Çok Bulutlu 1.8ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
AA 19.02.2024 18:07

Filistin'in avukatları, Uluslararası Adalet Divanında İsrail'in yasa dışı işgalini anlattı

Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalarda Filistin'in avukatları, "İsrail'in işgalini derhal ve koşulsuz şekilde sonlandırmasını" istedi.

Filistin'in avukatları, Uluslararası Adalet Divanında İsrail'in yasa dışı işgalini anlattı
[Fotograf: AA]

Hollanda'nın idari başkenti Lahey'deki Barış Sarayı'nda faaliyetlerini yürüten UAD’de İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalar başladı.

Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki'nin başkanlık ettiği Filistin heyetinde Filistin'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Riyad Mansur da yer aldı.

Bakan Maliki'nin duruşmanın başındaki konuşmasının ardından söz alan Filistin’in avukatlarından Potsdam Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Andreas Zimmermann, İsrail’in işgale ve çatışmalara son verecek müzakereleri ısrarla reddettiğini söyledi.

İsrail'in, uyuşmazlıkları barışçıl yolla çözme yükümlülüğüne aykırı davrandığının altını çizen Zimmermann, BM’nin onlarca kararını uygulamadığını, uluslararası hukuka ve BM Şartı'na aykırı hareket ettiğini belirtti.

"Mahkemenin tespitleri hem acil hem de önemlidir"

Avukat Zimmermann, mahkemenin talep edilen görüşü vermeyi reddetmesi için hiçbir zorlayıcı nedenin bulunmadığını vurgulayarak, "İsrail'in her gün devam eden ve yoğunlaşan uluslararası hukukun emredici normlarını ihlali göz önüne alındığında, mahkemenin tespitleri hem acil hem de önemlidir. Mahkeme, açıkça talep edilen görüşü sunma yetkisine sahiptir." dedi.

İsrail'in, uluslararası hukuk temelinde Filistin'le anlamlı müzakerelere girmeyi defalarca reddettiğini anımsatan Zimmermann, "Dolayısıyla, gelecekteki müzakerelerin sadece varsayımsal olasılığı, uluslararası hukukun uygulanmasından kaçınmak için bir bahane olarak kullanılamaz." değerlendirmesinde bulundu.

"Uluslararası hukuka göre bu işgale tamamen ve koşulsuz son verilmeli"

Duruşmada söz alan avukatlardan Paul S. Reichler de İsrail'in Filistin topraklarını uzun süredir devam eden işgali ve ilhakının yasa dışı olduğunu vurgulayarak, uluslararası hukuka göre bu işgale tamamen ve koşulsuz son verilmesi gerektiğini geçerli ve tartışmasız gerçeklere dayanarak anlatacağını belirtti.

Reichler, uluslararası hukuka göre işgalin sadece geçici durum olabileceğinin "çok açık" olduğunun altını çizerek, işgalin nihai amacının ise "en az sayıda Filistinliyle en fazla miktarda Filistin toprağının kalıcı ele geçirilmesi" olduğunu söyledi.

"Sadece ABD ve Fiji, İsrail’in ihlallerini savunuyor"​​​​​​​

Avukat Reichler, davaya katılan diğer devletlerin sundukları yazılı beyanlarda Fiji ve ABD haricinde işgali açıkça savunan hiçbir devletin bulunmadığına dikkati çekti.

Danışma görüşüne beyanlarını sunan tüm devletler benzer şekilde İsrail'in tüm ihlallerine karşı çıkarken Fiji ve ABD'nin ise genel eğilimden farklı olarak İsrail'i destekleğini kaydeden Reichler, "İsrail, hangi uluslararası hukuk ihlalini yaparsa yapsın ABD, İsrail'i hesap vermekten korumak için öne çıkıyor." dedi.

Reichler, bu bağlamda, eski ABD Başkanı Barack Obama'nın "İsrail'in işgaline karşıyız ve hukuka aykırı. Diplomatlarımız, İsrail'i savunmak ile hukuken karşı çıktığımız şeyler arasında ikilemde kalıyor.” sözlerini hatırlattı.

"İsrail apartheid rejimi uyguluyor"

Duruşmada söz alan Filistin'in avukatlarından Afrika Birliği, Göç Gözlemevi Direktörü Büyükelçi Dr. Namira Negm, İsrail'in Filistinlilerin tamamını "şüpheli" olarak gördüğünü belirterek, "BM'nin Yahudi yerleşimcilerin silahlandırılmasının sonlandırması gerektiği kararlarına rağmen İsrail, Filistinlilere saldıran bu yerleşimcileri engellemekte başarısız oldu." dedi.

Negm, İsrail'in, işgali altındaki Filistin topraklarında uyguladığı ayrımcı politikaların, Filistinlilerin tüm insan haklarını engellemeyi hedeflediğini vurgulayarak, "İsrail, işgali altındaki Filistin topraklarında apartheid rejimi uyguluyor. Bu 21. yüzyılın apartheid uygulamasıdır." dedi.

Filistinlilerin maruz kaldığı ayrımcılığın apartheid olduğuna ilişkin deliller sıralayan Negm, İsrailli Yahudiler ve Filistinli Müslümanlar diye iki ayrı grubun olduğunu ve Filistinli Müslümanların çok ciddi ayrımcılığa maruz kaldığını söyledi.

Negm, İsrail'i daha önce ziyaret etmeyenler İsrail vatandaşlığı alabilirken, Filistin'de doğup hayatının tamamını Filistin'de geçirenlerin vatandaşlıktan mahrum bırakıldığını kaydederek, "Filistinlilere yönelik ayrımcılık, hayatın her aşamasında görülüyor. Eğer bunlar apartheid değilse, apartheid nedir?" sorusunu yöneltti.

Yahudi avukat Sands: İsrail, Gazze'yi bombalayarak yerle bir etti

Filistin'in avukatlarından İngiltere'deki University College London'da Hukuk Profesörü Philippe Sands de konuşmasında, Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkının geçerliliğine ilişkin şüphe bulunmamasına rağmen, İsrail'in Filistinlilerin bu haklarını kullanmalarını engellediğini bildirdi.

Yahudi avukat Sands, İsrail'in, Filistin'in toprak bütünlüğünü yarım yüzyılı aşan yasa dışı işgalle ihlal ettiğine işaret ederek, "İsrail, Filistinlileri küçük yerleşim birimlerine mahkum etti, duvar inşa ederek hapsetti, Kudüs'ün statüsünü değiştirdi, Gazze'yi bombalayarak yerle bir etti." dedi.

İsrail'in, Filistinlilerin topraklarında demografik yapıyı değiştirmeyi amaçladığına dikkati çeken Sands, şunları söyledi:

"İsrail, Filistinlilerin başta su kaynakları olmak üzere doğal kaynaklarına erişimini engelleyerek, kaynaklar üzerindeki hakimiyet hakkını engelliyor. Filistinlilerin özgürlüklerinin ellerinden alınması, doğal kaynaklarına el koyulması, Gazze'nin ablukası, Filistinlilerin seyahat ve çalışma özgürlüklerinin ihlali, kültürel ve dini haklarının ellerinden alınması, Mescid-i Aksa'ya girişlerinin engellenmesi, üniversitelerin ve kültürel mirasının yıkılması, dini liderlerin baskılanması, 6 yaşındaki Gazzeli kız çocuğu Hind'in öldürülmesi, insani yardıma muhtaç bırakılması İsrail'in ihlallerinden sadece bazıları."

"Gazze'nin bombalanması, tüm insanlığı özünden sarsıyor"

Avukat Sands, İsrail'in, Filistinlilerin özgürlüğünü, Filistin toprakların tamamında ve sonsuza karar ihlal etmeyi hedeflediğini belirterek, "140'tan fazla ülke Filistin'i bir şekilde devlet olarak tanıyor, Filistin'in devlet statüsü İsrail'in onayı bağlı değil." değerlendirmesinde bulundu.

İsrail'in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı üzerinde veto yetkisine sahip olmadığını vurgulayan Sands, Filistin'in ulusal bağımsızlık ve egemenliğe sahip olması gerektiğini kaydetti. Sands, "UAD'ye sunulan 57 yazılı beyandan hiçbiri, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını reddetmiyor." dedi.

"Kudüs'ü 57 yıldır işgal altında tutan İsrail'in bu işgale son verme yükümlülüğü var"

Filistin'in avukatlarından Paris Nanterre Üniversitesinden emekli Profesör Alain Pellet de işgal ve ihlallerin, devletler açısından sorumluluğu da beraberinde getirdiğine değinerek, Filistinlilerin, başta kendi kaderini tayin hakkı olmak üzere ihlal edilen haklarının uluslararası hukukun emredici kuralları tarafından yasaklandığını belirtti.

Pellet, "İsrail bu ihlallerini gerekçelendirmek için durumun kendisini bu ihlalleri yapmaya mecbur bıraktığını ileri süremez. Bu kurallar emredici nitelikte ve aleyhine hareket edilmesi yasaklanan kurallardır." diye konuştu.

İsrail'in sorumluluğunun tespit edilmesi için ABD'nin iddia ettiği şekliyle "müzakereler gerektiği" argümanının doğru olmadığını vurgulayan Pellet, UAD'nin devletlerin sorumluluğuna karar vermesi için böyle bir şart koymadığını ifade etti.

Pellet, konuşmasında, Kudüs'ü 57 yıldır işgal altında tutan İsrail'in bu işgale son verme yükümlülüğü olduğunu dile getirerek, İsrail'in, Filistin topraklarındaki işgali sonlandırma yükümlüğü de olduğunu söyledi.

Avukat Pellet, İsrail'in, hukuk dışı eylemlerinin mağdurların zararlarını da tazmin etmesi sorumluluğu olduğuna dikkati çekerek, İsrail'in sistematik ve ciddi şekilde uluslararası sorumluluklarını ihlal ettiğini bildirdi.

UAD'de İsrail'in Filistin'i işgalinin hukuki sonuçlarına ilişkin duruşmalar başladı

Duruşmalar kapsamında aralarında Türkiye'nin de yer aldığı 52 devletin yanı sıra Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Afrika Birliği, 19-26 Şubat tarihlerinde, İsrail'in Doğu Kudüs dahil işgali altındaki Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki neticelerine ilişkin beyanlarda bulunacak.

Başta İsrail olmak üzere, işgalin devletler ve BM açısından sonuçlarının da ele alınacağı 6 gün sürecek duruşmalarda her bir devlet ve kuruluş, otuzar dakika sunum yapacak.

Filistin tarafının sunumuyla başlayan duruşmalarda Türkiye'nin Dışişleri Bakanlığının sunumu, son gün olan 26 Şubat'ta TSİ 12.00'de gerçekleştirilecek.

Hollanda'nın idari başkenti Lahey'deki Barış Sarayı'nda faaliyetlerini yürüten UAD'de halka açık duruşmalar canlı yayımlanıyor.

Sözlü sunumlarda sadece Filistin'e 3 saat süre tanınıyor.

Sözlü beyanda bulunacak devletlerin arasında ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, Almanya, İran, Kanada, Mısır, Güney Afrika, Japonya, İspanya, Suudi Arabistan, Malezya, Pakistan, Hollanda’nın yanı sıra AB, Orta Doğu ve Asya-Pasifik bölgesinden çok sayıda ülke yer alıyor.

Divan önünde danışma görüşünde ilk defa bu kadar çok sayıda devletin yazılı ve sözlü beyanda bulunduğu görülürken yazılı beyanda bulunan İsrail’in sözlü duruşmalarda yer almaması dikkati çekiyor.

Aralarında Türkiye'nin de olduğu 57 ülke ve uluslararası kurum, danışma görüşü verilecek sorular hakkındaki kendi tutumlarını içeren yazılı beyanlarını UAD'ye sunmuştu.

BM Genel Kurulu, Uluslararası Adalet Divanından görüş istemişti

BM Genel Kurulu, 30 Aralık 2022 tarihli kararında UAD'ye, Divan Statüsü’nün 65. maddesine dayanarak 1967'deki savaştan bu yana İsrail'in Filistin'deki işgalinin hukuki neticelerine ilişkin iki soru yöneltti.

BM Genel Kurulunun Divandan cevaplarını talep ettiği sorular şu şekilde:

"1- İsrail'in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinin, işgali sürdürmesinin, 1967’den bu yana Filistin topraklarındaki yerleşim ve ilhak faaliyetlerinin, Kudüs’ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?

2- İsrail'in, ilk soruda belirtilen uygulamaları, işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilemektedir ve bu durumun tüm devletler ve Birleşmiş Milletler için doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir?"

Danışma görüşü talebi, 17 Ocak 2023'te BM Genel Sekreteri tarafından UAD'ye ulaştırılırken Divan, BM üyesi devletlere ve Filistin'e danışma görüşü istenen sorular hakkında yazılı ve sözlü beyanda bulunma haklarına ilişkin bildirim yaptı.

Danışma görüşünün etkisi nedir?

UAD'nin verdiği danışma görüşleri, her ne kadar bağlayıcı olmasa da birçok devlet ve kuruluş tarafından dikkate alındığı ve verilen görüşe uygun hareket edildiği belirtiliyor.

Divanın, İsrail'in Filistin topraklarında inşa ettiği duvara dair 2004'te verdiği danışma görüşünde duvarın hukuka aykırı olduğunu tespitinin ardından birçok devlet ve şirketin, söz konusu duvarın inşasına katkı sunmaktan imtina etmesi, İsrail'e sattıkları inşaat malzemelerinin duvarın yapımında kullanılmaması şartını koyması dikkati çekiyor.

Yine UAD'nin 22 Temmuz 2010'da uluslararası hukukta bir devletin tek taraflı bağımsızlık ilan etmesinin yasaklanmadığı yönünde verdiği danışma görüşünün ardından, Kosova'nın bağımsızlığının meşruiyeti arttı ve bağımsızlığını tanıyan devlet sayısı çoğaldı.

UAD'nin görüşünün, işgalin uluslararası hukuka aykırılığı yönünde olması durumunda, bunun İsrail ve diğer ülkeler açısından getirdiği sonuçları da tespit etmesiyle, İsrail üzerindeki baskının artması ve ona açıkça destek veren ülkelerin uluslararası toplum tarafından tutumlarını gözden geçirmeye zorlanmaları muhtemel.

Sıradaki Haber
AB, TikTok hakkında resmi soruşturma başlattı
Yükleniyor lütfen bekleyiniz