Puslu 9.8ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Dünya
Al Jazeera, TRT Haber 11.03.2020 10:51

Fransa, Afrika'daki eski sömürgesinden elini çekmiyor: Sahel Kuşağı

Afrika'daki sömürgeci tarihi ile bilinen Fransa'nın "terörle mücadele" adı altında askeri müdahalelerde bulunduğu Sahel Kuşağı bölgesinde şiddet artarak devam ediyor. Peki, Fransa neden bu bölgeyle ilgileniyor? İşte sebepleri ve sonuçları.

okuma süresi
Okuma süresi
Fransa, Afrika'daki eski sömürgesinden elini çekmiyor: Sahel Kuşağı
[Fransa Başkanı Emmanuel Macron ile Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Fransa'nın Barkhane operasyonu üslerinden birini ziyaret ederken... Mayıs 2017. Fotoğraf: Reuters]

ABD Dışişleri Bakanlığı pazar günü, Afrika’nın “Sahel Kuşağı” (Moritanya, Senegal, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan, Güney Sudan, Eritre ve Etiyopya) bölgesine ilk özel temsilcisini atadı.

Bakanlık Sözcüsü Morgan Ortagus, sosyal medya sitesi Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Sahel Bölge Temsilcisi görevine Peter Pham’ın getirildiğini duyururken, bu adımın bölgedeki güven ve istikrarı desteklemek adına atıldığını belirtti.

Peki, son dönemde radikal örgütlerin artan faaliyetlerine sahne olan Sahel Kuşağı bölgesi, Afrika’nın neresine denk geliyor? Bölgede hangi aktörler ne derecede etkili? Eski sömürgecisi Fransa, bölgede nasıl bir rol oynuyor?

Doha'daki Al Jazeera Araştırmalar Merkezi geçtiğimiz günlerde bölge ile ilgili detaylı bir rapor yayımladı.

Rapora göre, savaş ve çekişmelere sahne olan Afrika’nın Sahel Kuşağı ülkeleri, istikrara kavuşmaktan çok uzak görünüyor. Fransa’nın söz konusu ülkelerdeki derin müdahaleleri ise bölgenin bu noktaya gelişinde önemli bir etken.

Afrika’daki Sahel Kuşağı ülkeleri, 2019 yılını büyük kayıplar ve kanlı olaylarla kapattı. Yıl içinde 365 terör saldırısı gerçekleşti, 4 binden fazla kişi öldü. Milyonlarca kişi yurdundan edildi.

Cami ve kiliselerin yanı sıra okullar da terör saldırılarının ana hedeflerinden biriydi. Sonuç olarak 8 milyon çocuk okulsuz kaldı.

Grafik: Hafize Yurt[Grafik: Hafize Yurt]

Bölgede artan şiddetle paralel olarak terörle mücadele ve güveni sağlamak adına düzenlenen uluslararası zirveler ve organizasyonlarda da artış yaşandı.

Geniş coğrafyası, yeraltı kaynakları, toplumsal krizleri ve zayıf kalkınmasıyla Sahel Kuşağı ülkeleri, Fransa’nın odak noktası olmaya devam etti.

Sadece terör değil dünyanın mücadele etmeye çalıştığı tüm diğer suçların da yolları Sahel Kuşağı ülkelerinden geçiyor; uyuşturucu ve silah ticareti, kara para aklama, insan kaçırma, kayıt dışı değerli metal madenciliği ve düzensiz göç ticareti...

Şüphesiz ki Sahel Kuşağı bölgesi birçok dış aktörün odak noktalarından biri konumunda.

Bundan dolayı Avrupa Birliği (AB) ile Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) yanı sıra bölgenin eski sömürgecisi Fransa'nın da bu bölge ile ilgili özel programları ve faaliyetleri var.

Cezayir, Fas, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ve Afrika Birliği gibi komşu aktörlerin yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap Körfez ülkeleri de bölgeye ilgi gösteriyor.

Grafik: Hafize Yurt[Grafik: Hafize Yurt]

Sahel bölgesinde şiddetin boyutları

Sahel bölgesindeki şiddet, birden çok perspektiften ele alınabilir. Mali, Burkina Faso ve Nijer şiddetin kaynak ülkeleri olarak gösterilirken, buradaki şiddet birden çok sebebe bağlanabilir:

Etnik etkenler: 1960'larda ayrılıkçı çatışmalar yaşayan Mali’deki çekişme, etnik bir karaktere büründü. Son dönemde Fulaniler ile Dogonlar ve Bambaralar arasındaki savaş tırmanırken, ülkedeki şiddet çok renkli, çok cepheli ve bölgesel bir şekil aldı.

Silahlı örgütlerle çatışmasızlık döneminin sona ermesi: Burkina Faso’da 2014’te Blaise Compaore liderliğindeki eski rejimin yıkılmasıyla, bölgedeki silahlı örgütlerle adı konmamış çatışmasızlık dönemi de sona geldi.

Burkina Faso’da siyasi rejim ve güvenlik sisteminin çökmesi, silahlı örgütlerin genişlemesi ve şiddetin büyümesine neden oldu.

Sahel bölgesinde faaliyet gösteren Ansar-ül İslam örgütünün mensuplarının büyük ölçüde Fulanilerden oluşuyor olması, savaşın etnik boyutlarının da olmasına neden oldu. Zira Ansar-ül İslam’a karşı savaşan muhafız örgütleri, büyük oranla Musa uyruğu mensuplarından oluşuyor.

Barkhane operasyonu kapsamında görev yapan Mali askerleri. Fotoğraf: Reuters[Barkhane operasyonu kapsamında görev yapan Mali askerleri. Fotoğraf: Reuters]

Nijer’de şiddet ise daha kanlı ve köklü. Sahra Çölü’nde terör örgütü DEAŞ’ın varlığını konsolide etmesi, Boko Haram’ın da toplumsal alanda yayılması şiddetin ana kaynakları olarak görülüyor.

Koordinasyon ve entegrasyon: Sahel bölgesindeki şiddet endeksi, silahlı örgütlerin rekabet ve çekişme ortamından koordinasyon ve entegrasyon evresine girdiğini gösteriyor.

Birçok silahlı grubun bir araya geldiği şemsiye örgüt “İslam ve Müslümanların Nusret Örgütü” bu noktada örnek verilebilir. Bu grup, sınırları aşarak Mali, Nijer ve Fildişi Sahili ülkeleri arasında faaliyet gösteriyor.

Sahel bölgesindeki krizlerin kaynağı: Libya

Sahel bölgesindeki güvenlik krizlerin köklü olmasına rağmen, Libya’daki Muammer Kaddafi rejiminin çökmesi, bölgede savaş ilanı oldu. Zira, özellikle Arap ve Tuaregler gibi Sahel bölgesindeki bazı milletlerle özel ve nitelikli ilişkisi bulunan Kaddafi, bölge ülkeleriyle ilişkilerinde bu bağlantıları kritik şekilde kullanmıştı.

2011’de Kaddafi’nin devrilmesinden sonra Libya’dan Mali’nin kuzeyine geri dönen binlerce Tuareg savaşçısı, bölgedeki orduyu büyük bir hızla ülkenin güneyine itti.

Kaddafi’nin yanında edindikleri savaş tecrübesi ve Libya’dan getirdikleri donanımlarla bu savaşçılar, Mali’nin Azavad bölgesinde savaşın alevlenmesinin arkasındaki ana faktör oldu.

Fransa başta olmak üzere, Sahel Kuşağı ile ilgilenen aktörler Libya’daki savaşta da aktif rol alıyor. Paris, uluslararası toplum tarafından meşru kabul edilen Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) resmi olarak tanısa da bu hükümeti devirmek için saldırı düzenleyen darbeci General Halife Hafter’e destek veriyor.

Fransa’nın Sahel bölgesindeki stratejisi Libya’daki ile paralel gidiyor. Kaddafi’nin devrilmesini hızlandıran koalisyonun operasyonunda kilit rol oynayan Fransa, zengin kaynakları ve Avrupa’ya yakınlığı nedeniyle kritik öneme sahip Libya’ya büyük bir mesai harcıyor.

Libya’nın Sahel bölgelerindekinden daha büyük siyasi ve ekonomik çıkar sağlayacağını düşünen Fransa, Libya’da halihazırda Hafter’in elinde bulunan petrol sahalarını kontrol etmek istiyor.

Zira Libya’nın yeniden imar edilmesi ve ülkedeki diğer kaynaklar, birçok zorlukla karşı karşıya olan Fransa ekonomisi için önemli bir destek olabilir.

Bölgedeki ABD etkisi

Sahel bölgesi ayrıca ABD’nin de nüfuz alanlarından biri. Amerikan Kuvvetlerinin Afrika ayağı (AFRICOM) bu bölgede faaliyet gösteriyor.

11 Eylül saldırılarından sonra Washington, Pan-Sahel İnisiyatifi kapsamında bölgedeki orduları rehabilitasyon sürecine soktu. Bu program, özellikle Moritanya, Nijer, Mali ve Çad ordularına yönelikti.

Bu inisiyatif daha sonra yerini, AFRICOM’un büyük rol üstlendiği “Sahra’da Terörle Mücadele” programına bıraktı.

Ancak ABD daha sonra bölgeden çekilme niyetini ifade ederek, Nijer’de 100 milyon dolar maliyeti olan ve özellikle insansız hava aracı (İHA) kullanımı için kurulan askeri üssünü kapatma kararı almıştı.

ABD’nin, Fransa’nın inisiyatifiyle kurulan ve Sahel Kuşağı’ndan 5 ülkenin katıldığı Sahel Gücü’ne maddi desteği kısıtlı kaldı. Fransa’nın başlattığı Barikhane operasyonuna da desteğini kesen Washington’ın 2020 yılına kadar bölgeden çekilmek istediği yönünde medyada haberler çıkmıştı.

ABD'nin, şiddetin artış gösterdiği bölgeden tam çekilmesi mümkün olmasa da strateji değiştirmesi öngörülüyor. Bölgeye özel temsilci atayan ABD, sahada varlık göstermek yerine çözüm üretmeye yönelik bir mekanizma kurması muhtemel hamleler arasında.

G5 ve beka meselesi

Burkina Faso, Mali, Nijer, Moritanya ile Çad’ın katılımcısı olduğu G5 grubu, 2013’te kuruldu.

Bölgedeki güvenlik zaaflarını gidermeyi amaçlayan grup, operasyonlarını gerçekleştirmek için yabancı donörlerin maddi desteğine bağlı olarak çalışıyor.

Moritanya’nın başkenti Nuakşot’ta, 25 Şubat’ta (2020) 6. zirvesini düzenleyen G5 grubu, Fransa’nın gölge örgütü konumunda.

G5 grubunun güvenlik, barış, demokrasi ve etkin yönetişimi gerçekleştirmek konusunda karşı karşıya kaldığı zorluklarla mücadele etmekten ziyade, hayatta kalmak için uğraştığı konusunda şüpheye yer yok.

Pau'daki G5 zirvesi. Fotoğraf: Reuters[Pau'daki G5 zirvesi. Fotoğraf: Reuters]

Bölgedeki silahlı örgütlerle mücadele misyonunda yakın vadede başarı elde etmekten uzak kalan G5, maddi kaynak sorunlarıyla da karşı karşıya.

Fransa ve Sahel kararlılığı

Fransa, Sahel bölgesindeki en önemli yabancı aktör olarak ortaya çıkıyor. Finansal, siyasi ve güvenlik alanındaki yüksek faturasına rağmen Paris, Sahel bölgesindeki müdahalelerini sürdürmekte kararlı gözüküyor.

Sahel bölgesindeki askeri ve güvenlik operasyonlarına yıllık 700 milyon euro harcayan Fransa, çoğu Mali, Nijer ve Burkina Faso’da olmak üzere bölgede 4 bin 500 asker bulunduruyor.

Radikal grupların yoğun saldırılarına maruz kalan Mali’de 2013’te başlatılan Serval operasyonundan sonra Fransa bölgedeki askeri varlığını konsolide etti.

Başkent Bamako’daki hükümetin çökmesini engelleyen operasyon, silahlı radikal örgütlerin saflarında büyük zayiatla sonuçlandı.

Bölgeden çekilmek zorunda kalan örgüt üyelerin bir kısmı Libya ve Nijerya’ya yerleşti. Orada da şiddeti körükleyen radikal unsurlar, stratejisini gözden geçridi. Koordinasyon ve entegrasyonun artırılması yoluna giden örgütler, bölgedeki toplumsal dokunun içine sızmayı amaçladı.

Fransa, Afrika'daki eski sömürgesinden elini çekmiyor: Sahel Kuşağı

Serval operasyonundan sonra 2014’te daha geniş kapsamlı olan Barkhane operasyonunu başlatan Fransa, özellikle Burkina Faso, Nijer ve Mali başta olmak üzere Sahel Kuşağı bölgesine odaklandı.

2020 yılında Takoba adı altında Mali’de 3’üncü kuşak operasyonlarını başlatmaya hazırlanan Fransa, son derece yıpranmış olan Mali ordusunu destekleme ve onunla bir entegrasyon gerçekleştirmeyi amaçlıyor.

Paris’in “Sahel’de Güvenlik ve İstikrar için Ortaklık” inisiyatifiyle Sahel bölgesine yönelik politikasının birden çok ayağı var.

Barkhane operasyonu, bu planın askeri ayağını oluştururken, söz konusu ülkelerin siyasi ve diplomatik kararını vesayet altına alacak diplomatik bir ayağı da mevcut. İnisiyatifin kalkınma ayağında ise 2 milyar euro değerinde 800’den fazla proje bulunuyor.

Fransa neden Sahel bölgesinde?

Sömürgecilik dönemin mirası: Sömürgecilik döneminde bölgeyi işgal edip kolonileştiren Fransa, Sahel bölgesiyle stratejik ilişkilerini sürdürmek için farklı müdahalelerde bulunuyor. Askeri varlık, bu mirası devam ettirmek ve derinleştirmek için en kritik araçlardan biri.

Sınır ötesi şiddetle mücadele: DEAŞ başta olmak üzere silahlı örgütlerin ana hedeflerinden biri olan Fransa, Sahel bölgesindeki güvenlik boşluğu ortamından ve sonuç olarak göç ile suç sorunlarından olumsuz etkileniyor.

Ekonomik çıkarları korumak: Fransa’nın Batı Afrika ülkelerinde ve özellikle Sahel Kuşağı ülkelerinde çok boyutlu ekonomik çıkarları bulunuyor. Senegal, Burkina Faso ve bölgenin diğer ülkelerinde Fransız şirketlerin bağımlı olduğu enerji kaynakları ve Fransız yatırımlarını korumak, Fransa’nın bölgedeki varlık nedenlerinin başında geliyor.

Bölgedeki diğer rakipleri engellemek: ABD, Çin ve Rusya başta olmak üzere bölgeye ilgi gösteren diğer aktörlerin önünü kesmek de Fransa’nın Afrika’da bulunma amaçlarından biri.

Fransa'ya karşı bölgedeki tepkilerin nedenleri

Bölgede, Fransa’ya karşı nefret duygusu artmış durumda. Mali ve Burkina Faso’daki halk, protesto gösterilerinde Fransa’ya karşı nefret söylemlerini açıkça ortaya koydu. Göstericiler, Fransız askerlerin ülkeden çıkması ve Fransız üslerin kapatılmasını talep ederken, Fransa bayrağını da yakarak öfkesini dile getirdi. Halkın tepkilerinin nedenlerini ise şöyle sıralamak mümkün:

Mali'deki Fransa karşıtı protestolar. Fotoğraf: Getty[Mali'deki Fransa karşıtı protestolar. Fotoğraf: Getty]

- Sömürgecilik döneminde Fransızların yerel halka karşı işlediği ihlallerin, tarih sayfaları ve toplum hafızasında hala kazılı olması.

- Fransa'nın bölgedeki diktatörleri desteklemesi ve demokrasiyi engellemesi.

- Sahel ülkelerinin ekonomilerini sömürmesi, kaynakları ele geçirmesi ve halkı fakirleştirmesi.

- Afrika’da milliyetçilik duygularının gelişmesi ve yetişen yeni nesillerin Fransa versayetinin dışında yeni ittifaklar kurulmasını istemesi.

- Barkhane operasyonunun zayıf performansı... Zira operasyonun başlatılmasından sonra şiddet olaylarında artış yaşandı. Bu, Fransa’nın teröre göz yumduğu iddialarına neden oldu. 

Tüm bunlara ek olarak Fransa içindeki baskıdan da bahsetmet gerekiyor. Çünkü ülkedeki sendika ve toplum talepleri karşısında iç karışıklıklar devam ediyor. Ve olan biten, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Sahel’deki planlarını etkileyebilir.

Zaten Fransa’nın Sahel bölgesindeki politikalarını sürdürmesinin siyasi ve ekonomik maliyeti, git gide kabarıyor. Avrupa müttefiklerinin bu konuda destek vermemesi, Washington’ın da mesafeli durması, Fransa’nın bölgede faaliyet yürütürken hesaba katmadığı büyüklükteki bu maliyeti tek başına üstlenmesini zorlaştırıyor.

Sahel'deki Barkhane operasyonunda hayatını kaybeden Fransız askerlerin cenazeleri. Fotoğraf: Getty[Sahel'deki Barkhane operasyonunda hayatını kaybeden Fransız askerlerin cenazeleri. Fotoğraf: Getty]

Fransa, Sahel bölgesinden çekilir mi?

Rapora göre, Fransa’nın Sahel bölgesinden çekilmesi, her şeye rağmen pek muhtemel gözükmüyor. Çekilmeme nedenlerine de şöyle bakılabilir:

- Fransa’nın Sahel bölgesini kaybetmesi siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlarındaki dengelerde kendi açısından büyük kayıplara tekabül ediyor.

- Fransa, Sahel bölgesindeki askeri operasyonlarının "terörle mücadele"de yetersiz kalmasına rağmen, bölgedeki zayıf rejimleri korumak için askeri varlığını sürdürüyor. Zira bu güçlerin çekilmesi, oradaki rejimlerin çökmesi anlamına geliyor.

- Sahel bölgesindeki şiddetin devam etmesi, fakirlik ve işsizliğin yüksekliği ile sosyal adalet ve demokrasinin yokluğundan beslenen bu şiddetin ayrıca etnik boyutunun olması, yayılma ve büyüme ihtimalini beraberinde getiriyor.

Sıradaki Haber
Etiyopya: Uçak kazasının sorumlusu Boeing
Yükleniyor lütfen bekleyiniz