Mısır'da askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi döneminin Enformasyon Bakanı Salah Abdulmaksud, 3 Temmuz 2013'teki darbenin Mısır ve Mısırlıların tarihinde farklı bir rol oynadığını belirtti.
Darbenin, Mısır tarihinde seçilmiş ilk sivil başkan Muhammed Mursi'ye karşı yapılmış bir darbe olduğunu aktaran Abdulmaksud, sosyal adalet, demokratik ve hür bir devletin kurulması için 1952'den 11 Şubat 2011'de (Hüsnü) Mübarek'in düşmesine kadar 60 yıl boyunca askeri yönetimin heba ettiği halkın onurunu korumak için 25 Ocak (2011) devriminde kazanılan Mısırlıların iradesini hiçe saydığını ifade etti.
Abdulmaksud, askeri darbenin Mısırlıların rüyasını yarım bıraktığını belirterek, "Mısır halkına karşı komplo kurdu. Başkan Mursi'yi savunan on binlerce siyasetçiyi tutukladı. Seçilmiş başkanı kaçırıp onu hapse attılar, yasal haklarından mahrum bıraktılar, ilaçlarını, aile ziyaretini yasakladılar, üstüne zalimce birçok dava atıldı." dedi.
Mursi'ye karşı bu davranışlarının onu yavaşça ölüme sürükleyip geçen yıl 17 Haziran'da mahkeme salonunda şehit olmasına neden olduğuna işaret eden Abdulmaksud, Mursi'nin Mısır halkının özgür ve onurlu bir yaşam sürmesi için yeni demokratik, medeni bir devlet kurmaya çalıştığını aktardı.
"Mursi, Mısır'ın bağımsızlığı için çalıştı"
Salah Abdulmaksud, Mursi'nin Mısır halkı için adaleti uygulayan, vatandaşlar arasında hukuk ve eşitliği sağlayan bir devlet istediğine vurgu yaparak, "Başkan Mursi sarayda oturmayı reddetti, ailesiyle kiralık dairesinde kalmakta ısrar etti. Halkın malından bir kuruş bile almadı, aylık maaşından bile vazgeçti." dedi.
Mursi'nin Mısır'ın bağımsızlığı için çalıştığını ifade eden Abdulmaksud, "Amerika ve Mübarek'in kararlarını etkileyen petrol ülkelerine tabi olmayı reddetti. Mısır’da silah, ilaç ve gıdanın yeterli olması için çaba sarf etti ve buğday üretiminde yüzde 40 artış sağladı." diye konuştu.
Abdulmaksud, darbe sürecinde Mısır medyasının rolüne ilişkin, şunları kaydetti:
"Mursi dönemindeki basın özellikle özel basın demokrasiye karşıydı ve devrime karşı bir güçten yönlendiriliyordu, özel basını (özellikle televizyon kanalları) eski rejimin güçleri ya da istihbarat ve askeriyeye bağlı şirketler veya Körfez ülkelerinden finansal destek alanlar yönetiyordu, özellikle BAE ve Suudi Arabistan. Başkan'ın (Mursi) yönetimde olduğu yılda özel televizyon kanallarına BAE ile Suudi Arabistan ve (Hüsnü) Mübarek rejiminin adamlarının Başkan Mursi'ye karşı saldırmak, eylem ve başarılarını çarpıtmak için yaklaşık 6 milyar cüneyh yani dönemin 1 milyar doları yardım yaptıklarını öğrendik. Başkan Mursi döneminde basın görülmemiş bir özgürlüğe sahipti ama onlar bu özgürlüğü Başkana karşı askeri darbe yapmak için kullandı."
Abdulmaksud, Mursi dönemindeki Enformasyon Bakanlığı dönemiyle ilgili olarak, bu dönemin medya için büyük bir özgürlük dönemi olduğunu, gazete, televizyon ve radyo uzun tarih boyunca böyle bir özgürlük görmediğini söyledi.
Mursi'yle birlikte basını yetkililerin basını olmaktan çok devletin basını olmaya taşımak istediklerini anlatan Abdulmaksud, medyayı farklı görüşleri ve yönleri olan bütün Mısırlılara kendi duruşlarını ve fikirlerini ifade etmek için açtıklarını ve hiç kimseyi görüşünden dolayı engellemediklerini ifade etti.
"Başkan'a darbe yapanlara halkın hesap soracağına inanıyoruz"
Salah Abdulmaksud, Mursi'nin 17 Haziran 2019'da 67 yaşındayken mahkeme salonunda duruşma esnasında hayatını kaybettiğini hatırlatarak, "Muhammed Mursi'nin yavaşça öldürüldüğünü düşünüyorum. Onu çok zor şartlar altında hapsettiler. Eşini ve çocuklarını görmesini engellediler, sesini halka duyurmamak için kıstılar, demir parmaklıklar içindeki cam sandığa koydular, içine ne hava giriyor ne de ses çıkıyor. Şeker ve tansiyon hastalığına rağmen ilaçlardan ve tedavi görmekten mahrum bırakıldı. Uluslararası hukuki organizasyonlar var, bunların başında Birleşmiş Milletler olmak üzere Başkan Mursi'nin vefatı veya şehadetinin sebeplerini araştırmak istediler ama şimdiye kadar bir şey olmadı. Sanırım bundan sonra da bir araştırma olmayacak. Bilerek veya ihmal edilerek hapsedilen ve öldürülen Başkan'a darbe yapanları halkın araştıracağına ve hesap soracağına inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Mısır ekonomisinin büyük bir gerileme ve çöküş yaşadığını ve halkın görülmemiş artan pahalılığın altında inlediğini savunan Abdulmaksud, şöyle devam etti:
"Mısır cüneyhinin değeri düştü. Başkan Mursi döneminde dolar 6,5 cüneyhken şimdi 16,5 cüneyh. İç ve dış borç 3 katından fazlasına çıktı. Şu an Mısır ekonomisi IMF'nin inisiyatifinde. Koronavirüsten önce 12 milyar dolar borç alındı, koronavirüsle mücadelede 8 milyar dolar daha borç almak için işlemler yapılıyor. Mısır’da yoksulluk sınırı yüzde 50'yi aştı, orta sınıf da şiddetli geçim sıkıntısı yaşıyor."
Abdulmaksud, darbecilerin söz verdiği hiçbir şeyde başarılı olmadığını söyleyerek, şunları kaydetti:
"General Sisi'nin Mısır'ı ekonomik açıdan başarılı bir devlete dönüştüreceğini ve Mısırlılardan vergi istemeden önce ceplerini parayla dolduracağı yalan vaatlere inanan halk gerçeği öğrendi. Söz verdiği her şeyde başarısız oldu. 6 ay mühlet istedi, sonra 1 yıl daha mühlet istedi, ardından geçen yıl son bir mühlet daha istedi ve darbe eylemlerinin yapıldığı anma döneminde yeni, farklı bir Mısır vadederek Mısırlılara dedi ki 'Siz bildiğiniz Mısır ülkesinden çok daha farklı bir Mısır göreceksiniz. 30 Haziran 2020'de yeni bir devlet göreceksiniz.' Dönem geldi ve Mısırlılar pahalılık, fakirlik, fiyat artışı ve vergilerden başka bir şey görmedi. Mısırlılar seraptan başka bir şey görmedi."
Demokrasiye kaşı yapılan darbeden dolayı Mısır halkının yaşadığı koşullara üzüldüğünü aktaran Abdulmaksud, "İnanıyorum ki Allah'ın izniyle Mısırlıların yarını daha iyi olacak. Allah'a dua edelim ki Mısırlıların günü yarın daha iyi olsun." dedi.
Mursi, askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılmıştı
Muhammed Mursi, eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'i istifaya zorlayan 2011 yılındaki halk devriminin ardından, 2012'de ülke tarihinde demokratik yollarla göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı olmuştu.
Mursi, 3 Temmuz 2013'te dönemin Savunma Bakanı ve ardından Cumhurbaşkanı olan Abdulfettah es-Sisi tarafından gerçekleştirilen askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılmıştı.
Darbe öncesinde Mısır halkına yönelik son konuşmasında Mursi, 25 Ocak 2011 devriminde elde edilen hakları ve meşruiyeti korumanın önemine değinmiş, "Hakkı ve hukuku korumanın bedelini gerekirse hayatımla öderim." ifadelerini kullanmıştı.