Wulff, Tagesspiegel gazetesine yaptığı açıklamada, Almanya'da son haftalarda göçe ilişkin artan tartışmalara dikkati çekerek, "Almanya'da göçmen kökenliler olmadan hiçbir şey yürümez. Göç olmazsa bir kayıp yaşarız. Otellerin, restoranların, eczanelerin, hastanelerin ve bakım merkezlerinin durumunu bir düşünün." ifadesini kullandı.
Almanya'da Müslümanların medyada nasıl algılandığıyla ilgili geçmişte yapılan araştırmaya değinen Wulff, şöyle devam etti:
"Almanya'daki Müslümanlar aslında sadece suç, terör ya da başörtüsü söz konusu olduğunda algılanıyor. Bu hiç de gerçeği yansıtmıyor. Buna milli futbol takımımızın kaptanı (İlkay Gündoğan) ve COVID-19 aşısını üretenler (Uğur Şahin ve Özlem Türeci) de dahil. Tüm komşularımız, meslektaşlarımız, barış içinde ve hukukun üstünlüğüne saygı duyarak birlikte yaşayan insanlar."
Alman Silahlı Kuvvetlerinde yaklaşık 5 bin Müslüman askerin görev yaptığını vurgulayan Wulff, "Ama neredeyse hiç kimse bunun farkında değil. Onlar bizim için hayatları pahasına görev yapıyorlar, biz ise sadece sorunlar hakkında konuşuyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisinin (AfD) insan onuruna ve temel özgürlüklere karşı takındığı tutumu eleştiren Wulff, "Bu, demokrasinin altını oyma, onu istismar etme girişimidir. İzolasyon, kibir fikrini yüceltmektedir. AfD'nin nüfuz kazanması sadece azınlıkları büyük ölçüde tehlikeye atmakla kalmayacak herkese, tüm ülkeye zarar verecektir" ifadesini kullandı.
Wulff, Almanya'da İslam, göç ve entegrasyon konularında halen büyük zorluklarla karşılaşıldığının altını çizdi.