"Ayrılıkçılık" Yasa Tasarısı Karşıtı Koordinasyonunun öncülüğünde başkent Paris'in Trocadero Meydanı yakınında toplanan kalabalık, Müslümanları hedef alan ve mecliste görüşülen "Cumhuriyet Değerlerine Saygıyı Güçlendiren Prensipler" yasa tasarısına Müslümanlara ayrımcılık uygulandığı gerekçesiyle tepki gösterdi.
Gösteriye katılan Hanane Loukili, Fransa'da İslamofobi mağduru olan kişilerden biri olduğunu söyledi.
Yöneticisi olduğu okulunun 18 Kasım 2020'de güvenlik şartlarını karşılayamadığı gerekçesiyle kapatıldığını belirten Loukili, devletin kendilerine bu gerekçeyi sunduğunu aktardı. Loukili, akabinde 9 Aralık'ta Paris Emniyeti ve Savcılığı tarafından yapılan ortak açıklamada "İslamcılık" ve Cemiyetçi Ayrılıkçılıkla Mücadele (CLIR) platformu ekipleri tarafından teftiş edildiklerini ve "ayrılıkçı" olarak fişlendiklerini öğrendiklerini ifade etti.
Loukili, gelen teftiş ekiplerinin CLIR bünyesinde olduklarına dair taraflarına herhangi bir bilgi iletilmediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"İki kez teftişe geldiler, teftişlerin neticesinde ayrılıkçılıkla fişlendiğimizi öğrendik. Fakat sorun şu ki birincisi bu gerekçeyle teftiş edildiğimizi bilmiyorduk, ikincisi hangi delillere dayanarak bizi ayrılıkçılıkla suçladılar? Ve daha da ötesi bu gerekçe ile fişlendiğimiz dönem ayrılıkçılık yasa tasarısı daha gündeme bile gelmemişti. Bu ikiyüzlülük. Çünkü güvenlik gerekçesiyle kontrole geldiklerini söyleyip başka bir amaç gütmüşler."
"Hükümet tarafından ayrımcılığa uğradığımızı kime şikayet edeceğiz?"
Okul yönetimi olarak mahkemeye itiraz başvurusunda bulunduklarını yakın zamanda teftişlere ilişkin bir duruşma olacağı bilgisini veren Loukili, güvenlik gerekçesine yönelik kapatılma kararının sadece kendilerini değil aynı binadaki çocuklara yönelik faaliyetler yapan diğer kurumları da kapsaması gerektiğini vurguladı.
Loukili,bu sürecin ilk kurbanlarından biri olarak herkesten önce buna tepki vermek için toplandıklarına değinerek, hükümetin ayrılıkçı olarak bilinen yasa tasarısıyla ayrımcılık için meşru zemin oluşturma çabasında olduğunun altını çizdi.
"Bu yasa tasarısı ayrımcılığı meşru bir zemine taşımak istiyor. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bir yandan, ayrımcılığa karşı bir platform kurduğunu söyleyecek diğer yandan da ayrımcılığa neden olacak bir yasa tasarısında ısrar edecek. Peki hükümet tarafından ayrımcılığa uğradığımızı kime şikayet edeceğiz?" diyen Loukiri, mücadeleden geri durmayacaklarını sözlerine ekledi.
Öğrenciler mağdur edildi
Kapatılan okulunun Keltouma isimli öğrencisi okullarının herkesi kucaklayan bir kurum olarak bilinmesine rağmen kapatma kararının öğrencileri mağduriyet içinde bıraktığını söyledi.
Eğitim haklarından mahrum bırakıldıklarına dikkati çeken Keltouma, öğrencilerin tekrardan başka bir okul bulmakta büyük bir zorluk yaşadıklarını aktardı.
Okullarının başka okullardan farklı olarak kılık kıyafetleri nedeniyle öğrencilik imkanı bulamayan kızlara eğitim imkanı sunduğunu kaydetti.
"Fransa kriz döneminde Müslümanları günah keçisi olarak seçti"
Filistin yanlısı dernek olan EuroPalestine Başkanı Olivia Zemor, ayrılıkçılık yasa tasarısının çok tehlikeli durumlara zemin hazırladığını, toplumun genelini kontrol ve gözetim altına alma potansiyelini taşıdığını söyledi.
Bu metodun İsrail'in Filistinlilere yönelik uyguladığı politikayı anımsattığı değerlendirmesinde bulunan Zemor, "Fransa da benzeri görülmemiş sosyal ve ekonomik bir kriz döneminde ilk etapta Müslümanları günah keçisi olarak seçti." dedi.
Zemor, bugün yaşanan haksızlıklara değinerek "Paris'ten Gazze'ye mücadelemiz devam ediyor" sloganlarıyla konuşmasını sonlandırdı.
"Evimden de çıkamayacağım korkusunu yaşıyorum"
Üniversite öğrencisi Hadjar da üniversitede okuyan bir öğrenci olarak bu sürecin mağduru olması nedeniyle protestolara katıldığını belirtti.
"Hayatım küçüklüğümden bu yana baskıcı kararlarla şekillendi. Örneğin eğitim ve meslek seçiminde başörtülü biri olarak belirli alanlar dışında tercih yapamıyorum." diyen Hadjar, tasarının hürriyetlerini kısıtlayacağını bir tek protestolarda haykırabildiklerinin altını çizdi.
Hadjar, gelecek hayatı hakkında kaygılarının arttığına işaret ederek, "Gün gelecek postanede ya da belediye gibi kamusal alanlara adım atamayacağım korkusunu yaşıyorum. Tesettürlü olduğum için bir gün evimden de çıkamayacağım korkusunu yaşıyorum" diye konuştu.
Hadjar, Fransa yönetimi ve medyasının birinin başörtüsünü çıkarmak zorunda kalmasını normal bir şey gibi karşıladığını anlattı.
"(Tasarı) bizi ötekileştiriyor"
Hicham Gor'da özellikle "ayrılıkçı" yasa tasarısı ile birlikte medyada Müslümanlara karşı nefretin arttığını vurguladı.
Bu tasarının Müslümanlara karşı ayrımcılık güttüğüne değinen Gor, "Müslümanları hedef alan bir yasanın olması Müslümanların özgürlüklerinin ihlalidir. Ben Fransız ve Müslümanım. Bu yasa tasarısı beni endişelendiriyor" dedi.
Fairouz Elaribi, yasa tasarısına ilişkin, "İslamofobik bir yasa tasarısı. Sadece Müslümanlar için ve onlara karşı yapıldı. Müslümanlara karşı ayrımcılık yapılıyor" yorumunu yaptı.
Bu tasarının gelecek yıl düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik olduğuna dikkati çeken Elaribi, "Bu tasarının Müslümanlar üzerinde (olumsuz) sonuçları olacak. İslam karşıtı bir ortam oluştu. Müslümanlara karşı ırkçı konuşmalar yapılıyor" ifadesini kullandı.
Elaribi, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un bu tasarıyla aşırı sağcı seçmenlerin oylarını hedeflediği belirtti.
Ratiba Meddas, bu tasarının Müslümanlara karşı ayrımcılık olduğunu ve onların saldırılara maruz kaldığını söyledi.
"Ben Fransız ve Müslümanım. Burada herkes gibi haklarım var, bu hakların elinden alınmasını istemiyorum" diyen Meddas, "(Bu tasarı) Endişe verici. Bizi ötekileştiriyorlar. Bu korkutuyor" vurgusunu yaptı.