Nijer, tamamı eski Fransız kolonileri olan Burkina Faso, Gine, Mali ve Çad'ın ardından Batı Afrika'da ordunun kontrolü ele geçirdiği en son ülke oldu.
Paris, diğer ülkelerde olduğu gibi eski sömürgesi Nijer’den de askerlerini çekmeye başladı. Esasen uzun yıllardır Nijer’de bulunan Fransız ordusu, ülkede yaşanan darbenin ardından büyük bir tepkiyle karşı karşıya kaldı.
Yeni askeri yönetim hem Fransız büyükelçisinin hem de askerlerin ülkeyi terk etmesini istedi.
Cumhurbaşkanı Emanuel Macron ise darbe yönetiminin bu çağrısına uzun bir süre olumsuz yanıt verdi.
Öte yandan diğer bölge ülkeleriyle birlikte Paris, askerlere yönetimi sivillere bırakması yönünde çalışmalar yaptı. Bu faaliyetler, ülkeye askeri müdahalenin konuşulmasına kadar gitti ancak bir sonuç alınamadı.
Nihayetinde Fransa, ilk birliklerin ülkeden ayrıldığını duyurdu. Paris’in bu açıklamasına Nijer’den oldukça dikkat çekici bir yorum geldi.
“Bugün Nijer'in egemenliğine doğru atılan bu yeni adımı kutluyoruz"
Peki, Fransa’nın eski sömürgelerinde neler oluyor?
Fransa, Afrika kıtasında en fazla sömürgecilik yapan ülkelerden biri. Öyle ki, onlarca hatta yüzyıllarca süren bu sömürgecilik kıtada çok ciddi bir Fransız nüfuz alanının oluşmasındaki en büyük etken. Fransa’da basılan paralar, resmi dilin Fransızca olması, Fransız kültürünün yaygınlığı…
Son yıllarda tüm bunlara rağmen Fransa’ya karşı Afrika’da büyük bir tepki alanı oluştu. Kimisi teröre karşı destek istediği Fransa’yı teröre destek vermekle, kimisi de “ülke iç işlerine karışmakla” suçladı.
Nijer Fransa için ne anlam ifade ediyor?
Geçtiğimiz aylarda yaşanan darbe ile yönetimi değişen Nijer, Fransa için oldukça önemli bir ülke.
Fransa'nın uranyum zengini olan ancak yaklaşık 20 milyonluk nüfusuyla dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Nijer'de 1500 askeri bulunuyor.
Fransa, Niamey sınırlarında ABD ile ortak kullandığı askeri üste en az 3 "Mirage" tipi savaş uçağı bulunduruyor. ABD'ye ait çok sayıda Reaper İnsansız Hava Aracı (İHA) da burada tutuluyor.
Paris, Mali ve Burkina Faso'daki darbelerden sonra bu ülkelerde "terörle mücadele" adı altında bulunan askeri unsurlarını zorunlu olarak Nijer'e kaydırmıştı.
Afrika'da birçok daimi askeri üs bulunduran Fransa'nın Senegal'in başkenti Dakar'da 400, Fildişi Sahili'nde 900, Gabon'da 350, Çad'da 1000 ve Cibuti'de 1500 askeri bulunuyor.
Fransa'nın, Nijer'den askerlerini çekmesinin, Afrika'nın geri kalan ülkelerindeki askeri varlığını daha da tartışmaya açık hale getireceği belirtiliyor.
Mali
Öncelikle Mali’de 2012’de patlak veren ülkenin kuzeyindeki Timbuktu, Gao ve Kidal gibi kentleri kapsayan ve Tuareglerin Azavad adını verdiği bölgedeki şiddet olayları Fransa’nın ülkedeki varlığına gerekçe oluşturdu.
Fransa, Mali’de 2012’de patlak veren siyasi istikrarsızlık ve bölgede faaliyet gösteren silahlı gruplara karşı uluslararası camianın onayını almadan Ocak 2013’te Serval Operasyonu'nu daha sonra da Barkhane Operasyonu’nu başlatarak bu ülkede 4 binden fazla asker konuşlandırdı.
2015’te Cezayir arabuluculuğunda barış anlaşması imzalandı.
Afrika basını da Barkhane Operasyonu'nu, Sahel’de güvenliği ve barışı sağlamakta yetersiz kaldığı, etnik topluluklar arasında çatışmaları önleyemediği, halkın daha fazla terör saldırısına maruz kalmasına yol açtığı gerekçesiyle eleştiriyordu.
Anlaşmanın üzerinden 6 yılı aşkın bir süre geçse de ülkenin kuzeyinde hala terör örgütü El Kaide ve DEAŞ'la ilişkili grupların etkileri ve çatışmaları devam ediyor.
Öte yandan Fransa’nın Mali’den çekilmesinin birçok nedeni var. Bunlardan biri, halkta artan Fransız karşıtlığı.
Öyle ki, Mali’de de eski Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita'nın Ağustos 2020'de askeri darbeyle devrilmesiyle sona eren protesto gösterileri sürecinde, halkın Fransa karşıtlığı sokaklara taştı, Fransız bayrakları yakıldı.
Son olarak ise Fransız büyükelçisinin sınır dışı edilmesi, ülkeler arasındaki gerilimi daha da artırdı. Fransa, Mali’den askerlerini Nijer ve Gine’ye kaydırdı. Mali'de geçtiğimiz aylarda gerçekleşen anayasa değişikliği ile de 1960'tan bu yana resmi dil olarak kullanılan Fransızca yeni anayasa ile çalışma dili oldu.
Orta Afrika Cumhuriyeti
Fransa, 7 Haziran 2021’de Fransa karşıtı kampanyalar yürütmekle suçladığı Orta Afrika Cumhuriyeti ile askeri anlaşmalarını askıya almış ve bu yıl sonuna kadar başkent Bangui’de bulunan son askeri birliğini çekeceğini duyurmuştu.
Bangui yönetimi ise 13 Ağustos 1960’tan bu yana Fransız büyükelçilerine verilen "daimi duayen büyükelçi" unvanını kasımda kaldırmıştı.
Fransa, uzun yıllar mütekabiliyet esası gereği OAC’nin Paris Büyükelçisine diplomatik ayrıcalıklar tanınması talebini görmezden gelmişti.
Paris yönetimi, Bamako yönetimi ile gerilen diplomatik ilişkileri üzerine ağustosta da Barkhane Operasyonu kapsamında Mali'de bulunan askeri güçlerinden son birimin de ülkeyi terk ettiğini duyurmuştu.
Burkina Faso
Burkina Faso'da 30 Eylül 2022'de başa geçen askeri hükümet, 23 Ocak'ta Fransa ile askeri iş birliği anlaşmasını feshettiğini açıkladı ve Fransız askerlerine ülkeden ayrılmaları için 1 ay süre tanıdı.
Bu talep, Burkina Faso Başbakanı Apollinaire Kyelem de Tembela'nın Rusya'yı radikal dinci gruplarla mücadelede "makul" bir yeni ortak olarak ilan etmesinden günler sonra geldi.
Paris yönetimi de kısa süre sonra askerlerinin çekileceğini doğruladı.
Vagadugu'da konuşlu Fransa Özel Harekat Komutanlığı'na bağlı 400 asker bulunuyordu.
Fransa için “kış” uzun süredir başladı
Sahel bölgesi, Fransa’nın yıllarca sömürdüğü ülkelerden oluşuyor. Ülkeler bağımsızlığını kazansa da Fransa ile güçlü bağları devam ediyor. Özellikle 2010’lu yıllardan itibaren bölgede artan terör, Batı’nın askeri anlamda bölgeye tekrar dönüşünü simgeliyor.
Ancak bu gerçekler bir süredir değişiyor. Orta Afrika Cumhuriyeti’yle başlayan sonra Burkina Faso ve Mali ile devam eden olaylara bakıldığında görünen salt gerçeklik, Paris’in bölgede nüfuzunu ciddi oranda kaybettiği yönünde.
Bölgede birçok noktada sık sık Fransız Büyükelçilik binaları önünde gösteriler düzenleniyor.
Göstericiler Fransız karşıtı sloganlar atarken çoğunlukla Rusya yanlısı pankartların açılması ise dikkati çekiyor.
Her ne kadar Rusya’dan yaşanan olaylara dair diplomatik açıklamalar gelse de söz konusu ülkelerin Rusya ile yakınlaştığı görülüyor. Rusya ile yakınlaşmak ise, Afrika’da oldukça etkin olan Rus paralı milis grubu Wagner ile çalışmak demek. Zira, bölge ülkelerinin en büyük problemlerinden biri güvenlik.
Hem isyancılar hem de terör örgütleriyle mücadele eden ülkeler, Batı’lılardan yeteri desteği göremediklerini ya da “iki yüzlü” bir destek gördüklerini belirtiyor.
Örneğin Fransız askerlerin kovulduğu Mali’de, ülkenin önemli yetkilileri, terörle mücadele için asker bulunduran Paris’i terör örgütleriyle iş tutmakla suçladı.