2000’li yılların başından itibaren yükselen kıta Afrika’da önemli adımlar atan Türkiye, kıtayla ticari, ekonomik, sosyal, kültürel ve askeri ilişkilerini sürekli geliştirdi.
2011'de ivme kazanan Türkiye-Somali ilişkileri ise iç savaş ve kıtlık gibi sorunlarla boğuşan Somali için can suyu, Afrika'ya açılan Türkiye için ise model oldu. Öyle ki, Somali’nin ardından Libya’da da “barış inşa edici” bir rol üstlendi Türkiye. Türkiye’nin Afrika’da izlediği bu politika, bölgedeki krizlerin çözümünde de Ankara’yı önemli adreslerden biri haline getirdi.
Öyle ki, Somali ile kriz yaşayan Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed'in Etiyopya ile Somali arasındaki ihtilafa dair Türkiye'nin desteğini istemesi ile ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a mektup yazmasının ardından, iki ülkenin de güvenine sahip olan Türkiye'nin ara buluculuk faaliyetleriyle başlayan süreç devam ediyor.
Somali ile Etiyopya heyetleri Ankara’da bir araya gelerek Türkiye ara buluculuğunda müzakereleri sürdürüyor.
Etiyopya, dünyada denize erişimi olmayan en büyük nüfusa sahip ülke.
Eritre'nin 1991'de fiilen Etiyopya'dan ayrılması ve 1993'te hukuken bağımsızlığını kazanmasıyla denize erişimini kaybeden Etiyopya, ekonomik nedenlerle Kızıldeniz'e erişim konusunu gündemde tutmuş, Somaliland ile 1 Ocak'ta bu yönde bir Mutabakat Muhtırası imzalamıştı.
Söz konusu muhtıra, Somaliland'ın tanınması vaadini içermesi nedeniyle Somali'nin ve uluslararası toplumun ciddi tepkisini çekmişti.
Somaliland Başkanı Musa Bihi Abdi, anlaşmanın tamamlanmasıyla Etiyopya'nın kendilerini "bağımsız" olarak tanıyacağını söylemişti.
Somali hükümeti ise Etiyopya'nın, Somaliland ile denize erişim anlaşması yapması üzerine büyükelçisini Etiyopya'dan geri çekmişti.
Arap Birliği ve Afrika Birliği, Etiyopya ile Somaliland arasında denize erişim işbirliğine yönelik "Kızıldeniz'de askeri üs inşası ve liman geliştirilmesinin önünü açan" anlaşmayı reddettiğini ve kınadığını duyurmuştu.
Etiyopya ile Somali Dışişleri Bakanları, iki ülke arasındaki krizin çözümünü teminen 9-10 Mart'da Nairobi'de bir araya getirilirken, iki ülke arasında yapılan dolaylı müzakerelerden bir sonuç alınamamıştı.
Somali ile Etiyopya arasında Türkiye’nin arabuluculuğunda yaşanan süreç, bölgesel aktör olarak Ankara’nın barış inşa edici rolünü güçlendirdi. Öyle ki, köklü sorunlar yaşayan Mısır ile Etiyopya arasında da müzakerelere Türkiye’nin aracılık edebileceği konuşuluyor.
Sorun nedir?
Etiyopya, Mısır ve Sudan, 10 yıldan uzun süredir Hedasi Barajı ile ilgili karşı karşıya geliyor.
Nil sularının yaklaşık yüzde 80'i topraklarında doğmasına rağmen sadece yüzde 3'ünden yararlanabilen Etiyopya, Afrika'nın en büyüğü olacak Hedasi Barajı'nın inşasına 2 Nisan 2011'de başladı.
Baraj, Sudan-Etiyopya sınırına yakın bir bölgede, Nil Nehri'ni yüzde 85 besleyen Mavi Nil Nehri kolu üzerinde yapılması nedeniyle büyük önem taşıyor. Etiyopya, Hedasi Barajı ile enerji açığını kapatmayı ve elektrik satmayı amaçlıyor.
Addis Ababa yönetimi, Mısır ve Sudan ile bir anlaşmaya varmamasına rağmen barajın doldurulmasında ısrar ederken, Kahire ve Hartum yönetimleri, Nil suyunun paydaş ülke başına düşen yıllık paylarının etkilenmemesi için öncelikle üçlü anlaşmaya varılması gerektiğini vurguluyor.
Tepkilere rağmen Temmuz 2020'de ilk dolum işleminin yapıldığı barajda, 20 Şubat 2022'de de ilk kez elektrik üretimine başlanmıştı.
TRT Haber'e konuşan SETA Dış Politika Araştırmacısı ve Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Tunç Demirtaş'a göre, Mısır’ın günümüzde yaşadığı ekonomik zorluklar dikkate alındığında Etiyopya ile mevcut gerilimin artacağını söylemek yanlış olmaz.
Adisababa ile uzun yıllardır sorun yaşana Kahire, Somali ile Etiyopya arasındaki sorunun baş göstermesinin ardından yeni adımlar atamaya başladı. Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud’u ağırlayan Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi, ülkesinin Somali’yi her alanda destekleyeceğini söyledi.
Bu ziyaretin ardından Mısır’dan Somali’ye askeri yardımlar yapılacağı iddia edildi.
Uzmanlar Kahire’nin attığı adımların zaten gergin olan Etiyopya-Mısır ilişkilerini daha da büyüteceğini düşünüyor. Esasen Mısır’ın iki ana amacı bulunuyor bu adımla. Birincisi Somali-Etiyopya gerginliğini artırmak. İkincisi ise bu gerginlik sayesinde Hadasi Barajı konusunda avantajlar elde etmek.
Ancak nihai olarak Mısır, bölgede yaşadığı sorunları savaş ile çözme yolunu tercih etmiyor. Eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek döneminden itibaren Kahire, Hadasi Barajı’nı ulusal güvenliğine büyük bir tehdit olarak görüyor ancak hala müzakereleri önceliyor.
Bölgede durum böyle iken, Dr. Tunç Demirtaş, Türkiye üzerinde oluşan beklentiyi şöyle özetliyor;
“Elbette Türkiye’nin Etiyopya ve Somali arasında günümüzde oynamış olduğu kolaylaştırıcılık rolü ve kökleşmiş tarihsel sorunları bulunan iki farklı anlayışa sahip olan devleti aynı çatı altında buluşturması Türkiye’den beklentileri de artırıyor.”
Demirtaş’a göre Ankara Kahire ile Addis Ababa arasında da kolaylaştırıcı bir rol üstlenebilir ancak uluslararası çevrelerde tartışılmaya başlanan konunun Türkiye’den talep edilmesi gerekiyor.
Öte yandan iki ülke arasında kökleşmiş sorunlar birçok muhatabı bulunuyor. Demirtaş sorunun önemli bir parçasının da İsrail olduğunu söylüyor ve ekliyor;
“İsrail yetkililerinden yapılan açıklamalarda Etiyopya-Mısır arasında yaşanacak herhangi bir çatışmada kesin olarak Etiyopya safında yer alacağının belirtilmesi, bir anlamda Mısır ve Etiyopya arasındaki sorunu daha karmaşık hale getiriyor.”
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yıllarda bölgede artan gerilimin ardından Tel Aviv Hadasi Barajı’nı hava saldırılarından korumak için bazı askeri sistemleri Etiyopya’ya göndermişti.
Tunç Demirtaş, oluşan uluslararası beklentiye rağmen şu aşamada Etiyopya ile Mısır arasında müzakere döneminin kısa vadede gözükmediğini belirtiyor.