Filistin haber ajansı WAFA'ya göre, Filistin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında "yakalama kararı" çıkartılması talebini değerlendiren UCM'nin ilgili ön inceleme dairesine beyanını sundu.
Filistin'in sunduğu beyanda, UCM'nin Filistin topraklarında suç işleyen İsrailli yetkililer hakkında yargı yetkisine sahip olduğu vurgulandı.
UCM'yi siyasallaştırmaya veya yasal yargı yetkisini baltalamaya yönelik girişimlerin Filistin halkını adaletten mahrum bırakacağına dikkati çekilen beyanda, UCM'den bu tür girişimleri kesin bir şekilde reddetmesi talep edildi.
Filistin Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Kuruluşların İşlerinden Sorumlu Müsteşarı Ömer Avadullah, Filistin TV'ye yaptığı açıklamada, "Bazı uluslararası çevreler, İsrailli suçluların uluslararası adalete teslim edilmesinde belirleyici an geldiğinde, mahkemenin yargı yetkisine sahip olmadığını iddia ederek mahkemenin işleyişini engellemeye çalıştı" dedi.
İngiltere'nin, Netanyahu ve Gallant hakkında UCM'den yakalama kararı çıkarılmasına ilişkin yaptığı ve daha sonra geri çektiği itiraza değinen Avadullah, bu sebeple UCM'nin İsrail vatandaşları hakkında yargı yetkisi kullanıp kullanamayacağı konusunda çok sayıda devlet ve uluslararası kuruluştan beyan istediğini hatırlattı.
Avadullah, Filistin'in sunduğu beyanla "UCM'nin maruz kaldığı şantaj kampanyaları gölgesinde mahkemenin İsrailliler hakkındaki yargı yetkisini vurgulamak istediğini" anlattı.
Filistin'in beyanına ilişkin Avadullah, Filistin'in, İsrailli savaş suçlularını kendi yargı sistemiyle hakim karşısına çıkartamadığı ve diğer ülkelerin de böyle bir alan açmadığı için UCM'nin bu yetkisinin bulunduğunun altını çizdi.
Avadullah, bazı ülkelerin engellemesi sebebiyle UCM'nin Netanyahu ve Gallant hakkında uluslararası yakalama kararını geç de olsa çıkarmasını umduğunu ifade etti.
İngiltere, 10 Haziran 2024'te, "Filistin'in Oslo Anlaşmaları uyarınca İsrail vatandaşları üzerinde cezai yargı yetkisi kullanamadığı durumlarda, UCM'nin İsrail vatandaşları üzerinde yargı yetkisi kullanıp kullanamayacağı" konusunda yazılı beyanla gözlemlerini sunma talebinde bulunmuştu.
UCM Ön İnceleme Dairesi, 27 Haziran 2024'teki kararında, İngiltere'nin talebini kabul ederek, 12 Temmuz 2024'e kadar yazılı görüşlerini sunması talimatını vermişti.
UCM, İngiltere'nin yanı sıra UCM'ye görüş sunmak için izin isteyenlerin taleplerinin, 12 Temmuz 2024'e kadar sunulması gerektiğini belirtmişti.
İngiltere'nin görüş sunma girişiminin, halihazırda yavaş ilerleyen UCM'deki Filistin soruşturmasını yavaşlatacağı yönünde eleştiriler gelirken, İngiltere'nin beyanlarında Netanyahu ve Galant hakkındaki yakalama kararına karşı çıkabileceği kaydedilmişti.
İngiltere adına UCM'ye talebi iletilen, dönemin Başbakanı Rishi Sunak, UCM Savcılığının "yakalama kararı" çıkartılması için başvuru yapmasına, Gazze'deki duruma yardımcı olmayacağını söyleyerek karşı çıkmıştı.
İngiltere'de 6 Temmuz'da görevi devralan Başbakan Keir Starmer hükümetinin ise Sunak hükümetinden farklı olarak, Netanyahu ve Galant hakkındaki yakalama kararına karşı çıkmayı düşünmediği bilgisi basına yansımıştı.
UCM Muhakeme Kuralları'nın 103. maddesi uyarınca, yargılamanın herhangi bir aşamasında, davanın doğru şekilde karara bağlanması için gerekli görürse, bir devlet, kuruluş veya kişinin, yazılı veya sözlü olarak UCM'ye görüş bildirmesine izin verilebiliyor.
Latince "Amicus Curiae" (Mahkemenin arkadaşı) olarak ifade edilen bu usul, dava hakkında karar vermeden önce konuya ilişkin alınan bilgi içerikli beyanlar anlamına geliyor.
Bağlayıcı olmayan tavsiye niteliğindeki bu beyan sunma usulü, birçok ülke ve kuruluş tarafından Mahkemenin vereceği kararı etkilemek amacıyla kullanılıyor.
Savcılığın, UCM'ye sunulacak Amicus Curiae beyanlara cevap verme hakkı bulunuyor.
UCM daha önce, eski Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir hakkındaki dava ve Filistin topraklarındaki yargı yetkisine ilişkin, UCM Muhakeme Kuralları'nın 103. maddesi uyarınca Amicus Curiae beyanda bulunulmasına izin vermişti.
UCM Başsavcısı Kerim Han, 20 Mayıs'ta, Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında "yakalama kararı" başvurusunda bulunduğunu bildirmişti.
Han, Netanyahu ve Gallant'ın 8 Ekim 2023'ten itibaren Gazze Şeridi'nde "savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan cezai sorumluluk taşıdığına inanmak için makul gerekçeler bulunduğunu" ifade etmişti.
Roma Statüsü'nün ilgili maddelerinin ihlal edildiğine dikkati çeken Han, İsrailli yetkililere yöneltilen suçlar arasında "savaş suçu olarak sivillerin aç bırakılması", "kasten büyük acılara veya vücutta ya da sağlıkta ciddi yaralanmalara neden olmak" ve "savaş suçu olarak zalimce muamelenin" yer aldığını kaydetmişti.
Han, Netanyahu ve Gallant'a yöneltilen diğer suçlar arasında ise "kasten öldürme", "savaş suçu olarak cinayet", "savaş suçu olarak sivil nüfusa karşı kasıtlı saldırılar düzenlemek", "açlıktan kaynaklanan ölümler dahil olmak üzere insanlığa karşı suç olarak imha ve/veya cinayet", "insanlığa karşı suç olarak zulüm" ve "insanlığa karşı suç olarak diğer insanlık dışı eylemler" olduğunu belirtmişti.
Başsavcı, işaret edilen insanlığa karşı suçların, "devlet politikası uyarınca Filistinli sivil nüfusa yönelik yaygın ve sistematik saldırının parçası olarak işlendiğini" ve bu suçların devam ettiğini vurgulamıştı.