Europol'ün "Avrupa Birliği (AB) Terörizm Durumu ve Trendi 2023 Raporu"nda, terör örgütü PKK'nın faaliyetlerine ve yeni dönem hedeflerine yer verildi.
YPG'nin, Türkiye tarafından PKK'nın uzantısı olarak kabul edildiği anlatılan raporda, terör örgütünün AB'de topladığı paraları, Suriye'de YPG militanlarını desteklemek için kullandığı vurgulandı.
Raporda, İsveç'in NATO'ya başvurusunun ve "2022 NATO Madrid Zirvesi"nin aşırı sol çevrelerde gündem oluşturduğu, PKK'nın, AB'de propaganda, eleman devşirme ve finansman faaliyetlerine odaklanmayı sürdürdüğü kaydedildi.
Terör örgütü PKK'nın, Avrupa'da çok aktif olduğu, idari, istihdam ve finansman amaçları için AB üyesi ülkeleri üs olarak kullandığı aktarılan raporda, PKK'nın, "kampanya" olarak isimlendirdiği yıllık para toplama faaliyeti kapsamında AB içinde büyük miktarda para topladığı bildirildi.
PKK, AB içindeki aşırı sol çevrelerle beraber eğitiliyor
Raporda, PKK'nın, AB içindeki aşırı sol ve anarşist ayrılıkçılar ile yakın ilişkisini sürdürdüğüne değinilerek, aşırı sol çevrelerin örgüte sadece destek sağlamadığı, çatışma bölgelerinde beraber eğitildikleri ve yıllardır onlarla birlikte savaştığı ifade edildi.
Europol'ün raporunda, AB vatandaşı olan veya üye ülkelerde süresiz oturum izni bulunan bazı PKK'lıların silahlı çatışmalara katılmak üzere genelde örgütün tertiplemesiyle Suriye ve Irak'taki çatışma bölgelerine seyahat ettikleri, bunun PKK üyelerinin AB'ye geri dönmesine de olanak sağladığına değinildi.
Raporda, Suriye'nin kuzey doğusundan 2022'de ülkelerine dönen yabancı terörist savaşçıların muharebe eğitimi aldıkları ve bu nedenle AB ülkeleri açısından tehdit oluşturabileceği vurgulandı.
Dört üye devletten 18 kişinin etno-milliyetçi ve ayrılıkçı hareketlere müdahil olmaktan 2022'de tutuklandığı ve tutuklama için en çok başvurulan gerekçenin "terör örgütüne üyelik" olduğu kaydedilen raporda, 2022'de Almanya'da 4 kişinin tutuklandığı ve 4'ünün de Türk vatandaşı olduğu, bu kişilerin PKK'ya üyelikle suçlandıkları, İtalya’da da 1 kişinin tutuklandığı, bu kişinin de PKK bağlantılı olduğu ifade edildi.
Raporda, "SDG'nin ABD ve diğer Batılı ülkeler tarafından desteklenen Arap ve Kürt milislerinin ittifakı olduğu, Türkiye'nin PKK'nın uzantısı olarak gördüğü YPG'nin, SDG'ye hakim olduğu" değerlendirmesi yapıldı.
Raporda, Avrupa'da gerçekleştirilen "dolandırıcılık-sahtekarlık" ve uyuşturucu ticaretinin de PKK'nın yasa dışı gelir temin etmesinde rol oynadığı, PKK'nın, online mecralar üzerinden Türkiye'ye para akışının durdurulması ve Türk ürünlerinin boykot edilmesi yönünde bazı çağrılarda bulunduğu bildirildi.
"Abdullah Öcalan'a yönelik söylemlerini yüksek sesle ifade etmeye başladılar"
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Aslan, AA muhabirine rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede, terör örgütü PKK'nın Avrupa'daki lobicilik faaliyetinin 1980'den itibaren başladığını, yazılı ve görsel medya üzerinden hem karar vericilere hem de kamuoyuna erişmede hiçbir zaman problem yaşamadığını belirtti.
PKK'nın son 10 yılda Avrupa'daki sivil toplum kuruluşlarının sayısını artırma yöntemiyle siyasilere erişmeye çalıştığını vurgulayan Aslan, şunları kaydetti:
"PKK, PKK ile ilintili sözde sivil toplum örgütlerinin bilinçli bir şekilde sayısını artırırken, AB'de ve Avrupa devletleri nezdinde Abdullah Öcalan ile ilgili söylemler seslendirilmeye başlandı. PKK'nın uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı ve haraç toplama gibi faaliyetleri Avrupa'da kaygı uyandırıyor olsa da DEAŞ tehlikesini dengeleyeceğine inanılan PKK'ya göz yumuldu. Bu durum karşısında PKK da görünürlüğünü artırdı ve Abdullah Öcalan'a yönelik taleplerde bulundu."