CNN Arapça kanalına mülakat veren Ureykat, bu anlaşmanın barış karşılığında barış olarak isimlendirelemeyeceğini söyledi.
Koruma karşılığında bir barış olan bu anlaşmanın ABD'nin üstlendiği rolle yapıldığına dikkati çeken Ureykat, ABD'nin ise birçok Arap ülkesinin de müttefiki olduğunun altını çizdi.
Ureykat, ABD Başkanı Donald Trump'ın başdanışmanı Jared Kushner'in Arap dünyasındaki karar alıcılara 'ABD'nin (himayeyi) sürdürmeye mecbur olmadığını' belirterek 'İsrail'i çekmeniz gerekiyor' dediğini, bunun da bölgede bir Arap İsrail Natosu yaratmak olduğunu ve bunun gayet tehlikeli olduğunu belirtti.
"Bu toprakların geleceğini Filistin halkı belirleyecek"
Ureykat şunları söyledi:
"Şimdi Arap güvenlik sistemlerinin korunmak için İsrail'e dayanması gerekecek, bu makul bir şey değil. İsrail tarihi olarak ABD ile birlikte ve her ikisi, 'İsrail yalnız başına tüm Araplardan daha güçlü olması gerekiyor.' diyor. Bir Arap ülkesi ile Arap olmayan bir ülke arasında bir çekişme olduğunda İsrail her zaman Arap olmayan ülkenin yanında yer almıştır. Bunun sonuncusu İran-Irak savaşı ki o zaman hatırlarsanız İsrail nasıl da Irak'ın karşısında yerini almıştı."
"İsrail'in Arap milli savunma sisteminin bir parçası olması akıl alacak bir şey değildir" diyen Ureykat, İsrail'in görevinin, Arap ülkelerinden herhangi biri teknolojik ve stratejik bir değer kazanıp yükseldiğinde o ülkeyi vurmak olduğunu hatırlattı.
Ureykat, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın da tavırlarının önce Filistin sorununun çözülmesi ardından normalleşme, önce işgalin sonlandırılması sonrasında da normalleşme ve Arap barış girişimine bağlılık olduğunu belirterek, şöyle dedi:
"Bizim Suudi Arabistan'ın tavrını kesinlikle değiştirmeyeceğine dair tam bir inancımız var. Suudi Arabistan, Arap güvenliğinin Arapların eliyle gerçekleşeceğini bilir. Bu yönde ilerleyen ülkelerin yeniden düşünmelerini ve takındıkları tavırdan vazgeçmelerini ümit ederiz."
Ureykat, normalleşme ile Arap ülkelerinin İsrail'e etki etmesi olanağına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
"Netanyahu çıkıp, 'Ben yerleşime ve ilhaka devam edeceğim'. diyor 1967 sınırlarında bir Filistin devletinin olmasının mümkün olmadığını söylüyor. 'Kudüs bölünmeyecek, Doğu Kudüs ve Aksa, Kıyamet Kilisesi İsrail'in başkentinin bir parçası olacak.' diyor. Normalleşme kararından önce etki edemediysen, sonrasında mı edeceksin? Bedeli ödedikten sonra nasıl etki edeceksin? Filistinlilere destek verecek adım olan bu tavır nasıl bir müzakere üslubudur?
Tüm dünya Filistin davasının bölgedeki barışın anahtarı olduğunun bilincindedir. Avrupa ve anlaşmalara memnuniyetle bakan diğer ülkeler, çekişmenin İsrail-Filistin çekişmesi olduğununun unutulmaması gerektiğini, ilhak ve yerleşim olan bu çekişmenin sonlandırılması ve iptal edilmesi istenmektedir, ayrıca istenilen şey bağımsız bir Filistin devletinin kurulması' olduğunu söylemişlerdir.
Etnik ayrımcılık yapan bir rejimde, İsrail işgali yönetimi altında köle olarak yaşamayı kabul edecek bu yeryüzünde bir Filistinli yoktur. Mescidi Aksa'nın ve Kıyamet Kilisesi'nin İsrail'in egemenliği altında olmasını kabul edecek bir Filistinli yoktur."
Filistin halkının barış için uğraştığını ve barış istediğini vurgulayan Ureykat, "Filistinli dünyaya, 'Ben uluslararası hukuk ve uluslararası meşruiyet temeli, 67 sınırları üzerinde iki devletlilik ilkesi, özgürlüğümün ve bağımsızlığımın temeli üzerine barışı kabul ettim.' diyor. Kushner ve ABD Büyükelçisi Friedman'ın, 'iki sistemli bir devlet, etnik ayrım rejimi olması üzerine yürüttüğü siyasi çalışmalar üzerine dayanan bir barışı kabul etmem" ifadelerini kullandı.
Ureykat, Filistin halkına güvendiğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu toprakların geleceğini Filistin halkı belirleyecek, onurdan uzak, taviz verenlerin artık slogan atanlar olduğunu biliyoruz. Kardeş BAE ve Bahreyn'den Arap Barış Girişimi'nde anlaştığımız şeylere bağlı kalmalarını beklerdik. Bu stratejik hatalar, bizlere pahalıya mal oluyor ve bedelini ödeyeceğiz. Ancak işin sonunda İsrail işgal bataklığı kurutulmadan, Filistin devletinin bağımsızlığı gerçekleştirilmeden bölgede istikrar, barış ve güvenlik kesinlikle olmayacaktır. "