gördüğüm için kendimi kaybettim . Beni hastaneye götürdüler. Ellerimi ve ayaklarımı açarak bağladılar. Bir hafta öyle yemeksiz ve susuz bıraktılar. Benim gibiler ölüyordu, kaldırıp dışarıya atıyorlardı. Azrail isminde biri geldi, 'Seni bitireceğiz' dedi. İnsanlar ölene kadar demirle kafasına vuruyordu. Daha sonra başka bir yere götürdüler ve orada beni bıraktılar. Kaçtım Türkiye'ye geldim."
Kendilerine kucak açan Türkiye'ye teşekkür eden Lahlah, hasta olduğu için hayırseverlerin yardımını beklediğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA